Bayağı bir yürüdük ..
Kamptan dışarı çıkmıştık .
Bir yandan da götüm üç buçuk atıyo. Ya bodrumda kaybolsak. Allah korusun.
"Nereye gidiyoz rüzgar ?"
"Soru sormadan yürü güzel.."
"Gelmiyom lan ben sana demedim mi bana o klişe lafı söleme diye he "
"Tamam hadi . özür ."deyip masum köpek bakışları attı.
Allah senin o gözle...baklavalarını yerim.
Bi anlık göz kayması ile baklavalarına baktım ...
Bir tepsi baklavaa. Allam sana geleyom.
Daha önce gerçek bir baklava görmedim .
Francisco aşkımın baklavalarıyla avuttum kendimi hep amaa artık francisco aşkımı terk ediyorum .hıh.
Düşüncelerden kurtularak rüzgar önde ben arkada yürümeye başladık .
Nihayet bir tepsi baklava -rüzgar- durmuştu .
"İşte burda yüzücez"
Hahaaha burasıda kamptaki deniz ile aynıydı fakat burda mini cafeler vardı .
Çantamı yere attım ve yüzümü buruşturdum. Üstümdekilerden kurtulup sadece bikinim ile kendimi kumların üstüne attım . işaret parmağım ile nemli kuma 'sezin kalp francisco aşkım and baklavaları' yazdım . içimde kalmasın . nedense her kumsala geldiğimden böyle yapardım .
Alışkanlık.
"Sezin kalp francisco aşkım and baklavaları he. Bende de baklava var yanii. "
"Dikkat ette o tavan yapan egona lamba falan girmesin hem sen beni mi dikizliyon?!?"
"Öhöhhö öhhööh, ne alakası var ?"
"Çok alakası var canım "
Ben rüzgara cağnım mı dedim ?
Kahretsin iç ses , dış ses , şeytan and melek.
"Neyse ben yüzmeye gidiyom , çös "
Hay aksanıma bin türlü ..
"Çüs olmasın o "deyip biri beni denize ittirdi. Ittiren öküzde yetmezmiş gibi üstüme düştü .
"İm..imdaa...attt. Ulan rüzgar "
Üstümden kalkan baklavalı öküzcüm gıcık bir gülümseme atıp hızla yüzmeye başladı. Ee sezin bu işi bırakır mı ?
Nah bırakır ! yürü sezooo. Hadi kızım !
Evet iç sesim beni destekler.
Hizlı kulaçlarımla baklavalı öküzcüğümün yanına gittim . ama baklavalı öküzcüm bi anda yok oldu .
Noldu lan ? Boğuldumu yoksa ?
Amağ niye kii? Ben daha baklavalı öküzcümden intikam alacaktım .
Çok derindeydim ayağım yere değmiyordu. Allam yardım pliss.
Ayağımı bir şeyin gıdıklamasıyla,
"Aaaaaaaaaaa" diye bağırıp denizin ortasında debeleniyordum.
Kesin köpek balığı yicek beniğ.
"Rüüüzzggaarr nolur kurtar beni nolur ."
Rüzgar dibimde bitmişti tam dibimde..
Burunlarımızın değmesine son 2 milim kala geri çekildim .
"Nabıyosun sen pis sapık ?" deyip koluna vurmaya başladım .
"Dur tamam . yaa vurmaa "
"Burası çok derin he-hem burda köpek balığı varr " dediğimde bastı kahkahayı .
"Ahahhahahah sezin ahahhah ne ahahha köpek ahhahah balığı yaa ?"
Yüzümü buruşturdum ve konuştum .
"Neydi o zaman he ?"
"Ben" deyip tekrar güldü.
"Neyse ya ben kıyıya gidiyom"
Bu derinlikte yüzemeyeceğim bi anda aklıma geldi. Yardıma muhtaçtım.
Kahretsin .
Arkama dönüp rüzgara masum kedi bakışları attım.
"Şeyy.. Burası çok derin yardım etsen diyorum . "
Rüzgar yanıma yaklaştı ve belimi kavradı .
Öhhöm öhhööm. Istemsizce bacaklarımı beline sardım. Derinlikte benim boyumun katında olmasaydı kendim kıyıya ulaşabilirdim.
Rüzgar beni kucağında boyumun hizasında olan derinliğe getirdi ve suya bıraktı .
"Teşekkürler"dedim ve hızla kıyıya vardım . çantamdaki havluyu çıkarıp kurulandım. Baklavalı öküzcüm hala daha denizdeydi.
Telefonumu çantamdan çıkarıp twitterda gezmeye başladım .
Francisco aşkım karısı jessian yellozu ile fotoğrafını koymuş. Neden neden bana bını yapıyen franciscooo?
Neyse ..
Baklavalı öküzcüm önümde durmuş mal mal bana bakıyordu.
"Neden sesli düşünüyorsun sezin ?"
Dangg.
Ben bunları sesli mi söyledim . inanmıyorum .
"Iıım ya sen beni gözetlemekten veya dinlemekten bıkmadın mı ? "
Hiç bir şey demeyip kumların üstüne attı kendini baklavalı öküzcüm .
sıcaktan kuruyan bikinimin üstüne tshirtümü ve şortumu giydim .
"Hey nereye ?" dedi baklavalı öküz .
"Yüzmek istemiyorum. Şuradaki kafelerden birine gidicem,sende gel "
Kalkıp oda üstüne tshirtünü geçirdi ve arkamdan geldi .
Bir cafeye geldik . ve dışarıdaki masalardan birisine oturduk .
Bizim gibi bir çift daha vardı ama yüzleri gözükmüyordu. Baklavalı öküzcüm bir çalışanı çağırarak dondurma sipariş etti .
"Ee sezin hanım ? "
"Ne ? "
"Diyorum ki şurada şeyma ve poyraz var onların yanına gidelim ne dersin?"
Nee ama onlar ..kavga etmişlerdi,şeyma onu sevmiyordu.
Sezo kızım rüzgar -baklava yığını- varken poyraz kim hee kim ?
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp gitmek istemediğimi söyledim ve sipariş verdiğimiz dondurmamın gelmesini bekliyordum. Sonunda kolları full kas olan bi garson büsbüyük tabakta vanilyalı,çikolatalı,çilekli dondurmamız geldi. Tek tabak tek kaşık he ? Tek kaşımı kaldırıp 'olom burda tek kişi gibi mi gözüyoz he ' bakışlarımı attım .
"Niye tek kaşık ? " dedim rüzgara.
"Burda çiftlere özel böyle güzellik "dedi ve pis pis sırıttı .
"Öhhöm öhöööm biz öyle çift değiliz yanlız."
Rüzgar garsonu çağırıp bir kaşık daha istedi . nihayet ikinci aşkım olan dondurma ..
Kafeden çıkacağımız an şeyma ve poyraz bizi yanlarına çağırdı .
Ha-ri-ka .
Kafamı istemiyorum şeklinde sallasamda rüzgar beni kolumdan tutup onların yanına sürükledi.
Yanlarına vardığımızda boş sandalyelere oturduk. Bizi gördükten sonra poyrazın yüzü düşmüştü. Kıskandı diyebilirim resmen .
"Ee rüzgar burda ne yapıyodunuz?"poyraz and klasik laflar .
"Sezin ile yüzmeye gelmiştik."dedi baklavalı öküzcüm .
"Evet" dedim bende üstüne basa basa.
Rüzgarın kulağına eğilip fısıldadım. "Gitsek iyi olur ego yığını"
"Bana ego yığını demeye devam edersen gece yarısına kadar burdayız unutma canım "
"Öff tamam be ego yığ..."
"Sezinn"
"Tammaam"
Öfleyerek önüme döndüm .
"Siz sevgili misiniz kanka ?"dedi şeyma.
O an içimden kızın üstüne atlayasım parça pinçik edene kadar dövesim geldi .
Rüzgar boğuluyormuşçasına öksürdü.
Ben bu kıza bunun hesabını sorarım. Kahverengi yelloz.
Rüzgar ile birbirimize mal mal bakıyoduk.
"Hayır..ne alaka yaaa?"dedi baklavalı öküzcüm .
"Çok alaka,hep sezinle görüyorum seni " deyip gıcıkça gülümsedi şeyma .
"Sadece arkadaşız" dedim ciddi bir şekilde şeymaya.
"Biz gidelim en iyisi"baklavalı öküzcüm ile masadan kalkıp kumsalda yürümeye başladık.
"Sezin ."
"Evet"
"Sen , sen poyrazı mı seviyor.."
"Hayır rüzgar ."
"Bana söyleyebilirsin gerçekten ."
"Anlatmak isterdim ama .."
"Ama ne ...?"
"Tamam. Anlatıcam ama hiç kimseye sölemek yok."dedim ve sözlerime tekrar devam ettim . "Poyrazı ... Evet seviyor..dum. Ama şeyma ile çıktıklarını öğrenene dek . " "peki sen .. Sen kimi seviyosun?"
"Kimseyi sevmek istemiyorum . hatta bütün kızlardan uzak durmak istiyorum . ama sanırım birisinden ... Neyse kimseyi sevmiyorum "
"Peki "dedim yürümeye devam ettik. Kampa yaklaştığımızda kumsalda ateş yakılmış 10 , 15 kişi toplanmış ve gitar çalıyorlardı. Hava zaten kararmıştı bir yandan yorgunluk bir yandan da göz kapakları ile savaş veriyordum.
"Oturalım mı ?"
Zaten uykum var niye beni alıkoyuyon yaa. Bu bir tepsi baklavayı yalnız bırakmamak için "olur "dedim .
Birlikte ateşin oraya gidiyorduk. Bir anda koluna girmek istedim içimden . ve öylede yaptım. Rüzgarın kaslı kolunu koala gibi sardım. Kafasını bana çevirip gülümsedi . o kadar sıcaktıki gülümsemesi .
Kafamı koluna yaslayıp yürümeye devam ettik.
Ateşin yanına vardığımızda koala gibi sardığım kolunu serbest bırakıp kumun üstüne oturdum ,oda yanıma. Neden bilmiyorum ama şu üç gündür tanıdığım kişi beni çok mutlu hissetiriyordu. Karnıma bir bıçak gibi saplanan ağrılar, içimde kelebekler yerine sinekler uçuşturan kişi Rüzgardı.
Yalın - yeniden söylüyorlardı . türkçe şarkı sevmezdim ama benim isteğimlede şarkıyı değiştireceklerini sanmam.
"Sezin"
"Efendim "
"Benden etkilendin mi ?"
Nasıl bir soru bu böyle ben ona o anlamda bakmadım ki. Ne haddi varda bana bu durumda bu soruyu sorar he .
"Seninle bir gün geçirip , koluna koala gibi yapıştım ve kafamı koluna yasladım diye senden etkilenmem mi gerekiyor yürüyen ego ? " deyip bi hışımla kalktım . Ne zannediyordu bu kendini o Deniz gibi ona yapışmamı mı ? Asla .
Ben asla böyle bir şey yapmazdım . birisinden hoşlansam bile onu sevdiğimi gizlemeye çalışırdım , sevdiğimi de uzaktan severdim yani .
Yürüyen ego yanıma yaklaşıp konuşmaya çalıştı.
"Sezin lütfen , dur. Sezin "
"Ne duru ne ? Beni ne zannettin? Sana iki üç günde aşık olacağımı mı? Kendini ne zannediyorsun ? Ne ? " Fazlası ile bağırıyordum hak ediyordu da .
"Sezin !" benden daha fazla bağırmış. Kolumu sıkıca tutup canımı yakmıştı. Sırf o spastik beyin özürlünün sorduğu sorular sayesinde arkadaşlık kuracağım dediğim kişiyi kaybetmiştim .
"Seninle çarpıştığım ve seni tanıdığım güne lanet olsun !! "
Gözlerim dolmuştu. Nedense ?
Sıkıca tutuğu kolumu hafifçe bıraktı. Kolumu o kadar sıkmıştı ki morarmış olabilirdi. Onunda gözleri dolmuştu.
Arkamı dönüp uzzaklaşıyorken kısık ağlayan bir ses " özür dilerim , herşey için." dedi. Bu sesi duymam ile ağlama potansiyelim artmıştı. Lanet olsun sulu gözlerime !