basımın ağrısıyla kafamı sıradan kaldırıp etrafa bakındım. kaç derstir uyuyorum emin değilim ama sanırım öğle arasındaydık çünkü sınıfta kimse yoktu. uykum açılsın diye yavaşça gerinip esnerken bir anda duyduğum kapı çarpma sesiyle gelene baktım. hyunjin sinirli bir şekilde sınıfa girmiş ve yerine oturmuştu. icimden bir ses yanına gidip iyi olup olmadığını sormak istiyordu ama beynim bunun hiç iyi bir fikir olmadığını dile getirmekle meşguldü. ayağa kalkıp iç sesimi dinledim ilk defa. sonuçta hyunjin benimle arkadaş olmak istemişti, pislik biri olduğunu biliyordum ancak onu bu durumdan kurtaracak kişi bensem... onu dinlemeliydim.
birkac adımda yanına vardığımda beni fark etmedi. yanda ki sırayı çekip oturduğumda bakışları anca beni bulmuştu. gerçekten morali bozuk gözükmesi ne olduğunu merak etmemi sağlıyordu.
"kötü gözüküyorsun." dedim sakim bir ses tonuyla.
"bundan zevk aldığını sanıyordum jeongin."
"hiç kimsenin kötü olmasindan zevk almam hyunjin, o yarım aklından neler geçiyor cidden. birisi bir şey mi dedi?"
çok garip hissettim kurduğum cümle ile. genellikle insanlara bir şey diyip moral bozan hyunjin olurdu. ben de o insanları görüp onlara moral veren kişi olurdum. fakat şimdi tam tersini söylemek ve benim o insanları ezen kişiye moral verecek olmam kadar garip bir sey yoktur belki de.
"arkadaşlarım.. artık benimle konuşmak ve görüşmek bile istemiyorlar."
"neden?"
"sana yazdığım mesajı gördüler ve artık onlarla değil seninle takılmalıymışım. ağır laflar söylediler. ben de çocuk gibi onları dinledim, neden mi? çünkü sırrım birisinin elinde ve ben kimseye bir şey diyemiyorum."
ona insanlara söylediği o kırıcı sozleri hatırlatıp sende bunları başkalarına söyleyip kırmıştın. aynı şeyi sana da yapıyorlar umarım nasıl hissettiklerini anlarsın demek istedim ama şu an bunu söylersem yüzüme yumruğu indirebilirdi. bu yüzden gerçekten arkadaşı gibi onu alttan almaya çalıştım. elimi omzuna koyup gözlerine baktığımda anında gözleri beni buldu.
"bunlar için üzülmemelisin hyunjin, onlar senin gerçek arkadaşların olsaydı şu an yanında olur ve bu küçük mesajında ki isteğini anlayışla karşılarlardı."
o bir şey demeden elimi çekip ayağa kalktım.
"nereye?"
"bir isim var ve minho'yu bulmam gerekli bir de bugün okul çıkışı işin var mı?"
"yine mi beni oraya götüreceksin jeongin?"
"hayır tabii ki sonuçta yakın arkadaş olmak istedin? beni tanıman gerekli değil mi? yazarım sana."
o arkamdan bakarken ben sınıftan çıktım. önce minho'yu bulmam gerekiyordu. sonra da hyunjinin sevgili arkadası kim jun-dae'yi. bakalım hyunjin olmadan ağzı nasıl laf yapıyordu.
gay.
felixiee:
hyunjin çok sinirliminho abimiz:
hyunjin çok sinirlijisung malı:
HYUNJIN NEDEN SINIRLI AMKsiz:
hâlâ geçmedi mi siniri?felixiee:
bir şey mi olmuş anlamadım amk
seni sordu gelip
ne yaptınjisung malı:
doğruyu söyle ne dedin çocuğuma
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nepenthe, hyunin ✔️
FanfictionJEONGIN × HYUNJIN yang jeongin, okulun gözdesi ayrıca homofobik olan hwang hyunjin hakkında çok büyük bir sır öğrenir.