Bölüm 2

184 10 0
                                    

Uzun süredir, kavurucu güneşin altında yürüyordum. Elimin tersiyle alnıma terden yapışmış olan saçlarımı ittim. Artık beni bulamazlardı değil mi? Gerçi ben olsam, ben de kendimi bulamazdım. Kayboldum sanırım. Birkaç adım daha attıktan sonra tökezlemiştim. Dinlenme vakti gelmişti. Kocaman ve Yemyeşil bir ağacın altına oturarak derin nefesler almaya çalıştım. Ellerimle kavradığım dosya biraz bükülmüştü. Oturduğum yerde biraz kurcalamaya başladım. Ilk sayfayı çevirdim:

DENEK 1342144
"1998"
Henüz elimize geçti. Bir yıl boyunca üzerinde herhangi bir şey denenmedi. Denek tamamen temizdir.

Dosyaya göz atarken, bakıcım olan kadınlardan birine seslenişim geldi aklıma.
"Bunu bana niye yapıyorsunuz. Ben size ne yaptım? Bırakın kolumu. Bırakın. Canımı yakıyorsunuz. Benden ne istiyorsunuz? " Tabi ki herhangi bir cevap alamamıştım. Her zaman olduğu gibi. Beni hayvanmışım gibi kullanmaları.. Bu iğrenç. Gerçekten daha yeni doğmuş bir bebeğe ne enjekte edebilirdiniz acaba?! Geberin. Her biriniz. Sinirle birlikte hızlı bir kalkış yaptım. Bir anda başım dönmeye başladı, gözlerim karardı. Ağaca tutundum, ve içimden saymaya başladım. Bu sefer '28' saniye olmuştu. Bu aralar bunu çok fazla yaşıyordum. Git gide süresi artıyordu. En son saydığımda '22' olmuştu. Gözlerim tekrar etrafı görmeye başladığında, ayaklarım yine yaratıldıkları neden için işlemeye devam etti.

Yarım saat geçmişti sanırım aradan. Arabaların geçtiği bir yol bulmuştum sonunda. İğnesi olan bitkilerin çoğu yüzünden kollarım ve bacaklarımda çizikler oluşmuştu. Başım fazlasıyla dönüyordu. Yolun ortasında durdum ve herhangi bir arabanın gelmesini bekledim.

Genç kız yolun ortasında, umut içerisinde bir araba beklerken bir anda yere yığılıp kalmıştı. Iki dakika içerisinde, hız seviyesi yüksek olan bir araba kıza doğru ilerliyordu. Arabanın şoförü uzaktaki cismi adlandırmaya çalışıyordu. Hızını azaltmaya başladı. Ve durdu. Arabasının kapısını açtı ve gördüğü şeye doğru, cesurca adımlar attı genç adam. Alışkındı o alışıldık olmayan durumlara. Yerde bir kız yatıryordu. Güneş'in parlaklığıyla daha da bir açılan saçının rengi parıl parıl parlıyordu. Yere doğru çömeldi ve Kızın yüzünün yarısını kaplayan saçlarını geriye doğru itti. Kızın Yaşadıkları biraz olsun tahmin edilebiliyordu o soluk ten renginden. Yorgunluktan baygın düşmüştü ANLAŞILAN. Peki ya koluna ve bacağında oluşan o çizikler? Birşey den mi kaçıyordu bu kız? Genç oğlan onu çuval misali, kafası aşağıya doğru sarkacak şekilde omzuna yerleştirdi. Kızın sımsıkı kavradığı dosyaları da yanında aldı. Böylesine sıkı tutuyorsa, önemli olmalıydılar. Gerçi ona neydi ki? Sahi ne diye tanımadığı birini alıyordu arabasına?

Arka koltuklara yerleştirdi kızı. Dosyaları da üzerine pek nazik olmayan bir biçimde savurdu. Sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı sürmeye başladı.

Aradan 2 buçuk saat geçmesine rağmen kız hala uyanmamıştı. Ama genç evi diye adlandırdığı yere varmıştı bile. Kızı aynı şekilde omuzlardan sarkıtmıştı. Büyük bahçesinden içeriye girdi. Cebinden aylardır girmediği evinin anahtarlarını çıkardı ve kilidi çevirdi. Kızı en yakın koltuğa yığdıktan sonra, duş almaya çıktı. Geri dönene kadar kızın uyanmasını umuyordu.

Aradan yarım saat geçmişti ve genç, Ahşap merdivenlerden aşağıya indi. Kız bıraktığı yerde, heykel misali, hiç kıpırdamıyordu.
"Offf! Uyanmadın mı sen hala ya? Benden günah gitti o zaman."
Iki dakika sonra genç elinde bahçıvanların kullandığı sulama aletlerinden biriyle dönmüştü.
Kızın başından yavaş yavaş dökmeye başladı. Kız derin bir nefesle uyanmıştı ki bu nefes koca bir çığlıkla son bulmuştu.
"Aaaaaaaaaaaa! Ne yapıyorsun?"
"Kök salmışsın da suluyorum, en azından ormanlara bir katkım olur."
"Ne diyorsun sen be?"
Kafamı bana su dökmekte olan kişiye çevirdim. Birkaç Çığlık dolu söz söyledikten sonra bakışlarımı Aşağıya indirdim. Saniyelik bir indirilişten sonra, yeni idrak etmiş gibi -ki zaten öyle- hemen geri kaldırdım. Karşımda benden en fazla 2,3 yaş büyük bir oğlan duruyordu. Sonra aklıma tek dert ettiğim şey geldi.
"Dosyalarım! Dosyalarım nerede? Nereye koydun onları? Çabuk cevap ver!"
Ben konuşmaya devam ediyordum ki, beni susturdu.
"Seni uyandırmakla hata mı ettim acaba? Ne kadar da çok konuşuyorsun!"
"Insan doğduğundan beridir konuşacak bir insan parçası görmezse böyle olur işte.." Diye geçirdim içimden. Ki dışımdan söylemişim.
"Ne saçmalıyorsun sen? Neyse seninle uğraşamayacağım."
Elini bir yöne doğru hızlı bir şekilde hareket ettirdi.
"Bunlar mı dosyaların huysuz?"
Alayla söylediği bir cümleyi bu. Dosyalarımı elinde bir ileri bir geri hareket ettiriyordu. Onları görür görmez gözlerim parlamıştı. Öne doğru bir atak yaptığımda arkasına sakladı. Arkasına atak yaptığımda ise önüne. Birkaç saniye ona kaba bir şekilde baktım.
"Niye öyle hayatında daha önce hiç erkek görmemiş gibi bakıyorsun?"
Her ne kadar "çünkü görmedim gerizekalı!" Demek istesem de, dosyamı daha fazla sahiplenmesine izin vermeyecektim.
"Bana bak! O dosya benim hayatım. Senin yaşadığın gibi bir Dünya'da var olmamışlığımın belgesi. Şimdi onları bana ver!"
"Sen yürek falan mı yuttun da, benim gibi birine karşı geliyorsun?"
"Kimmişsin ki sen?
"Hayatında tanımak isteyeceğin en son kişi."
"Sorun şu ki, benim bir hayatım yok. Ki vardıysa da şuna senin ellerinin arasında."
"Senin adın ne?!"
"Ben... Ben.. Bi-bilmi- Benim bir adım yok."


-------@@@@@@@@@@@@@------
ARKADAŞLAR YORUMLARINIZI BEKLIYORUM. DEĞIŞIK BIR KONU ÜZERINE DEĞINDIM BU SEFER. UMARIM BEĞENIRSINIZ. SIZDEN GELECEK HER TÜRLÜ EŞEŞTİRİYİ MERAK EDIYORUM. YAPACAĞINIZ YORUMLARIN KENDIMI GELİŞTİRMEMİ SAĞLIYACAĞINI UMUYORUM, BÖYLELŞKLE SIZLERE DAHA ÖZEL VE GÜZEL ŞEYLER SUNABİLECEĞİM.. SEVGILER, ÖPÜLDÜNÜZ ;D

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin