boys in the band

155 20 31
                                    

Uykusunun en güzel anlarındayken, arkadaşlarından birinin adını seslenmesiyle sıraya koyduğu kafasını mümkünmüş gibi daha da derine gömmeye çalışmıştı Hyunjin.

"Hyunjin, atıştırmalık bir şeyler almaya gidelim mi?"

Kafasını kaldırmadığını görmesine rağmen yanına gelip onu dürterek konuştuğunda bıkkınca kafasını kaldırıp geçiştirmişti arkadaşını. "Yok, biraz kestireceğim ben. Görüşürüz sonra."

Arkasından tuhafça baktığına emindi ama bu ona aldırış etmeden gitmesine engel değildi. Yakın zamanda basketbol oynarken uyumak için kendine çok uygun bir yer keşfetmişti ve ne zaman gitse boş oluyordu. Oraya gidecek, kimse onu rahatsız etmeden huzurla uyuyacaktı her zamanki gibi.

Basketbol salonuna girdiğinde takım arkadaşlarının dikkatini çekmişti, oyun arasında Hyunjin'e selam vermiş, onu da oynamaya davet etmişlerdi. Gideceği yeri işaret ettiğinde ise uyuyacağını anlamışlardı ki, maça kaldıkları yerden devam ettiler.

Kapıyı aralayıp huzurla merdivenlere baktığında elindeki gitara sarılıp yere kıvrılan bir çocuk görmüş, anında yüzünü düşürmüştü Hyunjin. Burası her seferinde boş olurken şimdi nasıl böyle olabilirdi?

Kapıyı açarken çıkarttığı sesten dolayı çocuk gözlerini araladığında bakışları buluşmuştu. Yavaş hareketlerle yattığı yerden kalktı ve ona da yer bırakacak şekilde kaydı oturduğu yerde. Hyunjin, gözlerini ondan ayırmadan merdivenleri tırmanıp yanına oturduğunda yan gözle çocuğun kendisine baktığını fark etmişti.

"Sen kimsin?"

Aniden konuştuğunda irkilerek ona dönmüş aceleyle konuşmuştu. "Hyunjin ben."

Çocuk, boş gözlerle Hyunjin'e bakıp kafasını önüne çevirdiğinde yükselmekten alamamıştı kendisini.

"Sen de bir şey söylesene. Ayrıca gitarının telleri paslanmış, bu yüzden de biri kopmuş. Neden tamir etmiyorsun? Bakımını bile yapamıyorsan neden bu derece kaliteli bir gitarın var ki?"

"Ne, düzeltebilir miyim bunu?"

Beklemediği bir şekilde ona yaklaşarak konuştuğunda geri çekilmişti Hyunjin. O geri çekildikçe gitarlı çocuk yakınına gelmeye devam ediyordu.

"Tabi ki de düzeltebilirsin? Çok yakınsın, biraz uzaklaşır mısın?"

"Hemen düzeltebilir misin?"

Sorduğu sorular gerçekten saçmaydı, bunları zaten bilmiyor muydu diye düşünmeden edememişti Hyunjin.

"Elbette düzeltebilirim, ne demek istiyorsun?"

"Hemen, şu anda mı?"

Şaşkınca ona baktığında çocuğun gayet ciddi olduğunu görmüştü. Gerçekten de tuhaf bir çocuktu.

"Hayır, tele ve birkaç şeye ihtiyacımız var. Hemen olmaz."

Yavru bir köpekten farksız bakışlar attığında Hyunjin kendisini suçlu hissetmişti. Yaptığı hiçbir şey yoktu ama o bakışlarıyla kötü hissettmesine sebep olmuştu bu yeni çocuk.

Öfkeyle yerinden kalkıp hızlıca müzik odasına gidip ihtiyacı olanları almış, koridorda kendi dolabına uğrayarak birkaç şey daha alıp çocuğun yanına geri dönmüştü. Hyunjin onun elinden gitarını çekip teli değiştirirken pür dikkat onu izliyordu sarışın çocuk. İşi bitene kadar sessizce durup onu izlemeye devam etmişti.

"Al, bana bir tel borcun var şimdi."

Hyunjin, sihir yapmış ve yeni çocuk da onun tarafından büyülenmiş gibi gözüküyordu. Ağzı kulaklarında, gözleri parıldayarak bakıyordu gitarına.

given, hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin