4 :: ürkek ve vahşi
ITaehyung salonun kapısında belirdiğinde, koridorda Jeongguk'u duvara yaslanmış bir halde buldu. Oğlan kolundan destek alarak belini bükmüş, öne doğru eğilmiş bir vaziyette sağ ayağının altını inceliyordu. Bungun bir yüz ifadesi vardı; dolgun dudakları gerilmiş ve biçimli kaşları sıkıntıyla çatılmıştı. Taehyung gözlerini kısıp sessizce oğlanı izlemeye koyuldu. Hafızasına bu yüzü bir yerde görüp görmediğini sordu. Cilet'te bunun cevabını aramasına gerek yoktu, zira kasabadaki Koreli sayısı bir elin parmağını geçmiyordu, böyle bir durumda Jeongguk'u tanımamasının imkansızlığı ayan beyan ortadaydı. Kore'deki yaşamını anımsamaya çalıştı. Bundan hiç haz almıyordu, zira büyüdüğü topraklar ona artık eziyet veriyor, anılarını depreştirerek ruhunu boğuyordu.
Derin bir nefes alıp verdi. Deneyecekti. Merakı görmezden geldiği geçmişinden daha hükmediciydi varlığında. Jeongguk'u bulma arzusu, ona, kendisine karşı başlattığı savaşında boyun eğdirtiyor, sabah şiddetle karşı çıktığı şeylere şimdi kendi ayağıyla gitmesini sağlıyordu. İçinde bir sıkıntı peyda oldu. Kendine ihanet ettiği düşüncesi alışageldiği düzeni huzursuz etti. Sadece bir seferlik, diye düşündü huzursuzluğunu yatıştırmak istercesine, yarın yine kaldığım yerden devam edeceğim. Gözlerini kırpıştırdı. Kaçmanın bir anlamı yok, diye geçirdi aklından, güler gibi oldu, zaten kaçamıyorsun da. İtirafından doğan garip bir sevinç dalgası içini titretti. Gözleri parladı. Kendine yasak ettiği bir şeyin iznini bizzat kendi kendine veriyor oluşu onu, çocukların ailelerinden gizli işler çevirirken korkuyla karışık heyecan duymaları gibi bir duyguya kapılmasını sağlamış ve zevkle bedenini titretmişti.
İçinde bastırdığı her şey birden galeyana geldi, vücudunda yükseldi yükseldi ve diline kadar erişti. Ağzını araladı istekle, dudaklarını kıpırdatarak, "Jeongguk" dedi. Kalp atışları hızlı ve gürültülüydü.
Daegu'yu düşündü. Şen kahkahalarla koşturduğu sokakları, okulunu, çocukluk arkadaşlarını, kötülüğün yalnızca sinirlendiği bir komşu çocuğuna yumruk atmak olduğu zamanları uzun uzun düşündü. Başını sağa yatırdı, altdudağını üstdudağı ile baskıladı. Seul'a geldi, duraksadı, o günlerde kalbini hızlandıran umutlarının, yüreğine kesif bir acılık bıraktığını hissetti, bir burukluk dalgalandı ruhunda, yarım kalmışlığı yüzüne çarptı, parmak uçları sinirden sancıdı, gözleri daha da kısıldı, yoğunlaştı. Yaşamının yok saydığı kısımlarını hızlı, bilhassa bir yüzü bulanıklaştırarak fakat uyanık bir bilinçle taradı. Lakin hiçbir anında belirginleşmedi Jeongguk. Diri, gözündeki baştan çıkarıcı parlaklıkla çekingen ama doğrudan gözlerine bakan bu yabancı yüz, kendisine yokluktan başka bir şeyi çağrıştırmıyordu. Yoktu. Jeongguk, Taehyung'un hayatında hiç var olmamıştı.
Geçmişte, diye fısıldadı zihni. Geçmişte yoktu.
Çizdiği modelleri hatırlamayı denedi. Bedenlerde keşfettiği detayları tek tek gözünün önünden geçirdi, öptüğü ve dokunduğu çehreleri müphem bir bilinçle yeniden tasvir etti. Fakat sonuç aynıydı; kendinde hiçbir şey bulamıyordu ona dair. Dahasına cesaret etti; Geyik Vakası aracılığıyla tanıştığı oğlanları düşündü. Arzuyla bakan gözlerin arasında krater çukurunu andıran bir bakışı aradı; baktıkça karadelik misali içine çeken ve bırakmayan, ürkek bir şehveti farkında olmadığı bir cesaretle gözbebeğindeki karanlıkta saklayan, -lakin bu şehvetin, kendisiyle göz göze geldiği her anda, avını yakalamak için pusuda, pençesini toprağa sürterek bekleyen bir aslanın, avını gördüğü anda, dizginleyemediği açlığıyla öne atılması gibi, oğlanda kendini ele verdiğinin farkındaydı Taehyung-, kendinden bihaber olan o yuvarlak, iri gözleri hırsla aradı. Hiçlik. İçten içe olmasını umdu. Jeongguk'un arzuya yenik düşmüş gözleri içini titretti. Göğsü kabardı derin soluğuyla. Ardından bu düşüncesinden korktu, utandı. Zihninde beliren görüntüleri, cinayet delillerini ortadan kaldıran bir katil ivediliğinde yok etti, kopkoyu bir karanlık bıraktı geriye, yalnızca soluk alıverişlerini duyduğu ve varoluşunu bütün duyularıyla algıladığı bir gerçeklik kaldı avuçlarında. Kendisiyle yankılandı Taehyung.
![](https://img.wattpad.com/cover/310798860-288-k700697.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geyikler çiçek açtığında
Fanfic14. Ve Tanrı der ki, "Birbirinize bakın." renkora efsanesi, hesaplaşma