0.1

88 7 9
                                    

''Berre hanım Atahan bey siz ile görüşmek istiyor.'' bakışlarımı dosyadan kaldırıp Afşın'a baktım.

''İçeri gelmesini söyle.''

''Peki efendim.'' Afşın arkasını döndü ve kapıyı  aralık bırakmaya özen göstererek çıktı,aradan daha bir kaç saniye dahi geçmeden odama dalan adama diktim gözlerimi.

''Merhaba Berre hanım,odaya böyle bodoslama daldığım için bağışlayın beni,lakin mevzu mühimdir.''

''Evet Atahan bey buraya gelen her mevzu derin.''

''Anlamıyorsunuz,bu gerçekten çok önemli. Tanıdığım bir yakınım yakın süre içinde kayboldu ve en son dar bir sokağa girerken güvenlik kameralarına yansımış görüntüleri,ne yaptıysam ne ettiysem bulamadım.''

''Neden bu kayıp için güvenlik güçlerine başvurmadınız Atahan bey genelde bu tarz vakaları polis üstleniyor.''

''Başvurmadım mı sanıyorsunuz? Bana yirmi dört saat beklemem gerektiğini sonra beni arayacaklarını söylediler. Deli oldum resmen anlıyor musunuz? yirmi dört saat dolana kadar çoktan onun cesedini bulurlar!'' Sıkıntı ile iç çektim.

''Ve sizde bu konuyu bir dedektife taşıma kararı aldınız?''

''Hakkınızda çok şey işittim Berre hanım ve bu genelde olumlu düzeyde laflar idi. Ne yapsam ne etsem diye düşünürken kendimi birden burada buldum,çok iyi iz sürücü bir dedektif olduğunuzu,olumsuz sonuçlanan bir vakanız olmadığını biliyorum,bu yüzden yalvarırım bana yardım edin.''

''Eminim ki emniyet size yardım edecektir,böyle basit bir kaybolma vakası ile uğraşacak zamanım yok,zaten çok doluyum. Size yardım etmeyi çok isterdim ancak yapamam.'' orta yaşlarda ki adam sinirle soludu. Sinirlendiğini sıktığı çenesinden bile anlaşılırdı.

''Ne kadar istiyorsun?''

''Ne?''

''Duydun işte ne kadar istiyorsun!'' ellerini sert bir şekilde masama yasladı,kıstığı gözlerini gözlerimde temas halinde tutmak istercesine kırpmadı bilene.

''Bu iş para meselesi değil Atahan bey bakın.'' sesimi düz tutmaya özen gösterdim ve bakışlarımı keskin bakışlarından ayırmadan konuştum.

''Öncelikle bir sonuç almalısınız ki o zaman size yardımcı olabileyim,daha ortada bir şey bile yokken nasıl arama timlerini harekete geçirebilirim ki?''

''Sana bunu yapabilir misin diye sormadım yapmanı istedim!''

''Benimle böyle konuşmaya hakkınız yok,lütfen saygı çerçevesinde kalın yoksa güvenliği çağırmak mecburiyetinde kalacağım.'' o an adamın gözlerinde sinirden öte bir duygu yakaladım,endişe. Ağır ağır başını salladı ve kendini tutamaz gibi önümde ki sandalyeye bıraktı. Başını elleri arasına aldı,ileri geri sallandı.

''Lütfen bana yardım edin,ne olursunuz. O bu hayatta ki tek varlığım onu kaybedemem.'' gözlerim şok ile aralandı,çatallı sesi ağladığını düşündürdü. Başını kaldırıp tekrar bana baktığında ise tahminlerimin doğru yönde olduğunu anladım. Yüreğimde bir sızı dalgalanıp titrememe sebebiyet verirken bakışlarımı kaçırdım. Bu adamın bu halleri bana deja vu etkisi yaratıyordu.

Sene 2001 güz zamanı.

''Anne.'' dedim içerlenir bir şekilde ağlarken.

''Neden sana yardım edemiyorum anne?'' göz yaşlarım bir bir gökten düşen yağmur damlaları gibi yere damladı.

''Neden uyuyorsun anne? Sen dememiş miydin bana ben gitsem bile ağladığını duysam koşar gelirim diye. Öyleyse neden kalkmıyorsun anne,bak bana ağlıyorum,silmeyecek misin göz yaşlarımı? Öpmeyecek misin beni boncuk gözlüm diyerek?'' hıçkırıklarım boğazıma düğüm olup nefessiz bıraktı beni.

''Neden beni bıraktın anne? Hani daha çok oyuncak oynayacaktık. Söz vermiştin bana oyuncak bebek evi alacağına!'' gözlerim önümde yatan beyaz soğukluğa baktı.

Ölümün esir aldığı cesede.

Ten rengi normalde de beyazdı,ancak şuan iki kat beyazlamıştı,soluk teni hiç yakışmamıştı. Yanaklarında peyda olan alık renkler artık yerini buz gibi bir renksizliğe bırakmıştı. O zamanlar anlamazdım bunun ölüm olduğunu,uyur sanardım.

''Çekil buradan kızım hadi,yıkayalım anneni.''

''Hayır abla! Asıl sen çekil. Annem çok üşümüş görmüyor musun? Neden üstünü açtınız onun? Yıkarsanız daha çok üşür,hasta olur sonra bakamaz bana! Yıkamayın annemi ne olur!'' karşımda ki kız bana acır gibi baktı. Dizlerini hafif kırıp boy hizzama geldi.

''Annen şuan soğuk olsa da aslında çok sıcak bir yerde küçüğüm. Üzülme tamam mı? Üşümüyor o.''

''Ama çok soğuk abla madem sıcak neden öyleyse ısınmıyor?'' göz yaşlarımı koluma silip dudaklarımı büzdüm.

''Çünkü asıl ısınan ruhu. Bedeni üşüse dahi ruhu şuanda evinde rahat,sıcak üstelik güvende.''

''Benim evim yok abla. Artık yok annem gitti,o evine gitti ama beni almadı bıraktı beni. Sıcak elleri artık çok soğuk üşüyorum dokunduğum da.'' sağ avucu ile yanağımı okşadı,yanıma yaklaşıp alnıma bir öpücük bıraktı. Dudakları sıcaktı,anneme kastın cehennem kadar sıcak. Hissettiğim sıcaklık ile şoke olup gözlerine baktım.

''Sende sıcaksın abla,bende sıcağım. Ama annem soğuk,insanlar uyuduğu zaman üşür mü abla? Eğer öyleyse üşümek istemiyorum sevmiyorum soğuğu!'' bakışları durgunlaştı ve yavaşça yana kaydı,sol gözünden bir yaş süzüldü. Ancak benim varlığımı hatırlamış gibi diğer eli ile gözünü silip yüzüne zoraki bir gülümseme yapıştırdı.

''Bir gün herkes uyuyacak,her yorulan insan bir gün uyur kelebeğim anlıyor musun? Bende uyuyacağım hatta... Hatta sen bile.'' sinirlendim ve ellerimi yumruk yaptım.

''Ben asla uyumayacağım! Yorulmuyorum ki ben neden uyuyayım? Ben üşümekten hoşlanmıyorum abla sen uyu ben uyumam!'' dudaklarında buruk bir gülümseme peyda oldu.

''Peki bebeğim,sen uyuma.'' usul usul kollarını bana doladı,hissettiğim sıcak teni aşina olduğum soğuklukan çok öteydi.


Günümüz.

Gözlerimin önünden kalkan perde ile bakışlarımı odakladığım masadan çekip adama çevirdim.

''Pekala.'' dedim kuru bir ses ile.

''Size yardım edeceğim.''


İlk kez boyle bir sey denedim acikcasi on yargiliyim bi tik umarim begenirsiniz uzum zaman oldu yazmayali ozlemistim umarim dikkatinizi cekecek bir konudur simdilik bu kadar saglicakla kalin :')

Şafak Sönmeden EvvelWhere stories live. Discover now