Kapak için SelmaCtn'ye çok teşekkürler ...Sabah gözlerimi açıp beş dakika tavana ve etrafa aval aval baktıktan sonra sıcakcık yatağımdan hışımla kalktım . Bugün büyük gün malum tiyatro seçmeleri var .
Düşünsenize Romeo ve Juliet sahne 1 , ben ve Selim ... Ne kadar güzel olur . Keşkeee ... (Tabi rüyamda).
Bunları düşünürken hazırlanmayı bile unutmuştum ah Selim ah daha ilk günden aklımı başımdan almayı nasıl başarabildin orası tereddütlü .
Bu gün çok güzel olmam lazım . Bir bakanın bir daha bakması lazım . Ama pek abartmasam mı ? Ne de olsa Selim ( beyaz atlı prensim ) çok abartılı kızlardan hoşlanmıyor sanırım .
Eveeeet hazırlandım ve makyajımı yapmaya aynanın bulunduğu konsolumun önüne geçtim . Neee ne bu ne yaa ? Sivilcemi o ? Hemde çok büyük . Ya böyle bir günde bu bana yapılır mı yaaa . Aişhh .
Odaya çoktan hazırlanmış olan kuzenim Ada girdi .
- Ada seni bana Allah gönderdi . Ne olur bana yardım et . Dedim ağlamaklı sesimle .
- Bu ne yüz Gökçe yüzünden düşen bin parça . Ne oldu .
- Si - vil - ce yaaa . Diye çığlık atmamla ayaklarımın üzerinde tepinmem bir oldu . Ada ,
- Tamam tamam gel buraya .
Dedi ve eline M.A.C markalı fondöten , pudra ve allık aldı. Sivilcemi kapatmaya en yardımcı olacak consilerıda alıp yüzüme hafif fırça darbeleriyle sürmeye başladı makyaz mazemelerini . Bu kıza bayılıyorum ya iki dakikada şıp sivilce ortadan yok oldu . Tabi bizimde evden yok olma vaktimiz gelmişti .
Bu sefer Ada ve ben okula tek gidecektik . Hemen bir taksi çağırıp bindik . Gidiyoduk , gidiyoduk ki lüks bir araba aramızdan ve diğer arabaların arasında makas ata ata büyük bir hışımla geçti. Yuh ama artık bu kadar da olmaz. Bu zengin züppeler hani saygın kişilerdi. Traiği birbirine katsınlar sonra trafik canavarları başka kişiler olsun. Bu ne ya. Zenginliğin de bir sınırı var. Mesela Selim böyle bir şovu hiç bir zaman yapmaz.
Aradan 15 dakika geçmesiyle okula varmış bulunmaktayız. Taksiciye parasını verdim ve taksiden çıktık. Okulun kapısından girer girmez ilk gözüme takılan şey arkadaşlarıyla birlikte basketbol oynayan Selim oldu. O kadar çekici ki gözlerimi ondan alamadan yürürken birine çarptım. Çarptığım kişi kendini bir şey sanan kaba bir erkekti.Özür dileyip yanından geçerken kolumdan sıkıca tutup
- Bir dahaki sefere daha dikkatli ol prenses. dedi ve beni yere doğru itti . Canım çok acısa da istifini bozmadan ayağa kalkıp Ada ile birlikte okula doğru yürümeye başladık. Ama giderken farkettiğim şey küçük çaplı bir çığlık atmama neden oldu. Elimde günlüğüm yoktu. Bana şaşkın gözlerle bakan Ada'ya bir şey söylemeden koşa koşa düştüğüm yere gittim ama günlük yoktu. Ben şimdi ne yapacaktım. Tüm sırlarımı ona yazmıştım. Eğer birinin eline geçerse çok kötü şeyler olabilirdi. Ben etrafa şaşkın şaşkın bakarken Ada yanıma gelip,
- Ne oldu Gökçe apar topar niye buraya geldin?
- Ada günlüğüm yok, lanet girsin yok. Herşeyimi ona yazmıştım ya kötü birinin veya Selim'in eline geçerse. Ne yapıcam ben şimdi.
- Senin adına çok üzüldüm canım. Bulman için elimden geleni yapacağım.
Sesi umut verir gibi çıkmıştı. En azından o yanımdaydı ve bana güven veriyordu.
En sonunda okulun koriodruna girdik ve hızlı hızlı sınıfa çıktık. Her zamanki yerimize geçip oturduk. Benim üzgün halimi görüp endişelenen Beste hemen yanıma gelip beni soru yağmuruna tuttu. bu O sırada kapıdan Selen ve Beren geldi. Onlar da hemen yanıma gelip sorular soruyorlardı. İyi kızlar oldukları benim için telaşlanmalarından belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK Yağmuru
ChickLitAh ne de güzel bir intihar biçimiydi esas kız için esas oğlan ile göz göze gelmek...