oylar bi tik yuksek olsaydi cok mutlu olabillirdim🥶😔
Gözlerimi dünyanın en zor şeyiymiş gibi acıya acıya araladım,gözlerim itina ile geri kapanmak istediğini söylese dahi bugün soruşturmanın ilk günüydü. Atahan bey ile görüşmemden bu yana bir hafta geçmişti. Her şeyi yerine koymak biraz zaman alsa bilene nihayet bitirmiştim. Bedenim kalkmamak uğruna direnirken ben tam tersini yapıp ayaklarımı yataktan aşşağı sallamıştım. Solgun bedenim ayağa kalkmama mani oluyordu. Tenim soğuktu,oysa içim alev alev yanıyordu. Bu soğukluk zihnimde ki anıların tekrar gözlerimin önüne serilmesine sebep olurken gözlerimi yumdum,lakin bu yalnızca bir kaç saniye sürdü.
Komidin üzerinde duran telefonum çalmaya başlarken susturmak için kolumu uzattım. Ancak kolum yerinden çıkarcasına tüm vücuduma ağrı yaymaya başlayınca kolum istemsizce dizlerimin üstüne düştü. Bu denli şiddetli bir ağrı gözlerimden yaş bile getirebilirdi ancak kendimi dizginlemek adına nefesimi tuttum. Kolum kesiliyor gibi hissediyordum. Sol kolumun acısını göz ardı ederek sağ elimle telefona uzandım,ancak telefon bu süreçte çoktan kapanmıştı. Telefonu avucumun içine aldım,o esnada bir bildirim sesi ile titredi.
''Canın çok yanmamıştır umarım.'' her ne kadar sakin kalmak istesem de paniğim bilinçsizce beni yönetiyordu.
''Kimsiniz?'' mesajı göndermem ile tek tik oldu. Telefon tekrar çalmaya başladığın da tereddüt içinde telefonu kulağıma götürdüm.
''Biraz acı dolu olsa da...'' sustu.
''Eninde sonunda geçecek.'' sesi genizden ve kısık geliyordu kalbim neredeyse ağzımdan fırlamak üzereydi.
''Kimsiniz ne saçmalıyorsunuz?'' sesimin titremesine engel olamadım,karşıdan sessiz bir kahkaha duyuldu.
''Pencereye bak.'' o an kendimi nasıl anlatabilirim bilmem ama kesinlikle tek diyebileceğim kanımın donduğu olurdu. Burnumdan aldığım nefes yetersiz gelmesinden kaynaklı ağzımı açıp ciğerlerime hava doldurmak için uğraş verdim,bakışlarım ne ile karşılacağımı dahi bilmezken usul usul pencereye döndü. Pencereden içeri akan yoğun kan damlaları beyaz tül perdeme yeni bir renk katmıştı bile. Gördüğüm şeyin etkisi ile çığlık atmak istesem bile sesim kaybolmuş gibi çıkmıyordu. Dudaklarım oval şeklini alırken pencereye yaslı göz bebeği dahi olmayan bir şey bana bakıyordu.
İnsan demeye bin şahit isterdi.
Bembeyaz gözleri ve dişlerine kastın vücudu simsiyahtı,uzun tırnaklarını pencereye yasladı ve akmaya devam eden kanın üstüne bir resim çizdi.
Parçalanmış bir kol resmi. O an bağırıp kaçmak kurtulmak istedim,hayatımda ilk defa bu kadar korktuğuma şahit olmuştum.
Bacaklarım benden bağımsız beni ayağa kaldırdı,durmak,oturmak istedim. Kalbim parçalanacak kadar şiddetli çarparken benim tek yaptığım cama yaslanmaktı. Sağ avucum,gölgenin değdiği noktaya değdi,camın diğer tarafından gelen soğukluk tüm bedenimi dondurmuştu. Uyandığım da üşüdüğümü hissetsem bile artık her noktam yanıyordu. Dışarıda ki avucunu avucumun üstüne yasladı,kafasını yana eğdi,tehlikeli gülümsemesi işlerin hayrı alamet gitmediğinin habercisiydi. İşaret parmağını avucumun tam ortasına yasladı,tırnağı aşşağı doğru kayarken avucumu çizer gibi bir hali vardı.
Elimde hissettiğim sıcak acı ile bakışlarımı o noktaya çevirdim.
Ancak tabii ki görmeyi beklediğim bir şey değildi.
Avucumun içi tamamen kan ile doluydu,ortasında ise siyah bir kalem ile çizilmiş bir şekil vardı.
Ormanın ortasında,gölün kenarında kanlar içinde kopmuş bir kol resmi.
Avuçlarımdan akan kan,gölü el çizgilerim ise,ağaçları temsil ediyordu.
Kol ise...
Kol ise,kopacak kadar acıyan kolumu.
En azından,tahminlerim bu yöndeydi.
Yanlış tahmin olmasını umdum,bunun gerçek olmamasını.
Gölge bana el salladı. Tekrar gülümsedi,uzun parmakları bu sefer sol kolumu işaret etti. Ellerimden çekilen bakışlarım koluma döndü.
Kolumdan akan kanlara. Başını tamamen ters çevirdi şimdi gördüğüm tek şey gövdesiydi. Parmaklarını havaya kaldırdı ve şıklattı.
Gözlerimi açtım.
Ancak kalktığım da ne o vardı,ne kan.
Ve ben yine yataktan kalktım,telefon tekrar çalmaya başladı.
Sol kolumda yine bir ağrı peyda oldu,bakışlarım oraya döndü.
Korkmadım,korkamadım.
Aynı şeylere tekrar aynı tepkiyi vermeye gücüm yoktu.
Ardından telefon kapandı,uzun bir sessizlik oldu. Bu sessizlik telefondan gelen bir sese dek devam etti.
Bir mesaj bildirim sesine dek.
YOU ARE READING
Şafak Sönmeden Evvel
FantasyBulunan bir ceset olsa dahi,asıl aranan şey her zaman ruh olarak kalacaktır. Ruhu bulamadığın taktirde beden işe yaramaz etten bir parçadır.