Elimdeki hasır sepetle ne yapacağımı düşünürken zil çalmıştı ve sınıfa doğru yürümeye başlamıştım. Önüme bakmadan yürüdüğüm için birine çarpmıştım, çarpmanın etkisiyle biraz duraksayıp kim olduğuna baktım, Jimin'di.
JM: Hayvan mısın oğlum sen!
TH: Jimin kes sesini sana anlatmam gereken şeyler var.
Jimin sorgulayan gözleriyle bana baktıktan sonra kafasını salladı. Birlikte sınıfa giderken ona her şeyi anlattım ve Yoongi'nin benden hoşlandığını düşündüğünü söyledi. Fakat daha bugün gelmişti, ilk görüşte aşk falan mıydı bu?
Sınıfa geldiğimizde yerime geçip ders kitabını açtım, hoca gelince de dersi not aldım ve zil çalınca eve dönmek için sınıftan çıktım. Evimin olduğu sokağa geldiğimde arkamdan gelen adım seslerini duymazdan gelmeye başlamıştım, fakat bu kadar yaklaştığında merak edip arkamı döndüm.
YG: Taehyung! Sende mi bu sokakta yaşıyorsun?
TH: Ah Yoongi, selam. Ve evet bu sokakta yaşıyorum, neden sordun?
Yoongi ellerini bir birine çırparak bir bebek gibi gülmeye başladı.
YG: Yaşasın, artık komşuyuz Kim Taehyung!
Gözlerimi sonuna kadar açarak Yoongi'ye baktım. Bu baş belası şimdi benim komşum muydu? Tanrım, günüm daha fazla ne kadar kötüye gidecek...
Yoongi yüzümdeki tavrı gördüğünde yüzündeki gülümsemeyi kesti ve ellerini ellerimle birleştirip kızarmış yüzüyle bana bakarak tekrar o mükemmel gülümsemesini bana sundu. Bense sadece bekliyordum, sakince ve bu olaydan sıkılmış bir şekilde.
YG: Seni sıktıysam özür dilerim, ama lütfen benim evime gel. Sana bir kahve yaparım ve çileklerimden yeriz, seni tanımayı çok istiyorum!
TH: Tamam tamam, geliyorum.
YG: Teşekkür ederim!
Evlerimiz tek katlı ve bahçeliydi, bu yüzden bahçesinde yetiştirdiği çileklerin kokusu burnuma kadar geliyordu. Daha fazla içime çekerken bunu gören Yoongi halime gülmüştü. Eve girdiğimizde hiç şaşırmadığım gibi ev buram buram şekerli parfüm kokuyordu. Duvarları pembeydi ve ev pembeydi, her yeri pembeydi. Etrafta sürekli Sanrio peluşları, anime posterleri ve hasır sepetler vardı. Beni salona yönlendirdi bende gördüğüm ilk koltuğa oturdum. Her yerim nedensizce ağrıyordu. Yoongi önüme gelip bana gülümseyerek baktı.
YG: Kahveleri hazırlayıp geliyorum, sen rahatına bakkk~
Ardından koşarak mutfağa gitti ve bende telefonumu cebimden çıkarıp gezinmeye başladım. On dakikaya elinde iki fincanla yanıma gelip birini bana uzattı bende teşekkür ederek uzattığı fincanı aldım. Ben kahveden bir yudum alırken o yanıma yerleşip beni izlemeye başlamıştı. Ona döndüğümde utanarak gözlerini yere çevirdi. Kendi kendime gülüp elimdeki hasır sepeti ortamıza koydum, o da içinden bir çilek alıp yemeye başladı.
YG: Eee.. Ne yapmak istersin?
TH: Hmm.. Bana eteklerini gösterir misin?
Bölüm sonu! Umarım seversiniz öptüüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pink Skirt | Taegi
FanfictionSabah uyanmamla birlikte kahvemi alıp balkona çıkar, her sabah çiçekli bisikleti ve kendi yetiştirdiği mis gibi kokan bir sepet çilekle evime gelen pembe etekli çocuğu beklerdim. Beni gördüğünde içimi ısıtan gülümsemesiyle bana el sallar, ardından y...