Kulağımda çalan şarkının ritmine göre bacağımı sallıyor otobüsteki yolcuları inceliyordum. Bazıları somurtmuş ardımızda bıraktığımız caddeleri inceliyordu. Birkaçı uyumuş kızlar ise çok bayıldıkları idollerinin şarkıları hakkında sohbet ediyorlardı. Fakat bir tanesi benim gibi kulaklık takmıştı. Elindeki kalemi görebiliyordum. İnce parmaklarının üstünde çeviriyordu kalemi. Birşey yazdığı çok açıktı. Sonra durdu ve dışarıya baktı. Kafasını otobüse çevirip benim gibi teker teker yolcuları inceledi. Gözleri gözlerime takıldığında birkaç salise birbirimizin gözlerini izledik.
Ve o aniden önüne dönüp yeniden yazmaya başladı. Otobüs durduğunda çocuk aceleyle indi. Defterini düşürdüğünün farkına varmadan. Kalkıp defteri aldım ve otobüsten indim. Fakat çocuk yoktu. Defteri çantama atıp yürümeye başladım.
Eve vardığımda monoton olarak annemin ve babamın fotoğraflarının önündeki tütsüyü yakıp bildiğim birkaç duayı mırıldandım. Sonra ise dünden kalan birkaç dilim pizzayı yiyip odama girdim. Bir kitap alıp okuyacağım sırada aklıma defter geldi.Okumak istiyorum. Ama başkalarının özeline karışamam. Belki bir sayfa...
Hayır hayır aynısı benim başıma gelse hoş olmazdı.
Telefonumu alıp sosyal medyada gezinmeye başladım. Sanki bilerekmiş gibi önüme çıkan defter reklamları merakımı körüklüyordu.Dayanamayıp defteri aldım ve ilk sayfasına baktım bir damla kan ve altta yazan küçük bir not.
--Belki bugün değil ama birgün. Sonuçta babalar oğullarından vazgeçemez.
Sadece ufak bir not açıklayıcı değildi. İstemsizce, tekrar söylüyorum istemsizce, diğer sayfayı açtım. Bu sefer ki bir şiir gibiydi.
--Rüzgar denizi dalgalandırırken
Akşam güneş batıyorken,
Bir baba ve oğlu balık tutuyor.
Söylesene babacığım
biz neden birer düşman gibiyiz?Bir sonraki sayfa boştu. Ondan sonrası da. Sonra uzun bir yazı.
--Aylar sonra yeniden yazmaya başlamamın tek sebebi babamın ölmek üzere olması.
Dün babam fenalaştı ve onu acilen hastaneye kaldırdık. Bunca zaman benden tiksindi. Sebebini bilmiyordum. Ama ben her zaman onu sevdim. Bir köpek tavrıyla beni kovmasına rağmen ayaklarının dibinden ayrılmadım. Lakin babam bugün bana söyledi. Annemin babamla evlenmeden önce hamile olduğunu. Bir tecavüzün kalıntısı olduğumu. Bunca zaman benden tiksinmesinin nedeni buymuş. Annem benim yüzümden ölmüş. Sevgili günlük kendimden tiksiniyorum.Son kelimenin mürekkebi dağılmıştı.
Okuduğum şeylerin her bir harfi kalbime işliyor acıtıyordu. Bu onun için daha fazla acı verici olmalıydı. Son sayfayı açtığımda bir çizim gördüm.Benim bir resmim. Gözümün altındaki bene kadar her detayım çizilmişti. Resmin altındaki notu okuduğumda gülümsedim.
--Ne harika biri onun gibi olmak istiyorum.
Yaptığım hatama daha fazla devam etmemek adına defter kapattım. Defterin kapağında küçük bir alana yazılmış telefon numarasını görünce zaferle gülümseyip telefonumu elime aldım.
unknown
selamotobüsteki çocuk
siz kimsiniz?unknown
adım Hyunjin, Hwang Hyunjin.
Defterinizi otobüste düşürdünüz ve bende aldım arkanızdan geldim ama sizi kaybettim.otobüsteki çocuk
haber verdiğiniz için teşekkür ederim Hyunjin.
Şey acaba içini açtınız mı?Hyunjin
hass|
evet üzgünüm|
evet|
hayır açmadım.otobüsteki çocuk
Peki teşekkürler. Şey acaba yarın 14.30'da durağa gelir misiniz? Defterimi alayım.Hyunjin
Tabii ki.
Bu arada sizin adınız nedir?otobüsteki çocuk
Yang Jeongin.Hyunjin
Tamamdır Jeongin yarın durakta görüşürüz.bundan ümitliyim😼🤙🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue heart | hyunin
FanfictionHyunjin halk otobüsünde bir günlük bulmuştu. Ve tek sorun o çok meraklıydı. #watty2022 #diary-7