"Her Şey Yolunda."

482 30 10
                                    

Not: Sizler sayesinde kitabım kendi dalında 17. sıraya yerleşti. Her şey çok güzel gidiyor, hepinize çok teşekkür ederim :)

Not 2: Bu bölümden itibaren farklı bir şey deneyeceğim. Umarım beğenirsiniz. Bazen kelime hataları ve cümle hataları yapabiliyorum, dikkat etmeye çalışıcam. Gördüğünüz hataları bana yazarsanız düzeltebilirim. Her türlü önerilerinize ve yorumlarınıza açığım. İyi okumalar :)


"Bu gelenler de kim?" diye sordu Rachel. Pencereye yaslanmış şekilde dışarıyı izliyordu. "Yanlarında Jackson ve küçük bir kız da var." "Küçük bir kız mı? Çocuk görmeyeli uzun zaman olmuştu." dedi Aiden. Sesinde şaşkın bir ifade vardı. Hemen pencere kenarına geçip dışarıya baktı. "Zavallı kız. Böyle bir dünyada yaşıyor olması ne acı."

***

Kasabadaki tüm gözler Diana'ya bakıyordu. O kadar şeyden sonra küçük bir çocuk görmek insanları şaşırtmıştı. Diana bundan rahatsız olmuştu. Richard'ın elinden sımsıkı tuttu. Yavaş yavaş kasabaya girerken karşıdan onlara doğru gelen birisinin olduğunu fark ettiler. Bu, kasabanın şerifiydi. Gösterişli bir giyinme tarzı vardı. Siyah ve büyük gözlüğü onu havalı gösteriyordu. Gözlüğünü çıkarttı ve gelenlere baktı. "Hoş geldin Jack. Bakıyorum yanında misafirler de getirmişsin." dedi samimi bir ses tonuyla. "Hoş bulduk Max. Richard ve kızını yolda gelirken gördüm. Belki yardımımız dokunur." diye karşılık verdi Jackson. "İyi düşünmüşsün Jack. Misafirlerimizi odamda ağırlamak isterim. Beni izleyin." Richard ve Diana böyle karşılandıklarına sevinmişlerdi. Richard, şerifi takip ederken bir yandan da kasabayı izliyordu. Evlerin yapısı çok basitti. Bazıları taştan, bazıları ise tahtadan ilkel yollarla yapılmıştı. Zaten çokta bir şey beklenemezdi. Büyük bir savaş sonrası hâlâ böyle bir topluluğun olması bile mucizeydi.

"Richard, değil mi?" diye sordu Max. Richard, kafasını evet anlamında salladı. Yüzünde sevinçle karışık bir şaşkınlık vardı. "Aç olmalısınız. Yemek neredeyse olmak üzere. Benimle birlikte yiyin o sırada da sohbet ederiz." diye ekledi."Çok teşekkür ederiz şerif. Biraz yemeğe hayır demeyiz." dedi Richard. Sade ve basit bir teşekkür gibi kalmıştı. Diyebileceği fazla bir şey yoktu. O kadar yoldan sonra, yemek reddedilemezdi. "Richard, yemekten önce birkaç şey konuşmamız gerek." Richard dikkatini şerife vermişti. "Dinliyorum şerif" diye cevap verdi. "Richard burası kuralları olan bir yer ve herkesin bir görevi var. Görevini yapan ve kurallara uyan burada kalır. Ama eğer buranın düzenini bozarsa, bizim onla işimiz olmaz. Uzun lafın kısası burada her şeyin bir bedeli var." dedi Max. Richard, Max'in ne demek istediğini anlamıştı. "Ne yapmam gerekiyor?" "Bunu daha sonra senle baş başa konuşuruz Richard. Şimdi isterseniz duş alın. Siz gelene kadar yemek hazır olur." "Rachel, misafirlerimize odalarına kadar eşlik eder misin?" diye seslendi Max.

"Tabi ki şerif." gülümseyerek cevap verdi Rachel. Richard gördüğü güzellik karşısında yüz ifadesini gizleyemedi. Uzun boylu, kısa koyu saçlı ve 30'lu yaşlarda bir kadın. Gözlerini onun üzerinden alamıyordu. Rachel bunu fark etmişti. Yüzüne nedeni belirsiz bir gülümseme düşmüştü. "Beni takip edin Bay Richard." dedi Rachel. "E-e-evet elbette. Gel kızım."Diana, babasının ona bakışlarını görmüştü. "Ne hoş bir kadın değil mi baba?" dedi fısıldayarak. Richard atılan yemi yutmadı. Diana'nın ona güldüğünü gördü. Ne kadar ciddi dursa ve çaktırmamaya çalışsa da sonunda kendini tutamadı ve yüzünde ki gülümseme ortaya çıktı. "İşte odanız Bay Richard. Bir şeye ihtiyacınız olursa beni bulabilirsiniz." dedi Rachel. "Teşekkürler, çok naziksiniz." diye karşılık verdi Richard. Rachel gittikten sonra, odanın içini turlamaya başladılar. Pek lüks bir oda değildi elbette. Eldeki imkanlarla hazırlanmış bir çift yatak, halısız tahtadan bir zemin, bir pencere ve bir banyo vardı odada. Diana ayakkabılarını çıkartıp yatağa uzanmıştı bile. Rahat bir yerde uyuyacak olması çok mutlu etmişti onu. Richard ise odanın penceresinden dışarı bakıyordu. Gerçekten de vardı burası. Artık yiyecek yemekleri, içecek suları ve en önemlisi banyoları vardı.

***

"Neyle uğraşıyorsun Aiden?" diye sordu Rachel. Aiden sürekli bir şeyler üzerinde çalışan, meraklı biriydi. Bir şeyler yapma ve tamir etme konusunda çok yetenekliydi. "Toplayıcılardan biri bir şey bulmuş. Onu kurcalıyordum." diye cevapladı. "Vakit bulursan yeni gelenlere bir merhaba de Aiden. İhtiyaçları varsa sormalısın." dedi Rachel. Aiden kafasını sallayarak onayladı. Odaklanmış gözüküyordu. İşinde iyi olmasının sebeplerinden biri de çok iyi konsantre olabilmesiydi.

***

"Yemekler gerçekten lezizdi şerif. Çok teşekkür ederiz."

"Rica ederim. Richard, yarın vakit bulduğunda odama uğrar mısın? Seninle görevler ve kurallar hakkında konuşalım." dedi Max. "Olur, elbette." diye karşılık verdi Richard.

"Baba." Dışarıdan motor sesleri geliyordu. Herkes dışarı toplanmış ve birilerini izliyorlardı. "Vergilerinizi almaya geldik. Zorluk çıkartmazsanız kimseye zarar gelmez." dedi kalın sesli adam. Farklı bir konuşma aksanı vardı. Şerif dışarıya çıktı. Olan biten onu şaşırtmış ve biraz kızdırmıştı. "Bugün sabah zaten aldınız Ralf. Şuan verecek bir şeyimiz yok." diye sözüne karıştı Max. Ralf şerifin kızgın olduğunu gördü. "Çocuklar, küçük şerifimiz kızmış galiba." dedi Ralf alaycı bir tavırla. "Dediğim gibi, sana verecek..." Birden hızlı bir yumruk yemişti Max. Karşısındaki iri yarı bir adamdı. Ona karşı çıkmayı cesaret edebilen biri ancak aptal olabilirdi. Herkes nefesini tutmuştu. "Hey, hey! Sakin ol adamım." diyerek ayırmaya çalıştı Richard. Ama bu Ralf'ı durdurmaya yetmezdi. Ralf eğer kızmışsa bu gerçekten kötü demekti. "Konuşarak halledebiliriz." diye ekledi Richard. Ralf hala sinirliydi. Bir hamle daha yaparak Richard'a vurmaya çalıştı ama hata yapmıştı. Richard çevik bir hareketle dengesizce atılan yumruktan kolaylıkla kaçtı. Ralf cüssesine çok güveniyordu. İlk yumruğu boşa çıktıktan sonra hırsına yenik düşmüş ve ikinci yumruğunu sallamıştı. Richard ikinci yumruktan kaçtıktan sonra, Ralf'ın suratına hızlı bir yumruk geçirmişti. Nefesler bir kez daha tutulmuştu. Şimdiye kadar kimse Ralf'ı böyle bir şekilde küçük düşürememişti. Ağır cüssesiyle yere yığılan Ralf, hemen ayağa kalktı ve motorsikletine atladı. "Yeniden geleceğim yabancı. Ve eğer seni burada görürsem iki kolunu da kesip köpeklere yem edeceğim." dedi.

Hızlıca uzaklaşan yağmacıların ardından, Richard'a kahraman gözüyle bakılmaya başladı. Orada yaptıkları her ne kadar kahramanca gözükse de, onun için işler kötüye gidebilirdi. "Teşekkürler Richard. Çok iyi hamleydi." dedi Max. Suratında minnettar bir ifade ve gülümseme vardı. "Önemli değil. Sadece kendimi savundum." dedi alçak gönüllü bir şekilde. Ne kadar alçak gönüllü cevap verse de yaptığı şeyin çok önemli ve iyi bir hamle olduğunun farkındaydı. Herkesin ona bakması ve ona teşekkür etmesi onu mutlu etmişti. Daha ilk günden kasabanın konusu olmuştu.

Olayın ardından sokaktakiler dağılmıştı, etrafta sessizlik vardı. Herkes sıcak yatağına girmişti. Richard ise pencereden dışarıyı izliyor ve yarın olacakları düşünüyordu. Boş silahını belinden çıkartıp pencere kenarına koydu. Bıçağı ise masanın üzerindeydi. Gecenin sessizliği ruhuna işlemişti. Her ne kadar Tanrı'ya inancı zayıflasa da dua etmişti. Belki de Tanrı, dünyayı ölüme terk etmişti.


//Arkadaşlar bölümleri uzun tutmaya çalışıyorum fakat elimden bu kadarı geliyor. Ortalama bin kelime yazıyorum. Bölümleri daha çabuk yayımlayarak telafi etmeye çalışacağım.






2074, Ölü DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin