Yusuf'u kıramayıp askeriyeye geldiğimizde bir süre kapıda bekledim. Zira benim için bu kapının arkası hayatımın 7 yılını geçirdiğim adamın olduğu yerdi. Büyük ihtimalle bana hala kızgın ve belki de bu sebeple yeni bir yaşama kucak açmıştı. Ben , bense hala son bakışının kırıklığını her gece rüyamda görüp aldığım kararın doğruluğuna kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Tedirgin bekleyişimiz Yusuf'un koluma değen eli ile düşüncelerimden sıyrılmamla son buldu. İçeriye girdiğimizde bizi hareket odasında Şahin'in beklediğini söyleyen askere selam verip tanıdık koridorda ilerlemeye başladık. Bu koridor yüksek rütbelilere tahsis edilmiş odaların olduğu koridordu. Koridorda ilerlerken onun bu odaların birinde olma ihtimali bile beni heyecanlandırırken duyduğum gür ses ile irkildim. Oydu, sesi varlığı gibi özel olan yürek yangınım.
" Tamam Eren partiye gitmiyorum sadece sunuma gidiyorum."
Aralık olan kapıya ilişen bakışlarım gördüğüm manzara karşısında dondu. Tüm heybeti ile ayakta duran sevdiğimin yakasını başkası düzeltiyordu. Kısa bir süre bu görüntüye baktıktan sonra omzumda hissettiğim el ile kendime gelip koridorda ilerlemeye devam ettim. Sunum bu koridorun sonundaydı ama ben o odada takılı kalmıştım. Hayatına devam etmiş birilerinin yanında olmasına izin vermişti. Bu bir yanımı mutlu ederken diğer yanım kıskançlıktan kavruluyordu. Koridorun sonundaki odaya geldiğimize kapıda beliren bedenle gülümsedim.
" Şahin nasılsın?"
" İyiyim demek isterdim ama malum başımızdaki bu bela ile iyi olmamızın imkanı yok."
Şahin'in uzattığı eli kavrayıp sıkışına karşılık verdim. Elimi bırakıp beni geldiğimiz toplantı salonunun yanındaki odaya yönlendirdiğinde konuşmak istediği bir şeyler olduğunu anlamış hatta bunun ne olduğunu da hissetmiştim. Yine de itiraz etmeden peşine takıldım. Beni konuk koltuklarından birine davet edip karşıma geçerek:
" Bak Adil buraya gelmenin senin için ne kadar zor ve sıkıntılı olduğunu anlıyorum. Ama gerçekten baş edebileceğimiz bir durum olsa seni buraya kadar yormazdım." dedi.Ancak dava dosyaları üzerinden de yardım edebileceğimi bildiğim için dışarı çıkması sakıncalı bir bilgi nedeni ile çağırıldığımın bilincindeydim. İyi bildiğim odadaki koltuğa oturup:
" Dinliyorum Şahin " dediğimde Şahin de Yusuf da karşımdaki koltuğa yerleştiler.
Endişeli bakışları gerilmeme neden olmalıydı ama benim hissettiğim yeni oyuncak bulmuş çocuğun heyecanlıydı. Karşımda oturanlar beni çok iyi tanıyan insanlar olduğundan rahat davranıyordum." Eee Şahin beni ayağına getirmene neden olacak kadar gizli olan nedir?"
Şahin önce Yusuf'a ardından bana bakıp konuştu.
" Ölen subaylardan ilk ikisi merkezi istihbarat subayıydı ve o dönemde etkili olan bir üst rütbelinin yardımı istendi."
Söylediği ile gülümseyip kaşlarımı kaldırarak:
" Tuğgeneral Hasan bey?..." dediğimde beni başıyla onaylayarak konuşmaya devam etti.
" Ancak aradan iki hafta geçmeden bulunan son ceset Hasan beyin yetersizliğini ortaya çıkarınca dışarıdan yardım alma isteğime olumlu yanıt aldım. Ama..."
" Hasan beyi olayların dışında tutmamak şartı ile. Anlıyorum da o nemrut herifle aynı havayı solumak bile benim için bir işkence . Hem o egosu ile yenilgiyi kabul etmeyip işleri zorlaştıracaktır biliyorsun."
Şahin sıkkın bir nefes verdi ve ayağa kalkarak camın önüne geçti.
" Biliyorum Adil ama başka seçeneğim yok.Ne olur beni yarı yolda bırakma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZARE (BOYXBOY) (TAMAMLANDI)
General FictionGeçmişlerinde birbirlerinin her şeyi olan ve 3 yıl önce yolları ayrılan bir kurt ve bir tilki. Sevdiğini korumak için ondan vazgeçen dedektif, üç yılın sonunda istemeden de olsa kurtdun ini olan askeriyeye kendi ayakları ile gelir. Vahşi bir seri ci...