52. bölümün final sahnesinden sonra üzerine teoriler üretilen; Gelecek Hafta'da, fragmanlarda ve bölüm fotoğraflarında hakkında herhangi bir ipucu verilmemesine rağmen ümit kesilmeyen, Ön İzleme'yle beraber heveslerin yavaş yavaş kursağa düştüğü ve peşinden gelen 53. bölümle hayal kırıklığına uğranan, üzerinden geçen 20 bölüme rağmen de hala bir umut beklenen o dertleşme sahnesi...
Veysel ve Kenan, belki de bu dizinin en derin karakterlerinden. Aynı bıçakla farklı yerlerden yaralanan iki kardeş onlar. Sevgisizlik içinde yıllar geçirdikten sonra birbirlerini bulan mavi gözlü kardeşler... Kardeşini o öfke nöbeti halinde sakinleştirip "beraber taşıyacağız, artık ben varım" diyen Kenan'ın evde cam açtırıp sağlık ocağına gideceğini ve dönüp de Veysel'e "Neden bu hale geldin?" diye sormayacağını hiçbirimiz asla tahmin edemezdik. Bu kadar ilgi çeken bir kardeşlik hikayesinin bu derece harcanabileceğini, dramsa dramın alasını yaşatabileceklerine rağmen yüzeysel işlenip geçileceğini asla bilemezdik. Haksız mıyım?
Ben de dayanamadım; açtım bilgisayarı, geçtim klavyenin başına. Zor oldu, uzun oldu, bazen sıktı, bazen ağlattı ama hayalimdeki o iç dökme sahnesini yazmayı başardım. Bu yazının bir şekilde yapımdan birine ulaşmasını çok isterim açıkçası; o zaman bu sahneyi yazmış olsalar belki her şey bambaşka olurdu. Ama biz o dertleşme sahnesinin şimdi gelmesine de razıyız, yeter ki gelsin... Neyse. Sesimizi duyan olmayacak nasıl olsa.
Rica ediyorum, lütfen satır arası yorum yapmayı unutmayın. Her bölüme emek harcıyorum ama bu en ince ayrıntısına kadar düşündüğüm bölümlerden biri oldu. Birkaç yorumu fazla görmezseniz sevinirim.
Hepinize keyifli okumalar💙
Bazen, zaman kavramının kaybolduğu anlar yaşarsınız. Saniyelerle saatler, yıllarla günler birbirine girer. O kargaşa dolu zaman diliminden geriye hiçbir şey kalmaz; ne o süreye yetirdiklerinizi hatırlarsınız, ne de yetiremediklerinizi. Ya bir boşluk olarak kalır aklınızda, ya da hayal meyal hatırladığınız bir yaşanmışlık hissi olarak...
Yaşadıkları üst üste geldikçe artık dayanamayan Veysel de tam anlamıyla böyle bir an yaşamıştı. Zaman, mekan kavramları yok olmuştu onun için. Nihayet kendine gelip de arkasında duran abisinin varlığını fark ettiğinde ise; bu sefer içinde biriken ne varsa bırakmıştı dışarı. Zamanını abisinin kontrolüne bırakmış, geriye çekilmişti benliği. Ruhunun yaşadığı acıları haykırışını en derinden izlemek ister gibi...
Gölgesine sığındığı Kenan, aradan geçen dakikalara rağmen hala kardeşini sıkı sıkı tutuyordu. Veysel'in hıçkırıkları giderek azalırken genç adam başını kardeşinin saçlarına yaslamış, "Ben buradayım," diyordu beden diliyle, "Ne yaşarsan yaşa ben buradayım, hiç gitmeyeceğim, hiç bırakmayacağım seni." Artık Veysel yavaş yavaş sakinleşirken, başını kaldırdı ve Veysel'in tam anlamıyla kendine gelmesini beklemeye başladı. Kapı tarafından Cemile'nin çaresizce onlara bakıp ağladığını duyabiliyordu.
Nihayet sakinleşen Veysel, yavaşça başını kaldırıp abisine baktı. Onu kollarından sıkı sıkı tutan Kenan hafifçe gülümsedi. İkisinin de yüzlerini ıslatan gözyaşlarına rağmen yüzüne kondurmayı başarabildiği acı dolu bir gülümsemeydi bu.
"Gidelim mi abicim?" dedi kısık sesle.
Veysel ağlamaktan, boşalan sinirlerinden ve yaşadığı duygu patlamasından dolayı öyle halsiz düşmüştü ki gözlerini zor açıyordu. Yine de zorlukla başını salladı ve Kenan kardeşinin ayağa kalkmasına yardımcı oldu.
"Hadi gel... Yavaş, yavaş..."
Veysel'in koluna girdi ve ikisi beraber harap olmuş kahveden dışarı çıktılar. Cemile kendini Elif'ten kurtarıp hemen Veysel'in yanına koştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)
FanfictionGönül Dağı'ndan Veysel ve Kenan'la alakalı, birbirinden bağımsız bölümler ♡ Dizide asla göremeyeceğimiz ama görmemiz gereken sahneleri, çok güzel yazılabilecekken geçiştirilen olayları da yazıyorum. Bütün Gönül Dağı ve VeyKen Fc'yi beklerim 🌸