cas

328 30 44
                                    

2 Ay Sonra

"Biraz daha o kıçını kaldırmazsan büyük bozuşacağız." tam anlamıyla bitmiştim. Her yerimden ter akıyordu. Saçlarım sudan çıkmışım gibi duruyor, gözümün önüne geliyordu. Aynı zamanda çevirdiğim kolunu tuttuğum adam durmuyordu. Sürekli hareket halindeydi.

"Şahsen hala şoktayım." öylece bakan sevgilime ve sırıtan Youngho'ya gülümsemiş, adama daha fazla katlanamayıp kolunu hızla çevirmiş kırılma sesini duyunca bırakmıştım.

"İki ay boşuna uğraşmadık." Youngho'nun dediğini taktir etsem de kılını kıpırdatmayıp bir yığın adamla beni tek bırakan Lee Taeyong'a sinirliydim. Hızlı adımlarla ona yönelmiş, dudaklarına yapıştığım gibi onu sertçe öpmeye başlamıştım. Anında beni tutup kollarını belime sardığında gülümsemiş, dizimle karnına doğru bir tekme atmıştım.

"Na Yuta!" bağırarak geriye çekildiğinde Youngho gülme krizine girmişti.

"Gidelim."

"Yah! Bari öpmeye devam et."

...

"Heon teyze Taeyong'a yemek verme bugün." temizlenip yemek masasına oturmuştuk. Yorucu bir gün olmuştu.

"Yine ne yaptı kim bilir."

"Şuna bak ya, kendi evimde herkes bana düşman."

"Beni yalnız bıraktın. Tek başıma kaldım. Ya bir şey olsaydı? Başımda ağlardın."

"İnanamıyorum sana Lee." Heon teyze ciddiye alıp çatık kaşlarla mutfağa yöneldiğinde gülmeye başladım.

"Bu nasıl oyunculuk Na? Adamlara kıpırdama hakkı bile vermedin ki sana bir şey olsun. Hem en ufak şeyde yanında biteceğimi biliyorsun." sona doğru ciddileşen adama bakmış, onu ne kadar çok sevdiğimi bir kere daha kendime hatırlatmıştım.

"Çok çalıştım."

"Zaten işlenmeyi bekleyen bir mücevherdin." bunun üstüne gülümsedim. Eskiden aynı dersleri aldığımız, birlikte idman yaptığımız zamanları hatırladıkça yüzüme tatlı bir tebessüm yayılıyordu. Çocuktuk. Saftık. İkimiz de tertemizdik.

"Bir maça ne dersin Lee?" bunun üstüne başını hafifçe öne düşürmüş, kısa saçlarından teller anlına düşerken gülerek bana bakmıştı. Ona bu saçı yaptırdığımdan beri.. her gün kendi ayağıma sıkıyordum.

"Sert davranırsam ağlamayacaksın." anında moda girmesine kıkırdamış, yemeğime yönelmiştim.

"Nasıl istersen."

...

Taeyong'dan

Yuta.

Öyle biri olmuştu ki..

Ağzım açık onu izlediğim zamanlar yetmiyormuş gibi kendine daha fazlasını katmıştı. İki ay önce her gün çığlıklarla uyandığı rüyalar sıklığını yitirmişti. Arada yine tekrarlıyordu ama toplaması eskisi kadar zor olmuyordu. İki ay boyunca da eğitim almış, yıllardır bu işi yapan insanlara taş çıkartmıştı. Silah kullanıyor, insanların altından girip üstünden çıkıyordu. Bunları yaparken sert durması beni öyle yerlere götürüyordu ki aklımı yitiriyordum. Oracıkta onu benim yapmak, kontrol bendeyken naif bir adama dönüşmesini saatlerce izlemek istiyordum. Girdiği sert adam havaları sadece bir yerlere gittiğimizde ortaya çıkıyordu. Onun dışında her şeyi aynıydı. Saçları hariç. Kahverengi uzun saçlarını siyaha boyamıştı. Ona bakınca bile dünyadan kopuyordum.

Şimdiyse gelmiş bana maç teklif ediyordu. Bunun sonunun birimizin kazanmasıyla bitmeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyorduk.

Kısa şortunu ve her zaman giydiği sıfır kollularından birini giymiş, uzun saçlarını toplamıştı. Ona bakmaktan dövüşemezdim bir kere. Bu yüzden durumu dengelemek istedim ve üstümdeki tshirtü çıkarttım. Çıplak tenim açığa çıkarken onu süzdüğüm kadar süzdü beni. Hala ilk günkü gibi olmamız ilişkimizin en güzel özelliklerinden biriydi.

heavenly - yutaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin