IV

86 15 3
                                    

Yoongi gideli iki mevsim gelip geçmişti, Londra'dan tek başına dönmüştü. Babası, annesi öldükten sonra kendini adam akıllı hayır işlerine adamaya karar vermiş Londra'daki yetimhanelere bağışlar yapmış bütün gününü ya oralarda çocuklarla ya da fakir aileleri gezerek geçirmeye başlamıştı. Bu nedenle annesi Yoongi'nin daha fazla yanlarında kalmasının bir anlamı olmadığını isterse eve geri dönebileceğini söylemiş ancak onlar dönene kadar komşularında kalması gerektiğini de eklemişti.

Ağbeyi ile kendi evinde kalmak istediğini söylese de kısa bir süre sonra ağbeyi gizlice Fransa'ya gitmiş ve aşık olmuştu, yani uzun bir süre geri dönmeyeceğe benziyordu, tabii bu durum babalarını sinirlendirmiş olsa da annesinin yasını tutmakla meşgul olduğundan başının çaresine bakabiliyorsa ne isterse yapsın diyip büyük oğlunun peşine düşmemişti. Yoongi de artık mecbur kalıp dönmüştü, döneli iki gün bile olmamıştı. Bu iki günde ona verilen odaya kapanmış kimseyle konuşmamıştı, artık kızgın olmasa da kırgınlığı devam ediyordu Jungkook'a karşı. Onu Linton'ların evine getiren arabacının ilettiği talimatlar üzerine -bu talimatlar annesine aitti- Jungkook Yoongi'nin hizmetine verilmişti. Genç arada bir odaya girip yemeğini bırakıyor bir isteği olup olmadığını soruyordu ancak Yoongi tenezzül edip yüzüne dahi bakmıyordu ancak bu Jungkook'u üzmüyordu çünkü artık bir beklentisi kalmamıştı bu arkadaşlıktan, tek isteği artık Yoongi'nin kendini hırpalamamasıydı.

Şimdiyse Mrs. Linton'ın arkadaşlarından birinin çayındalardı; masa çeşit çeşit çörek, kek, kurabiyelerle donatılmış; hanımlar şıkır şıkır giyinmiş; himetçiler etraflarında fır dönmekteydi. Bu güzel davette her şey kusursuzdu, o kadar ki Yoongi'nin bile keyfi yerinde gibiydi, salonda küçük bir pufun üstüne oturmuş kıkır kıkır ev sahibinin oğlu ile konuşuyordu. Bunu yaparken o kadar güzeldi ki. Uzattığı saçları omuzlarına gelmişti, onları kulakları arkasına sıkıştırırken zarif mi zarif görünüyordu, inci küpeleri ile bir rönesans tablosundan farkı yoktu, üstündeki ondan bir iki beden büyük takım elbise bile onda çıkıntı durmamış hatta içinde kayboluşu onu daha da sevilesi göstermişti. O kadar güzeldi ki karşısındaki erkek içine düşecekti! Jungkook onları izlerken yumruklarını sıkmaya engel olamıyordu, kıskanmaya hakkı olmadığını bilse dahi bu his onun ruhunu yakıp kavuruyordu.

Yoongi bunu bilerek yapıyordu ama! Buna adı kadar emindi, o küçük gözleri Jungkook onu izliyor mu diye konrol ediyordu, onun izlediğini görünceyse daha neşeli kahkahalar atıyordu. Ah ne acımasızlıktı bu yaptığı! Ama onun bunu hakketiğini düşünüldüğünden pişmanlığın zerresini dahi hissetmiyordu.

Kapı eşiğinde dikilmiş onu izlerken yanında geçen hizmetçi kadının çayları taşıdığını görünce fırsat bu fırsat diye düşünüp bir bardak da Yoongi'ye götürmek için aldı. Bu sayede ne konuştuklarını daha yakından duyabilecekti. O, ikiliye yaklaşırken ev sahibinin oğlu William izin isteyip salonda çıktı. Yoongi Jungkook'u görünce başını başka tarafa çevirdi, bardağı önüne koyduğundaysa itip "İstemiyorum." Diye mırıldandı, Jungkook donuk bir sesle "İki gündür hiçbir şey yemediniz zaten."

"Seni ne ilgilendirir bu?"

Jungkook birkaç saniye bekledi ancak bir şey demedi, bardağı alıp uzaklaşacakken kadınlardan birinin ona çarpmasıyla çay Yoongi'nin üstüne döküldü, göğsü anında kızarmıştı. Kadın özür dilemeye kalmadan Jungkook Yoongi'yi bileğinden tuttuğu gibi salonun dışına sürükledi, koridordaki hizmetlilere banyoyu sorup Yoongi'yi oraya götürdü, kısa oğlan ne olup bittiğini anlamadan kendini banyoda buldu. Jungkook bir havluyu ibrikteki soğuk suyla ıslatıp kendisine yaklaştığında elini itti "Ben yaparım." Jungkook itiraz etmedi, Yoongi gömleğini sıyırırken Jungkook koridora çıkıp hizmetlilerden yanık için merhem istedi. Geri geldiğinde Yoongi iz kalmış bileğine bakıyordu, az önce fazla hoyrat davrandığında Yoongi'nin bileğinde parmaklarının izi kalmıştı, yüzündeki mahçup ifadesiyle "Özür dilerim." Dedi "Birden panik oldum seni öyle görünce." Yoongi yine sessiz kaldı, kızarmış yerlere havluyu dokundurdukça yüzü buruşuyordu, canının yandığını belliydi bu yüzden Jungkook onunla kendisi ilgilenmek istiyordu ancak Yoongi buna izin vermiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 15, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

God İs Dead | yk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin