Yorum yaparsanız mutlu birisi olurmuşum ben.😔🤧"Hey!" Yurttan çıktığımda yolda beni bekleyen Jeongin'e doğru ilerledim. Seslenmemle dalıp gittiği asfalttan bakışlarını kaldırmış ve bana dönmüştü. Yüzünü bir gülümseme alıp yanına ulaşmamla omzuma kolunu atmış ve yürümeye başlamıştık.
"Yüzünden düşen bin parça." Jeongin'in dediği şeyle somurtmaya devam edip cevapladım.
"Hyunjin ile aynı odayı paylaşırken başka nasıl olabilirim?" Cebimdeki sigara paketimden bir dal alıp dudaklarım arasına sıkıştırdığımda, çakmağı yakmadan devam ettim. "Ruh sağlığımı kaybedeceğim." Sigaramı yakıp derince içime bir nefes çekmiş ve çakmağı cebime atmıştım. Aklımın hâlâ gördüğüm rüya ve sabah odada yaşanan yakınlaşmada olması fazla can sıkıcıydı. Bu sebepten olacak ki sigaramdan olabildiğince seri nefesler çekiyordum ve en sonunda boğazımdaki acıyla kendimi durdurabilmiştim.
"Biraz daha idare etmeye çalış. İnsanlar genelde kendi grubundan kişilerle aynı odada kaldığından bizim bloktakilerle hayatta yer değiştirmeni sağlayamam. Ama yatakhane müdürü ile konuşacağım." Kafamı umutsuzca sallayıp ilerlemeye devam ettim. Açıkçası Jeongin'in bir şeyleri halledeceğini de düşünmüyordum ve bu iş bok yoluna gidene kadar Hyunjin ile aynı odada kalacakmışım gibi hissediyordum. Şimdi 'kötüyü çağırma' diyeceksiniz ama kötü zaten baştan dibimde bitmişti benim. Haliyle başa çıkmak dışında seçeneğim olmadığından karaya çıkmış balık misali çırpınmakla yetinecektim.
Jeongin'e dün olanlardan bahsetmek konusunda ufak bir tereddüte düşsem de, en azından onunla konuşursam bir nebze rahatlayabilirdim diye düşünüyordum. Çünkü aklım hâlâ başa sardırır gibi Hyunjin'i bana sardırmaya meraklıydı. Hayır yani ben bu durumlara düşecek bir insan değildim ve bu kadar kafaya takmam, utandırıcı da geliyordu ama işte engel de olamıyordum. O yüzden Jeongin'e dert yanmalıydım!
"Dün gece Hyunjin ile karşılaştım ana binanın orada. Bunu demekten utanıyorum ama kurdum ona karşı koyamıyor Jeongin." Jeongin dediğim şeyle kaşlarını çatarken, bende sigaramdan tekrar içime çekmiştim. Açıkçası bu akademiye gelirken aklımdaki şeyler; ben, Jeongin, zorunda olduğum saçma spor aktivitesiydi. Jeongin'e güvenmiştim. Onunla aynı odada kalacağıma, ya da her zaman göt göte dolaşacağımıza ve bu sayede sıkıntılı anlar yaşamayacağıma, ha birde başarılı bir şekilde bu lanet yerden de kurtulacağıma. Ama Tanrı hayatımı mükemmel sanmış olacak ki, bu kuluma +1 dert eklemeliyim diye düşünüp Hyunjin'i vermişti bana. Adeta sınanıyordum.
"Rahatsızlandın mı?" Kastettiği şeyi anlayıp başımı salladım. Deli gibi utansam da Jeongin bana en yakın kişilerdendi ve ona karşı içimi açmamda sorun yoktu. "Böyle durumlarda beni ara Lix. Revire götürürüm seni." Mantıklıydı. Bunu aklımın bir kenarına yazmış ve son bir nefes çektiğim sigaramı yere atıp ezmiştim.
Jeongin adımlarını tenis kortlarına yaklaşmaya başladığımızda yavaşlattığında, ben de hala kolunun altında olmamdan dolayı yavaşlamıştım. Yan yana beş tane tenis kortundan oluşan bir alandı ve çevresinde amfiyi andıran koltuklar bulunduruyordu. Bazı kişiler ısınmaya başlarken, bazıları ise çoktan kortlara geçmiş antrenmana başlamışlardı. Antrenmana başlayan kişilerde, dün aralarına katıldığım Jongin ve ekibini de görebilmiştim. Başlarında antrenör olmayan tek kort onlarınkiydi ve en sondaki kortta antrenman yapıyorlardı.
Jeongin omzumdan elini çektiğinde ona doğru döndüm. Elini saçlarım arasına yerleştirmiş ve hafifçe karıştırmaya başlamıştı. "Sanırım dağılma vaktimiz geldi. Antrenman sonrasında seni ararım olur mu?" Konuşmasından ziyade yavru köpek sever gibi ellerini saçlarımda dolandırmasına bozulmuş olmamdan dolayı kaşlarımı çatarken, elimle elini itmiş ve başımı sallamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Less Than Zero // HyunLix
FanfictionSaklamaya çalışıyorum ama beni tanıdığını biliyorum Onunla savaşmaya çalışıyorum ama özgür olmayı tercih ederim' -omegaverse-