TH: Kahretsin!!!!
Okula geç kalmamak için acelemden masanın ayağına takılıp yere çakılmıştım. Şort giymiştim, bu yüzden dizim yaralanmıştı. Dizimdeki kanı elimin tersiyle sildim ve aceleli moduma geri döndüm. Çantamı koluma astım, kulaklığımı telefonuma takıp şifonyerimin üstündeki anahtarıma uzandığım zaman tam karşısındaki hasır sepeti gördüm. Onu Yoongi'ye geri vermeliydim. Elime aldım ve ayakkabılarımı giyip hızlıca evden çıktım. Kapıyı kilitlediğimden emin olup okula doğru koşmaya başladım. Okula yaklaştığımda zilin çaldığını fark etmemle koşmamı hızlandırdım, okula yetiştiğimde sınıftakiler daha yeni içeri giriyordu. Bugün müzik dersimin olduğunu hatırlayarak atölyeye doğru gittim. Kapıdan İçeriye girdiğimde Yoongi'yi orada gördüğüm için şaşırmıştım. Bana o sıcak gülümsemesini gösterdikten sonra aynı şekilde ben de gülümseyip yanına gidip oturdum.
TH: Günaydın Yoongi.
YG: GÜNAYDIN!!!
Elimdeki hasır sepete baktı ve ondan sonra yüzüme bakıp kıkırdadı.
YG: Bakıyorum da verdiğim çilekleri bitirmişsin, beğendiğine sevindim!
Elime enseme atıp hafifçe güldüm.
TH: Ah evet oldukça güzellerdi ama aslında sormak istediğim bir soru var.
Gözlerimin içine baktı.
TH: Sen de mi müzikle ilgileniyorsun?
Kıkırdadı.
YG: Hayıırrrr, müzikten hiç anlamam... Ben resim dersi için bekliyorum. Sabahtan ilk iki dersim boştu, bu yüzden senin müzik dersinde neler yapacağını görmek için geldim~!
Şaşırdım, müzikle ilgilendiğimi nereden öğrenmişti..?
TH: Sana müzik ile ilgilendiğimi kim söyledi?
Sanki ona kızmışım gibi pişman bir yüz ifadesi ile bana baktı, onu üzdüğümü düşünerek kafamı öne eğdim. Bunu anlamış olsa ki hemen konuşmaya başladı.
YG: Şey.. bana Jimin söyledi..? Bir sorun mu var?
Biraz afalladım.
TH: Ah hayır tabii ki de bir sorun yok. Anlarsın ya, merak ettim.
Sorun olmadığını duyunca gülümsedi ve ellerini çırptı, aynı bir çocuk gibi.
Uzun süren bir sessizliğin ardından dersin başlaması ile derse odaklandım. Sonra defterime not almak için çantama uzandığımda onun beni izlediğini fark ettim. Avcunu çenesine yaslamış gülümseyerek bana bakıyordu. Ona dik dik bakmaya başladığımda kafasını çevirdi ve kendi işine döndü.
Birkaç saat daha ders gördükten sonra okuldan beraber çıktık. Aniden bugün Jimin'i görmediğim aklıma geldiği için duraksadım ve Yoongi'ye döndüm.
TH: Şey, benim bir sınıfa girip Jimin'e bakmam lazım da, sorun olur mu? İstersen evine gidebilirsin, zaten ben de kendi evime giderim.
YG: Ah, tabii ki sorun değil!! Gerçekten bekleyebilirim.
Kafamla onaylayıp Jimin'in yanına gittim. Onu içerde göremeyince sınıftan çıktım ve Yoongi'nin yanına geri döndüm.
YG: Ehhh, eve gitmek istediğinden emin misin? Sabah çilekli kek yapmıştım, tadına bakmanı çok isterim!!
Karşımdaki siluete "hayır" demenin imkanı yoktu, bu yüzden sadece kafamı sallayıp peşine takıldım.
Evine gittiğimizde o şeker kokusu beni tekrar esir almıştı. Kokuyu içime çektikçe burnumdan çıkan ses Yoongi'nin dikkatini çekmiş, ve bana bakıp gülmüştü.
YG: Geçen geldiğinde de dikkatimi çekmişti, parfümümü beğendin sanırım?
Hafiften kızaran yüzüme aldırmadan kıkırdadım.
TH: Eh evet- yani sanırım...?
Yoongi'nin gülüşü beni de güldürmüştü fakat ben soğuk tavrımı korumak amacıyla konuyu değiştirmek istedim.
TH: Ehhhh, bana kek vereceğini söylemiştin???
YG: Ha? Ah evet, kek...
Gülümsedi ve elimi tutarak beni mutfağa götürdü. Elimi tutmasının sebebini anlayamamıştım- ama galiba sorun değildi.
Mutfakta, masanın üzerinde duran çilek desenli masa örtüsü ve onun da üzerinde duran çilekli kek tepsisini gördüğümde dudaklarımın kenarı yukarı kalkmıştı, sabah kahvaltı yapmadığım ve öğlene yemek hazırlayamayacağım kadar okula geç kaldığım için çok acıkmıştım.
Yoongi yanımdaki sandalyeyi hafifçe geriye çekip oturmam için işaret etti.
YG: Buraya oturabilirsin, ben de sana tepsideki keki dilimleyip veririm~!
Keki pembe bıçağıyla zarifçe ve özenerek kesip beyaz, küçük tabağa koyup tatlı çatalıyla beraber bana uzattı. Elinden aldım ve masaya koyup çatalla küçük bir parça alıp ağzıma atmamla beraber olan mükemmel tadı anlatamam sanırım... Vanilya tadının baskın olduğu kekin arasına koyduğu krema ve üstüne dilimlediği çileklerin uyumu mükemmeldi. Gülümseyerek Yoongi'ye baktım.
TH: Gerçekten çok güzel olmuş!!
Yoongi gülümseyerek ve kızararak hafifçe zıpladı.
YG: Beğendiğine çooookkk beğendim!! Keki zaten sana yapmıştım ve sen yerken çoktan bir kaba koydum, evde de yersiinn~!
TH: Ah, çok teşekkür ederim! Gerçekten çok düşüncelisin.
Elimi cebime atıp telefonumu çıkardım ve saate baktım, saat epey geç olmuştu.
TH: Şey, benim gitmem lazım..
Yerimden kalkıp Yoongi'yle beraber kapıya ilerledim, o sırada dikkatimi bir şey çekti; kapının yanındaki küçük çekmeceli masanın üstünde duran şekerli parfüm. Elime aldım ve Yoongi'ye baktım.
TH: Kullandığın parfüm bu mu?
Başını sallamasıyla tekrar ona baktım, vücuduna doğru yaklaştım ve boynuna yüzümü yaklaştırıp kokusunu içime çektim. Uzaklaşıp kaskatı kesilmiş yüzüne baktım.
TH: Çok güzel kokuyorsun, parfümünü kullanabilir miyim???
slm cnm nbr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pink Skirt | Taegi
FanfictionSabah uyanmamla birlikte kahvemi alıp balkona çıkar, her sabah çiçekli bisikleti ve kendi yetiştirdiği mis gibi kokan bir sepet çilekle evime gelen pembe etekli çocuğu beklerdim. Beni gördüğünde içimi ısıtan gülümsemesiyle bana el sallar, ardından y...