2

5 1 0
                                    

Melissandrayla ormana doğru ilerliyorduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Melissandrayla ormana doğru ilerliyorduk.Yanıma hiç eşya almamıştım. Telefonum da dahil.Her şeyin orada hazır olduğunu söylemişti.

"Uçan süpürgen yok mu? Şimdi nereye gidiyoruz? Orada da cadılar var mı? Sen kimsin tam olarak? Ka-"

"Sen hep böyle çok mu konuşursun?"

"Hayır. Sadece merak ettiklerimi soruyorum."
Derin bir nefes aldı.
"Süpürgem var ama buradan iyice uzaklaşmadan onu çıkaramam.Diğer sorularının cevabını sonra alacaksın"

Kafamı salladım.
Fark ettirmeden onu incelemeye başladım. Aslında süpürgesini nereden çıkaracağını merak ediyordum.Katlayıp cebine falan mı koymuştu?

Kasabadan iyice uzaklaştığım zaman durdu etrafta gözlerini gezdirdi.
Cüppesinin iç tarafından küçük bir asa çıkardı. Benim meraklı bakışlarım eşliğinde asayı iki kere salladı ve puf! Hemen önümde uçan bir süpürge belirivermişti.

"Muhteşem" sesimdeki hayranlığı gizleyememiştim. O buna takılmadı muhtemelen bu her zaman yaptığı basit bi numaraydı.
Süpergeye oturup benim binmemi beklemeye başladı.

"Ya düşersek?"

"En beceriksiz cadılar bile süpürgeden düşmez"

Daha fazla korkaklık yapmamak için temkinli bir şekilde süpürgeye oturdum.
Rahatsız edici bir tarafı yoktu ama rahat da diyemezdim.

"Kollarını belime sar"

Kollarımı beline sardığımda yavaş yavaş havalanmaya başladık.
Hayatında hiç uçağa binmemiş biri olarak söylüyorum ki bu muhteşemdi.
Tabi her an düşebilirim korkusu da vardı.
Bulutların üzerinde çıktığımızda Melissandra asasını tekrar çıkarıp iki kez salladı.
Tam önümüzde kapı genişliğinde bir portal açıldı.
Birşeyler sormak veya söylemek istiyordum ama cümleler kafamda birleşip dilime dökülmüyordu.
O yüzden sadece susup şaşkınlıkla bakmaya devam ettim.

"Ellerini daha sıkı sar ve sakın bırakma"

Portaldan geçtiğimizde hava kararmıştı.
"Burası neresi?"
"Cosmos"
"Anlamadım. Salem diye bir yerden bahsetmiştin"
"Cosmos bulunduğumuz evren. Salem içinde Cadıların yaşadığı şehir. Dünya ve New York gibi düşün"
Kafamı salladım. Sanırım bu öğrendiğim şeyleri sindirmek için bir aya falan ihtiyacım vardı. Parmağıyla kırmızıyla aydınlanan bir şehri gösterdi. Kasvetli, karanlık ve adeta buradan uzak dur diyen bir havası vardı.Etrafı uzun surlarla çevriliydi.
"Şimdi şu kırmızıyla aydınlanan şehri görüyor musun? Orası Vlad orada Vampirler yaşar."
"Vampirler gerçek mi? "
Başını hafif bir şekilde bana döndürdü.
"Öncelikle tatlım bence ağzını kapat bademciklerini görüyorum"
Yanaklarımın kızardığından yüzde yüz eminim. Biraz anlayışlı olmalıydı. Ben bu tür şeyleri sadece filmlerde izlemiş ve kitaplarda okumuştum. Dudağımı hafifçe dişlerimin arasına alıp ısırırken bunu dillendirmedim.Kadının güçleri vardı sonuçta beni kurbağaya dönüştürmeyeceğinin bir garantisi yoktu.
"Burada ki herşey senin için şaşırtıcı biliyorum ama alışsan iyi olur."
Başını tekrar önüne çevirdi.
"Neyse vampirler diyordum.Kesinlikle uzak durman gereken ırklardan biri"
Parmağını tekrar bir yöne çevirdi. Bu sefer gösterdiği yerde bir nehir boyunca uzanan sarı ışıklarla aydınlatılmış bir şehir vardı.Etrafı Vlad'da olduğu gibi büyük surlarla çevriliydi.Gece karanlığıyla bile Vlad'da daha renkli ve samimi olduğunu ayırt edebilmiştim.
"Orası elflerin yaşadığı şehir.Elfler yardımsever, iyi yüreklidirler dağlarda cüceler yaşar. İnan bana çok kurnazdırlar."
Süpürgeyi tekrar hareket ettirdi. Bir süre sonra tekrar durduk.
"Şurası hayvanların yaşadığı yer senin geldiğin dünyadaki gibi hayvanlar. Tek fark burada hayvanlar kendileri yönetir ve yönetilir."
"Hayvan Çiftliği yani" diye mırıldandım.
"Ne dedin?"
"Hiç"
Tekrar harekete geçtik.
Bir yandan bana bilgi vermeye devam ediyordu.
"Burada çok fazla ırk yaşar.Bazıları iyi kalplidir, elfler ve periler gibi, bazıları da kötü, vampirler ve şeytanlar gibi.Eğer şanslıysan onlardan biriyle karşılaşmazsın.Tabi bu düşük bi olasılık"
Yüzü bana dönük olmadığı için nasıl bembeyaz kesildiğimi görmedi.Vampirlerden çok korkmasam da şeytanlar bende teyzemin kollarına geri dönme hissi uyandırıyorlardı. Ve onları daha görmemiştim bile görsem sanırım kalpten gidecektim.
"İşte Salem"
Biraz ilerimizde parıl parıl parlayan bir şehir daha vardı. Etrafı yine surlarla çevriliydi.
Süpürgeyi biraz daha hızlandırdı.
"Şehri sana biraz gezdirebilirim. İster misin?"
"Ev... Öhm evet iyi olur."
Süpürgeyle şehre açılan büyük kapıların iç tarafına bizi indirdi.
Gotik mimariye sahipti.
Birçok ev ve dükkan vardı. Dükkanların üzerindeki yazıları okuyamamıştım. Başka bir dildi.
En dikkat çekici kısım ise merdivenlerdi.Merdivenler sokakları birbirine bağlıyordu.
Hem yukarı hem aşağı hem çapraza doğru uzanıyorlardı.
Karmaşık ama güzel bir görüntüydü.
"Buradan."
En yakınımızda ki merdivenlerden üst sokağa çıktık.
Diğer dikkatimi çeken nokta her sokakta sadece bir çeşit eşya satan dükkan olmasıydı. Yani bu sokakta sadece kıyafet satanlar, alt sokakta şapka satanlar. Bu arada Melissandrayı hiç şapka takarken görmemiştim.
"Senin şapkan yok mu? Hani şu koni gibi olanlardan?"
"Var tabi ki ama bugün takmayı tercih etmedim şu toka çoğu zaman şapka görevi görüyor."
"Nasıl yani?"
"Şapkalarımız aynı zamanda en büyük yardımcılsrımızdır. İkinci bir hafıza görürler, aynı zamanda akıl hocalığı da yaparlar."
"Kendimi Harry Potter filminde gibi hissediyorum"
"Senin gibi dünyadan gelenlerin ilk söyledikleri bu.Harry Potter.Sayenizde hiç izlemeden konusuna hakimim"
"Benim gibi dünyadan gelen çok var mı?"
"Cadılar ilk başta orada yaşıyordu biliyorsundur. Buraya taşındığımızda tüm Cadıların geçme şansı olmadı. Çoğu dünyada kaldı."Bu konu gerçekten canını sıkıyor olmalıydı. Yüzündeki ifade hüzünlü bir hale girmişti ve ses tonu da hem sinirli hem üzgün çıkmıştı.
" Bütün cadılar Salem de yaşamaz Hera. Sadece şanslı olanlar burada yaşar."
Bunun nedeni insanlardı.

COSMOSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin