Şu zamana kadar hayatın bana öğrettiği tek bir şey vardı; Duyguları dorukta yaşamak. Bir sanatçı duygularını içinde hiçbir şey kalmayana dek dışarı vurmalıydı. Ucunda ölüm dahi olsa tutkusunun peşinden gider, ağlar, güler, öfkeyle ortalığı birbirine katar, kıskanır, yüceltir veyahut ayak bilekleri morarana kadar dans ederdi. Aşkı için dünyayı, dünyasını değiştirirdi. Bunların hepsi insaniydi. Aptalca, ama insani. Belki de bu nedenle kalbinin etrafına tuğlalar dizilmiş insanlar, sanatçıların açık ifadelerini delice buluyordu.
Delilik.
Aşk insana neler yaptırıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kendime söylediğim yalanlar
Diversossarıl bana kaburgalarım kırılana dek söyle bana beni sevdiğini ve öp beni dudaklarım kulaklarıma kadar yırtılana dek