7/10

74 12 10
                                    

Elindeki kahveyi bana uzattı Kyungsoo gülümseyerek bense ona bakmamak için elimden gelen her şeyi yapıyordum, fena utanıyordum.

Resmen kıskandım demiştim, kıskanmış mıydım? Yoo.

Neden öyle demiştim? Bilmiyordum. Kafayı yiyecektim gerçekten. Elimdeki kahveye bakmaya başladım, Kyungsoo ise yanımda oturmuş tek bir kelime etmiyordu, bu konuda şanslıydım çünkü bana bir soru sorsa ne diyeceğim hakkında bir fikrim yoktu. Okul çıkışında beni kolumdan yakaladığı gibi çekiştirerek bu arka sokaktaki parka getirmişti.

İlk zamanlarda ondan korksamda artık ondan korkmuyordum, deli saçması bir şekilde görünüşü yüzünden ona bir kalıp yapıştırmıştı insanlar ve ben ama o öyle biri değildi. Bunu onunla zaman geçirdikçe fark etmiştim, onun yanında daha rahattım yani şu ana kadar.

Saçmalamıştım, onu kıskanmamıştım ama sanki kıskanmışım gibi konuşmuştum, hatta resmen kıskandım demiştim.

"Wendy, arkadaşımın sevgilisi" dediğinde bir miktar şaşırsamda bir tepki vermemiştim.

"Olabilir, sormadım ki" dedim omuz silkerek.

"Yani belki kıskanmış olabilirsin diye söylemek istedim" diyerek güldüğünde kafamı kaldırıp çatık kaşlarımla.

"Ne yani bana bakman için böyle üzerine mi gitmem gerek" dediğinde yüzüm yumuşamıştı ama demek istediğini anlamamıştım. "Geldiğimizden beri kafan eğik, neden yüzüme bakmıyorsun"

"Bakasım yokmuş" dediğimde güldü. Nadiren gülüyordu ve tatlı bir gülüşü vardı, daha çok gülse ne güzel olurdu, mesela hep çatık kaşlarla dolaşmak yerine kocaman gülse belki insanlar susardı ama Kyungsoo insanların laflarını pek önemsemezdi onlar için gülmezdi de.

"Benim senin yüzüne bakasım var ama Nayeon" dedi yüzündeki gülünüş silinirken.

"Gülersen olur" dedim, şaşırmıştı bunu yüz ifadelerinden kolayca anlamıştım zaten ama ben neden ondan böyle bir şey istemiştim onu anlamamıştım.

Belki de yanılıyordum, ritüel yanlış olmayabilir miydi?

Gülen yüzüyle bana baktı ve olmaması gerektiği halde ilk başta onun gülümsemesiyle bende gülümseyip kalbimin teklemesine şahit oldum.

"Artık benden korkmuyorsun"

"Artık seri katil olduğunu düşünmüyorum Kyungsoo, ikisi farklı şeyler" ikimizde gülmüştük bu dediğime. "On sekiz yaşında birinin seri katil olabileceğini düşündürecek kadar güçlü bir hayal gücünüz var sen ve arkadaşlarının." Dediğinde bir şey demeden omuz silktim.

"Bir anda okulda siyah dışında bir şey giymeyen ve kimseyle konuşmayan, böyle sert bakışlı biri geliyor" sert bakışlı derken kaşlarımı çatmış ve onun gibi sert bakmaya çalışmıştım. "Ne gülüyor ne bizimle konuşuyor, nede kimseyle arkadaş oluyor. Yani tercihte olabilir ama biliyorsun lisede saçma dedikodular hızlı yayılır ve herkes inanır" dedim omuz silkerek.

"Taklidini yapmaya çalışırken çok şirin oluyorsun" diyip güldü.

"Ya Kyunsoo konumuz bu mu?" Diyerek sızlandım.

"Benim konum bu" dedi omuz silkerek.

"Sen benimle flörtleşmeye mi çalışıyorsun" dedim bir anda ciddileşerek.

"Çok geç anladın" dedi. Sürekli gülüyordu bugün, normalde gülmeyen o çocuk.

"İyi ben gidiyorum" diyerek ayaklandığımda elimden tuatarak beni geri oturttu kalktığım banka, tam yanına.

"Nereye" diye sordu

"Eve, nereye olucak"

"Neden?" Dedi yüzüme yaklaşırken, kalbim yerinden çıkacaktı.

"Eve gitmem gerek" dedim geri çekilmeye çalışırken.

"Neden?" Diye sordu tekrar yaklaşırken.

"Kedim bekliyor, mama vermem gerek" dedim ve hızlıca kalkıp koşmaya başladım.

"Nayeon senin kedin yok ki" diye arkamdan gülerek bağırdığınnda elimle alnıma vurdum, benim kedim yoktu.

ritual➳ nayeon+kyungsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin