- Bilmediğiniz çok şey var.
Arkamdaki varlığından kaçmak adına raflardan bardak almak için yana kayıyorum aldığım iki bardağa kahve koyarken peşimde geliyor ellerini tezgahın iki yanına sabitleyip ismimi söylüyor.
-Kaçma benden Kim Jongin.
- Bir yere kaçtığım yok komutanım, kahve isterseniz söyleyin.
- Benimle resmi şekilde konuşmana gerek yok.
Biraz doğrulsam göğsüne değecek bedenim beni gerim gerim geriyor sanki hissediyor gibi başını tamamiyle boynuma eğerek devam ediyor cümleye, gülüyor.
- Tabii askerlerin yanında ismimle seslenmen tuhaf kaçar, yine de senin gönlün bilir.
+ Düşünceli tavrınız için teşekkürler, aklımda tutarım. Kahve?
- Tamam Jongin, yap kahve.
Sırtımdaki varlığı öfkeli bir hareketle yerini boşluğa bırakıyor. Oh Sehun'u anlamak hiç kolay değildi, sabaha karşı ona ilenip bilenmememi söylerken saat on gibi ensemde nefesini hissediyorken ve daha kendimi anlamazken onu anlamak imkansızdı ve bana bıraktığı şey ise inceden bir sızıydı. Nefesimi verip sıcak suyu da bardaklara boşaltıyorum. Onun bardağına kendimi durduramadan çift şeker atarken bunu nerden bildiğimi bile bilmiyorum, nerden biliyorsun diye sormasından çekinerek elimdeki bardağı titreyen ellerimi hissetmemesini umarak uzatıyorum. Çatık kaşları ile kavrıyor bardağı, bir yudum aldığında çatılan kaşlarının bir an olsa bile yerini ışıltılı bir tebessüme bıraktığına yemin edebilirdim. Tezgaha bıraktığı şapkasını kafasına tekrar takarak gidiyor.
Az önce ne yaşandığına dair kafamda oluşan zilyar soruyla baş başa kalıyorum.Az önce burda olmasını umduğum arkadaşım ise her şey yaşandıktan sonra çıkageliyor ve az önce bir şeylere şahit olduğundan emin olduğum bir gülümsemeyle ellerini gözümün önünde sallıyor ve dalga geçercesine konuşuyor benimle.
-Jongin, evin yanıyor oğlum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kötü düşünceleri ahlaksızlığınla çarptım. / Sekai.
Short StoryGünde mutlaka beş kez seni düşünmeyi ihmal etmiyorum. Sadece edebiyat anlayışıma yönelik, övünecek pek bir şeye sahip değil. /