Bu bölüm; Loin'in bana romantik hikaye yazamadığımı idda etmesiyle ortaya çıktı. Bu bölüm, Loin'e tepki olarak yazıldı ama yinede bana verdiğin taslak için teşekkürler. Sanada teşekkürler 'Kaldırım taşı Anna'
Bölüm 11
İntihar Mevsimi
Bu olaydan 1 2 hafta sonra, Daniel ve Hope birbirlerine bağlandılar, ama birbirlerini daha az gördüler. Daniel çökmüş, odasından çıkmaz olmuştu. Hope evlatlık olduğunu öğrenmişti, o da çökmüştü.
Bir gün, Hope intihar etmeye kalktı. Odasının köşesinde bileklerini ve kollarını kesti. Onu odasında annesi buldu ve hastaneye götürdüler. Tabi, ailesi onunla ilgilenmemişti. Hope uyandığında başını yatağa koyup uyuyakalmış Daniel'la karşılaştı. Daniel'ı uyandırmadan yüzüne baktı, uzun zamandır görüşmüyorlardı. Ağlamıştı, burnu ve elmacık kemikleri kızarmıştı. Hope Daniel'ın yanağını parmaklarının üstüyle hafifçe okşadı . Daniel mırıldandı ve kafasını biraz çekti. Hope kıkırdadı. Elini yüzünden çekip saçlarını okşamaya başladı. Saçları görüşmeyeli bayağı uzamıştı. Daniel yine mırıldandı. Bu sefer gözlerini açtı ama kafasını kaldırmadı. Hope onun uyandığını biliyordu, yinede saçlarıyla oynamaya devam etti. Daniel birkaç dakika sonra kafasını kaldırdı ve Hope gördüklerine inanamadı. Daniel'ın gözlerinin altı mosmor olmuştu ve sol gözünün üstü yeşilimsi bir renk olmuştu. Canı acıyor olmalıydı, çünkü gözünü fazla açamıyordu. Daniel boğazını temizleyip sessiz bir tonda konuşmaya başladı.
"Konuşmak yada açıklamak istediğin bişey varmı?" Dedi. Hope gözlerini ondan kaçırdı ve elini saçlarından çekti.
"Özür dilerim, gerçekten. Yapabilecek başka bişey bulamadım. Kalbini kırdığımı biliyorum. Beni affedip affetmeyeceğini bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum Daniel. Bana yardım et."
"Edebilirim. Ama seni affedermiyim bilmiyorum." Dedi Daniel. Hope onun çok hafif bir şekilde gülümsediğini gördü. Daniel kendini kaldırıp Hope'a sarıldı. Hope gerçekten onun affedebileceğine ihtimal vermiyordu, ama affetmişti. Kollarını Daniel'a sardı.
"Bizde kalmak ister misin?" Diye sordu Daniel. Hope kafasıyla onayladı, eve dönmek istemiyordu. Zaten ailesi ona yalan söylemişti, Hope yanlışlıkla falan doğmamıştı, Hope evlat edinilmişti. Bikaç gündür aklında dolanıp duran soruysa madem onu sevmeyeceklerdi, neden almışlardı? Bu sorunun cevabı şu anlık yoktu, ya kendisi arayıp bulacaktı yada hiç öğrenmeyecekti.
---------------
Birlikte hastaneden çıkmaları 20 dakika sürmüştü. Dışarı Hope'un beklediği gibi değildi, hava kapalı ve ağırdı. Sanki gök delinmişte diğer tarafta ne varsa boşaltıyormuş gibi yağmur yağıyordu. Hastaneden eve yaklaşık yarım saatti, yani daha çok ıslanacaklardı. Rob'u yada Erika'yı arayamazlardı, çünkü ikiside evde değildi. Bu yüzden, birbirlerinin elini tutup yürüdüler. Arada bir şimşek çakıp gök gürlüyordu, bu da Daniel'ın sıçramasına ve nefes alamamasına neden oluyordu. Hope onun sakinleşmesi için elini daha çok sıkıyordu ama sakinleşmiyordu.
Sonunda, bir banka oturdular. Zaten üstleri sırılsıklam olduğu için oturdukları yerin ıslak olup olmadığına dikkat etmediler. Daniel dizlerini göğsüne çekti ve kollarını bacaklarının etrafına sardı. Oturduğu yerde ileri geri sallanıyordu ve alt dudağını ısırıyordu. Hope kolunu onun gövdesine sardı ve başını omzuna yasladı. Daniel ağladığını hissediyordu, bunu Hope'un fark etmemesini dilerdi ama bu sefer fark edip etmemesi umrunda değildi. Uzun zamandır tuttuğu gözyaşlarını bıraktı.
----------------
Eve geri geldiklerinde ikiside ağlıyordu. Gözyaşlarının ıslatacağı yer kalmamıştı ama, gözleri kızarmıştı. Hope Daniel'ın bir özelliğini daha fark etmişti, Daniel ağladığında burnu ve elmacık kemikleri kızarıyordu. Daniel kapıyı açarken zorlanmıştı çünkü hem elleri titriyordu hemde kayıyordu.