Kelebek etkisi, yaşanan her olayın zaman içinde oluşacak olayları değiştirerek varsayımsal yeni evrenler oluşturması olarak bilinir. Zincirleme bir reaksiyon olarak nitelendirilen varsayımsal bu olaylar sadece ufak bir değişkenin etkisi sonucu ortaya çıkar. Zevkten deliye döndüğüm tanıdık ama uzak geçmişte kalan bir zamanı tekrar yaşadığım zevkli bir gecenin getirisi olan bel ağrısı ile güne uyandığımda yanımda yatan adamın sırtı ile karşılaştım. Uzun zamandır sadece rüyalarımı süsleyen ve anılarla sınırlı kalan zevkin verdiği mahmurluk ile başımı yastığa tekrar koyup Doğan'ın heybetli bedenini izledim. Özlemiştim, hem de tarifsiz bir özlemdi bu. Gece boyunca nefes almadan beni tekrar tekrar keşfeden bu adamı tanımak yaşadığımız bütün sıkıntılara rağmen hayatımdaki en güzel şeydi.
Bütün bunları düşünürken tekrar bir araya gelmemize vesile olan davanın fark ettiğim ayrıntıları ile yüzüm düştüğünde yataktan kalkmak için doğrulmaya çalıştım. Çalıştım diyorum zira canımın acısı ile bir süre olduğum yerde durmak zorunda kaldım. Bu arada yanımda yatan Doğan'ın ani hamlesi ile gülümsedim.
" Ne oldu yavrum çok mu canın acıyor. Krem de sürmüştük oysa."
Yarı mahmur boğuk çıkan sesi içimi huzurla doldurmuştu. Ne olursa olsun onun için değerli olmak bana çok iyi geliyordu.
" Sağ ol heybetlim iyiyim sadece ufak bir sızı."
Ses gelmediğinde yana başımı çevirdim, çıplak bedenine kollarını bağlamış bana bakan Doğan'ın çatık kaşlarına bir kahkaha attığımda başını sağa sola salladı. Ardından onunda yardımı ile yataktan çıkıp odadaki lavaboya geçtim. İşlerim bittiğinde Doğan hazırlanmış beni bekliyordu.
" Ben iniyorum sen de hazırlan gel. Vakit geç olmadan kahvaltı yapalım."
Başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladığımda Doğan odadan çıktı ve ben giyinmek için kıyafet odasına yöneldim. Giyinip odadan çıktığımda duyduğum sesler ile adımlarımı hızlandırdım. Merdivenin bitiminde Yokuş ve reisin hazırlanmış çıktıklarını gördüm.
" Beyler erken değil mi?"
Yokuş tedirgin bakışlarını bana sunduktan sonra:
" Teğmen Akif Gören evinde ölü bulunmuş. Başına tek kurşun." dediğinde olayımızın ritüeli dışındaki bu durum ile şaşırmıştım. Ama asıl şaşkınlığı Reisin kelimeleri ile yaşadım.
" Bir intihar mektubu bırakmış. Bence hazırsan birlikte gidelim." dediği sırada Doğan odadan elinde bir paket ile çıktı.
" Ben yolda atıştırmak için bir şeyler aldım arabada yersin." dediği zaman başım ile onaylayıp hızla yanlarına ulaştım.
.........
Olay yeri dediğinizde aklınıza ne gelir. Korumalı giysileri ile adli tıp uzmanları, sarı bir şerit ve her yerde polisler. Ama eğer gizli bir soruşturma içindeyseniz göreceğiniz askeri destekli bir ambulans ve eli silahlı askerlerden oluşan bir kordon görülmesi muhtemel manzaradır . İşin ilginç tarafı geldiğimiz yerde ikisi de yoktu. Yıkılmak üzere olan binaya girdiğimizde burnuma dolan ekşi ceset kokusuna karışmış bir çiçek kokusu beni karşıladı. İlerledikçe koku keskinleşirken girdiğim olay yeri görmeyi beklediğim olay yeri değildi. Ceset yatağa yatırılmış sönmüş tütsüler ve kokulu objeler yatağın etrafını çevirmişti. Yatağın başında bulunan Bedriye'nin yanına varıp baktığı cesede ben de gözlerimi diktim.
" Ölümü intihar ama bulan için önemli biriymiş ve cesedi özenle muhafaza etmiş. Yatağın yanında buz torbaları bulduk. İşin ilginç tarafı torbalar değiştirileli nerede ise 10 saatten az olmuş. Cesedin fark edilme nedeni buz torbalarının değiştirilmemesi. Sanıyorum epeydir onunla ilgilenmeye gelememiş."
" Kafanda neler var Bedriye?"
" Açıkçası beden camın önünde intihar etmiş, gözlemlerime ve kanıtlara göre ölümü, kesin sonuç otopside belli olur ama sizin olaydaki ilk cesedin bulunmasından önce diye düşünüyorum. Ev temizlenmiş. Yatağa özenle yerleştirilmiş, kokulu nesne ve tütsüler cesedin fark edilmemesi ya da dini bir ritüel için olabilir."
Derin bir nefes çektim , çeker çekmezde genzime dolan keskin koku ile öksürdüm. Olayımızın başlangıç noktasını bulmuştuk. Bedriye'ye döndüğümde bana yüzünü dönüp kanıt poşetinde bir not uzattı.
" Dayanamıyorum üzgünüm, her gece aynı kabusla yaşamak ölmeden cehennemi yaşamak gibi , Beni affet sevgilim. Bu acı ve kirlenmişlikle yaşayamıyorum."
Bu not pek çok şeyi anlatsa da olayları bize net bir şekilde anlatacak kişi sayısı bir kişi daha azalmıştı. Arkamda hissettiğim hareketlilik ve tanıdık sese rağmen gözlerimi nottan ayırmadım.
"Geriye sadece çavuş kaldı."
Sevdiğimin kendinden emin ama gidişattan sıkıntılı sesi ile gülümsedim.
" Hayır Doğan , Demir ve bu operasyonu hazırlayıp koordine eden kişiyi unutuyorsun."
Bu işin başında belki Demir yoktu ama kimin olduğunu biliyordu. Belki de bu kaçırılma sahnesini de bu yüzden hazırlamıştı. Ne olduğunu öğrenmek için pek fazla zamanımız yoktu. Bedriye'ye dönüp:
" Burayı sana emanet ediyorum sevgili dostum. Reis ve yokuş da sana eşlik edecekler. Adli işlemleri elinden geldiğince hızlı halledip bana en kısa zamanda ulaştırırsan müteşekkir olurum."
" Anladım Adil en kısa zamanda halledeceğim."
İşimiz bittiğinde arabaya doğru ilerledik , aklımda bu adamın ölümünün olayları nasıl tetiklediği üzerine bir ton teori dolaşırken şoförümün sert çıkan sesi ile dikkatim yön değiştirdi.
" Olmaz diyorum Eren bey. Bu araç özel mülk arama izni olmadan giremezsiniz."
" Ben askeriyenin izni ile buradayım. Çekil önümden."
Onların münakaşalarını duyar duymaz hızla aracın yanına geldiğimizde Eren selam verip dururken bakışlarım yanındaki çavuşa kaydı. Doğan benden hızlı davranıp:
" Ne oluyor burada?" dediğinde Eren yerinde rahatsızca kıpırdanıp:
" Şey ben Hasan bey gönderdi. Yani sizin elinizde ne var onu sordu da." dediği zaman babasının adını duyması ile Doğan'ın kaşları çatıldı.
" Dava ile ilgili konularda babamın söz hakkı bulunmuyor. Üstelik bir evrak isterse yasal bir şekilde talep etmek zorunda. Bana doğruları söylemek için beş dakikan var asker."
Doğan'ın sesi sert çıkarken Eren'in tedirgin bakışları gözümden kaçmadı. Bir terslik vardı, Hasan bey istediklerini bu rütbesiz çocuğa yaptıramayacak kadar akıllı bir adamdı. O sırada duyduğum vızıltı şeklinde bir ses ile Doğan'ın üzerime kapanması bir oldu. Herkes siper alırken arabanın yanına düşen iki beden ile irkildim. Sesin ardından binadan hızla çıkan reis ve yokuşun kendi sesleri ile silah sesleri ortama doldu. Çatışma kısa sürmüş karşı taraftan gelen silah sesi durduğunda deneyimli askerler olan yokuş ve reis hızla gelip çavuş ve Eren'in nabzını kontrol etmişlerdi. Ortamın güvenli olduğuna kanaat getirdikten sonra yerimizden kalktığımızda yokuş yanına iki adam alıp silahın atılabileceği yöne doğru hızla ilerlerken ben yerde kanlar içinde duran Eren'e takılmıştım. Zavallı çocuk ne vaat edilerek kandırılmıştı kim bilir.
Arabanın kapısını açıp içeriden siyah dosyayı aldım. Adamları bulmaya o kadar takılmıştık ki geceden beri bu dosya da beni rahatsız eden bir şeyler olsa da dosyayı yeteri kadar dikkatli inceleyememiştik. Dosyayı açtığımda rutin emirleri es geçip altındaki imzalara takıldım. Gördüklerim hayal ettiklerimi destekliyordu. Oyun bitmek üzereydi, geriye kalan tek soru "neden" di. Ve ben bu sorunun cevabını nerede bulacağımı çok iyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZARE (BOYXBOY) (TAMAMLANDI)
General FictionGeçmişlerinde birbirlerinin her şeyi olan ve 3 yıl önce yolları ayrılan bir kurt ve bir tilki. Sevdiğini korumak için ondan vazgeçen dedektif, üç yılın sonunda istemeden de olsa kurtdun ini olan askeriyeye kendi ayakları ile gelir. Vahşi bir seri ci...