Sabah zorlukla gözlerini açtı, Anna. Gece boyunca üçlünün ettikleri kavga aklına geldi. Ve pişmanlık hissi ne zaman aklına gelse bedenini sardı. Ayrıca Harry'ye son yazışından sonra yazmamıştı. Telefonu eline aldı, başta geri bırakmayı düşünse de bırakmadı.
Yolanda: Harry, merhaba.
Yolanda: Nasılsın?
Çevrimiçi olmayan Potter, tabii ki bunları görmemişti. Bunun üzerine telefonu yatağa attı. Bu sıralar fazla yatağa atıyordu telefonu. Umardı ki bir şey olmazdı. Zaten ailesini biraz zor ikna etmişti.
Sıkıntıyla oflayıp, üstünü değiştirdi. Gryffindor formasını giydi, kitaplarını aldı. İyi bir kahvaltı ona iyi gelebilirdi. Yani umardı ki gelirdi.
Odasından ardından Gryffindor Ortak Salonu'ndan çıktı. Kahvaltı yapılacak yere yani Ortak Salona giderken arkasında duyduğu sesle durdu.
"Hey, Anna! Mer- merhaba." dedi zümrüt yeşili gözleri olan oğlan, kızıl kıza yetişmeye çalışırken. Kızıl kız Anna, durunca yetişebildi zümrüt yeşili gözlü çocuk Harry.
"Ah, merhaba. Merhaba Harry." Anna heyecanını bastırmaya çalıştı. Harry ile ne zaman yan yana gelse kalbi çok hızlı bir şekilde atmaya başlıyordu.
" Şey Cormac ailene mektup göndermen gerektiğini söyledi." Harry gülümserken daha doğrusu kalbi en az Anna'nın ki kadar hızlı atarken gülümsemeye çalışırken Anna, Harry'nin gülüşünü izlemekle meşguldü.
"Ha tamam. Tamam sıkıntı yok. Yani teşekkürler. Evet haber verdiğin için teşekkürler." dedi Anna, Harry'nin cümlesini bitirdiğini anlayınca. Az sersem bir şekilde konuşmuştu. Diğer insanlarla konuşurken nasıl kekelemiyorsa, nasıl asilce konuşuyorsa Harry'de tam tersiydi. Harry'nin şimdiye kadar verdiği tepkilere karşı şüphelenmemesi -en azından Anna öyle biliyordu- bile mucizeydi.
"Birde bir mesele daha var." Anna, aklına gelenlerle hafif bir strese kapıldı. Fark etti mi yoksa Yolanda'nın o olduğunu? Ya da daha kötüsü hem öğrendi hem de arkadaş kalmak istemiyor. Kendisinden soğuyacak.
" Şey, Snape'in ödevi evet evet Snape'in ödevi konusunda yardımcı olabilir misin?" Harry, biraz telaşlı bir şekilde söyledi. Anna şaşırmıştı açıkçası. Çünkü onun en yakın arkadaşlarından biri Hermione'ydi. Bu tarz bir telaşı olsa Hermione'ye söylemez miydi? Açıkçası fazla takmak istemedi. Çünkü sevdiği çocukla zaman geçirebilirdi. Fazla da sorgulamasına neden yoktu yani.
" Elbette, elbette. Son dersten sonra kütüphanede yaparız. Yani sana uygunsa. Değilse başka bir zamana ayarlayabilirim. Ama şimdi-" Anna'nın sözü Harry'nin sesiyle kesildi.
"Uygun, uygun. Elbette ki uygun. Yaparım yani yaparız. Yaparız eğer kabul edersen. Ah kabul etmiştin. Ben şey ben en iyisi gideyim. Teşekkürler." Harry işi batırmamaya çalışırken konuştu.
"Rica ederim. Görüşürüz." dedi Anna. Bir yandan da zarifçe el salladı.
"Görüşürüz." Harry, Anna'nın sallamasına karşılık verdi. Sonraysa geldiği yöne döndü. Bir süre Anna'ya baktı. Sonra önüne döndü. Arkasında gülümseyen bir Anna bırakmıştı. Tabii önüne döndüğünden beri sırıtan bir Harry'yi de unutmamak gerek.
-401-
Selam. Normalde daha doğrusu sabaha kadar bu bölümün altına bir şey yazma gibi bir fikrim yoktu. Ama sabah gördüğüm kitap beni çok etkiledi. Ve dedim ki, çoğu kitap bu kadar önemli değil. Bu onlardan daha fazla paylaşılmayı hak ediyor. Çünkü o kitap bir zulmü engellemek için yazılmış, Doğu Türkistan'a ki zulmü...
Doğu Türkistan'da ki kardeşlerimiz Çin tarafından işkence görüyor. O işkencelerin neler olduğunu fazla bahsetmek istemiyorum, çünkü canımı yakıyor. Ama yine de bir kaç örnek vereceğim detaylarını kitaptan okursunuz. Orada ki bebekler -Türk bebekleri- öldürülüyor, kızlarımız zorla Çin erkekleriyle evlendiriliyor...
Ben sadece aklıma gelenlerden iki tanesini yazdım, çünkü diğerlerini yazamadım. Yapamadım, kardeşlerimize yapılanların korkutuculuğun, iğrençliğini yazamadım. Bu zulüm Filistin'in zulmünden daha acı. Ama biz ses çıkarmıyoruz. Anlamıyorum bunun nedenini. Onlar birer Türk kardeşlerimiz, ayrıca çoğu Müslüman. Aynı din, aynı ırk, aynı ata, aynı kan. Ama abartılmıyor.
Bize sırf sadece bir kere yardım eden Ukrayna için, yırtınıyorsunuz. Bir yerlerinizi yırtıyorsunuz. Kardeşlerimizin zulmüne gelince neredesin Türkiye?
Burada ki sinirim size değil. Bilmiyor olabilirsiniz. Benim sinirim bilen fakat ses çıkarmayan, yaymaya çalışmayanadır, o kadar boşuna şeyler için bilmem bir çok tweet açarsınız buna açmadınız?
Bu zulme gelin beraber dur diyelim! Sen ben yardım edelim ki, kurtaralım kardeşlerimizi. #DoğuTürkistandaZulümVar
Kitaba ulaşmak için son duyuruma bakabilirsiniz.
Veya arama yerine 'Doğu Türkistan Kan Ağlıyor' yazarsanız çıkar.
Konuyla ilgilenirseniz hem beni, hem yardım eden arkadaşları, hem de en önemli şekilde Doğu Türkistan'da ki kardeşlerimizi çok mutlu edersiniz.
-
Bir de şu konu var. Sınav haftasındayız. Bu sebepten bitene kadar offline.
Görüşürüz. Kendinize iyi bakın. Sizi seviyorum <33
![](https://img.wattpad.com/cover/307870725-288-k775375.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Treat You Better = -Harry James Potter -
Diversosİnsanlar sadece bir kaç insan da takılı kalırlar. Yanlarındakini asla görmezler. Harry James Potter, tam olarak öyleydi. Anna Beatrix McLaggen'sa görülmemekten sıkılmıştı. Anonim: Beni görmemenden sıkıldım, Potter. Anonim: Dişi Kızıl Weasley'de vey...