1.7

234 25 33
                                    

Yuta'dan

İki el ateş etmiştim. Biri göğsüne, biri boynuna yakın bir yere isabet etmiş, sevgilimin arkasında geriye doğru düşmüştü. Düşerken kaldırdığı silahla dudaklarımdan bir bağırış kopmuş, bir el daha sıkmıştım. Tamamen yere yığılan bedenle dizlerimin bağı kopmuş, onların üstüne düşmüştüm. Silahı sıkıca tutan titreyen ellerime bakmış, bunlarla birini öldürdüğüm kafama dank edince dudaklarım aralanmış, bedenime fiziki olmayan bir ağrı derinlemesine yayılmıştı. 

Yanıma gelen bedenin elimden çekmesiyle silahtan kurtulmuş, ona bakmaya başlamıştım.

"Geçti. Yuta geçti." beni saran bedenin yaralanmış vücuduna bakarken karşıda yatan adama bakıyor, donmuş, hareket edemiyordum.

"Taeyong, iyi misiniz? Burası temiz." kulaklıktan yayılan sesle sevgilimin sesi incelemiş, gözlerine yayılan yaşlarla konuşmuştu.

"Yukarı çık." saniyeler içinde yanımızda olan Youngho, Kun  ve Ten'e bakmış, elimi uzatmıştım.

"Ben.. ben yaptım. Öldürdüm. Öldü." arka arkaya konuştuğumda Kun hızlı adımlarla bedenin yanına ilerlemiş, Taeyong başımı göğsüne götürmüş, beni sıkıca sarmıştı.

"Doğru olanı yaptın. Yanlış bir şey yapmadın." gözlerim dolup taşarken titreyen ellerimi durduramıyordum. Elime gelen yapışkan sıvıyla Taeyong'un belini fark ettiğimdeyse hızla çekildim.

"Taeyong." ellerimi kanayan yere bastırırken beynim benim kontrolümde değildi.

"Bir şey yok. Derin bile değil."

"Çok kan kaybetmişsin." Youngho konuştuğunda Taeyong'un beyaz yüzü, kanamış dudağı gözüme daha net çarpmış, zar zor nefes aldığını görmemle bedenini tutmaya çalışmıştım.

"Bir şeyim yok. İyiyim. Youngho burayı hallet. Kun bizi eve götür."

"Hastane-" konuşmama fırsat vermeden atılmıştı.

"Doktoru eve çağırın." beni yerden kaldırırken birbirimize tutunmuş, yerlere serilmiş bir sürü bedenin yanından geçmiş, kendimizi dışarı atmıştık.

...

Eve geldiğimizde Heon teyze çok endişelenmişti. Bizden önce gelmiş olan doktor Taeyong'a ilk müdahaleyi yaparken Heon teyze beni odaya götürmüştü. Karşımdaki kurumuş kanı temizlemiş, pansuman yaptıktan sonra endişeli gözlerini tüm vücudumda gezdirmiş, başka bir şey var mı diye bakmıştı. Olmadığını görünce omuzları düşmüş, saçlarımı hafifçe okşamıştı.

"Hadi banyoya gir. Temizlen. Temiz kıyafetleri buraya bırakacağım."

"Taeyong." bir kelimeyle düğümlenen boğazımı elimle tutmuş, bunu çözeceğimi sanmıştım ama geçmemişti.

"Taeyong iyi olacak, hep oldu.  Sen yanındasın eminim daha çabuk iyileşecektir. Şimdi bunu düşünme ve sıcak bir duş al. Çıktığında yanıma gel, pansumanını yenileyim." beni bu sözlerle banyoya soktuğunda aynadaki yansımamla göz göze geldim. Az uyuduğumdan gözümün altına oturmuş mor halkalar gözlerimin daha çok içine gömüldüğünü hissettiriyordu. Kaşımın olduğu yer şişmişti. Dudaklarım dakikada onlarca kez ıslatmış olsam da kuruydu.

Üstümde sevgilimin kanıyla boyanmış kıyafetleri serice çıkarıp bir tarafa fırlatırken yeniden aynaya baktım. Göğsüme ve boynumun yanına iki kurşun gelmiş, kulaklarımda ses patlamıştı.  Korkuyla sıçrayıp gözlerimi yapabildiğimce yumdum.

Yanaklarıma inen yaşlarla küvete ilerledim, suyu açtım. Küvet hızla dolarken içine girdim, dolmasını beklemeye başladım.

Suyun taşmasıyla daldığım duvardan kendimi ayırmış, hızlıca kapatmıştım. Ellerimin kanlı haline bakarken suda olabildiğince liflemiş, gözümün önüne gelen silahla hıçkırıklarım banyoyu sarmıştı. Nefesim kesik kesik devam ediyor, hıçkırıklar işi daha çok zorlaştırıyordu.  Hiç durmadan ellerimi yıkamaya devam ediyordum.

heavenly - yutaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin