0.4 | yol

235 29 107
                                    

"Tamam... Sosa oyunda kalıyor. Meyer'i alacağız."

Vitor bunu söyledikten yaklaşık 5 dakika sonrasındaydık. Meyer çıkmış, yerine 14 numara girmişti. Geçen senenin parlayan yıldızlarından biriydi ama bu sezon istediği seviyeye gelememişti Pelkas. Yedekten girdiği maç kendini kanıtlayabilmesi için güzel bir fırsattı ve o da buna uğraşıyordu galiba, 5 dakika içinde çok şık 2 pasına tanık olmuştum ve bir de uzaklardan bir şut denemesi vardı.

Golle sonuçlansaydı keşke.

"Hadi." dedim ikinci gol için bastıran takımımıza doğru. Oyuncu değişiklikleri gerçekten işe yaramış mıydı yoksa sahada var olan oyunculara mı hırs gelmişti, bilmiyordum ama az önceki savaşmaktan uzak, iğrenç oyunun tam tersiydi şu an oynadıkları futbol.

Evet, futbol.

"İkinci bir değişiklik yapmalıyız." dedim tekrar Pereira'ya dönerek. Elinde hâlâ o tablet vardı ve hâlâ aynı ekran açıktı. Ayrıca hâlâ aynı yere baktığını tahmin edebiliyorsunuzdur sanırım...

"Ozan'ın pas isabetleri kötü," dedi Filipe. İkisi de dışarıdan teknoloji bağımlısı gibi gözüküyordu. "Onu çıkarıp İrfan'ı oyuna sokabiliriz."

İrfan'ı hem sakatlıktan yeni çıktığı hem de haftaya derbi olduğu için riske atmamıştı Vitor. Her maç bizim için önemliydi ama derbi maçlarını yok sayarak bir plan yapamazdık elbette. Tam da bunu destekler gibi, "Hayır." dedi Pereira. "İrfan en değerli oyuncularımızdan biri ve canı da fazlasıyla tatlı." En ufak şeyde sakatlanma potansiyeli vardı işte, İtalyanca meali buydu Vitor'un söylediğinin.

"O hâlde aklında kim var?" dediğimde kulübeye döndü bakışları. Oyuncularla yan yanaydık ama bizi duyamayacakları seviyede konuşuyorduk bazı şeyleri, mesela Vitor biraz önceki İrfan yorumunun son kısmını oldukça kısık bir sesle dile getirmişti ilk kısmına nazaran.

"Muhammed olabilir." dedi. "Helsinki maçındaki golü sayesinde hem bende hem de taraftarda kredisi olan bir isim. Ayrıca çok yetenekli ve potansiyeli yüksek bir oyuncu."

"Bence bize oyunu çözebilecek biri lazım." diyerek fikrimi dile getirdim. Muhammed'i benim anlatmama gerek yoktu, Vitor ne söylediyse ben de aynı fikirdeydim ve sanırım ikimizin aynı fikirde olduğu nadir konulardandı bu. "Peki, sence Muhammed bunu başarabilir mi?"

"Üzerine fazla yük binsin istemiyorum." derken sahaya odaklandı tekrar. "Ama bence başarır..."

Son cümlesi yine güme gitmişti çünkü yeniden tehlikeli bir atak başlatmıştık. Zajc'ın baskıyla aldığı topu Crespo'ya attığını gördüm. Crespo Pelkas'a oynadı ve Pelkas iyice ilerledi ama bitirişi iyi yapamadı maalesef. Yüreğim ağzımda izlediğim bir atak daha golle sonuçlanmamıştı.

Pelkas'ın gol atmasını gerçekten istiyordum çünkü diğerleri gibi o da canını dişine takıyordu ve onun için iyi bir başlangıç olmalıydı bu maç.

Benim için de.

"Muhammed," diye seslendi Vitor, kulübeye doğru. Sadece bizim değil, taraftarın da ahlar vahlar ettiği bir atak olmuştu bu. Benim Pelkas direkt dışarı vurdu zannettiğim topa da son anda kalecinin dokunduğunu korner bayrağının yanına giden Sosa'yla birlikte anladım.

Topu yere koymadan önce göz göze geldik.

Bir kulağım hâlâ Pereira'daydı ve Muhammed'e ne yapması gerektiğini anlattığını duyabiliyordum. Tercüman Sinan da gerekli yerleri çeviriyordu, onu da duyabiliyordum. Ama tek odağım bu korner olmuştu şu an. Kulağım onlarda olsa da gözlerim, aklım ve kalbim tamamen oradaydı.

maestro | josé ernesto sosaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin