Sabah saatleri karargâh hararetli bir tartışmanın etkisinde, yanımda Chanyeol, karşımda Byun Baekhyun ve Oh Sehun; önümüzde inisiyatifimize kalmış bi emir. Sonucuna varamıyoruz, karar veremiyoruz ve koskoca dört kişi dört farklı fikre ev sahipliği yaparken üstlerimiz bizden tek bir fikir altında toplanmamızı bekliyor ve saat dokuzda başlayan toplantımız saat on ikide hâlâ kararsızlıkla devam ediyor.
Chanyeol söz aldı, tüm bunları düşünüp tüm fikirleri yeterince irdelediğimizi düşündüğüm bir anda.- Kuzey karargâha bir tabur asker çıkarmak hayati bir strajeti hatasına ve çokça can kaybına neden olacaktır, öncelikle bunu kabul etmeliyiz. Saatlerdir anlatıyorum, saatlerce de anlatacağım, oraya gitmek bizden de kayıplara yol açacak ve gitmek kimseyi kurtarmayacak, tamamiyle vicdani hassasiyet doğrultusunda verilen bir karara on yedisindeki askerleri yollamayı kabul etmiyorum.
Söyledikleri bi bakımdan doğruydu, şu ana dek çizdiğimiz barışçı olan imajı tekte riske atmak gibi bir şeydi bu fakat bu savaş durulsun istiyorsak da hayati riskler taşıyan kararlar almak zorundaydık, kabul etmeliydik.
- Komutan Chanyeol elbette risk konusunda haklı fakat oradaki acımasızca ve adına soykırım denilebilecek kadar da canice öldürülen her halk da bizimdir, bizdendir. Bu milleti korumak ve gerekirse uğrunda ömrümüzü harcamak için askeriz hepimiz.
-Haklısın Kim Jongin. Benim buraya gelirken ettiğim yemin kendi halkımı yüz üstü bırakmamı ölümle bir tutar. Bu ülkedeki hiçbir sebepsiz ölümü seyredemem. Mecbur bırakıldığımız bir savaşın içerisindeyken kimseyi de yüzüstü bırakamam.
Komutan Byun bana katıldığına dair bir konuşma yaparak devraldı sözü. Yanımda gergince oturup dizlerini sallayan Chanyeol'un hareketleri de durmuş, masayı ayda yılda bir gerçekleşen olayın sessizliği sarmıştı.
Geriye kalan tek fikir ise hepimizin üstü olan Oh Sehun'a aitti.- İlkeler zayıf düştü mü, insanların onları, onlarla birlikte de inançlarını kurtarabilmeleri için bir tek yol kalır, bu da onlar için ölmektir.
Masadaki kavhe bardağını avuçlarının arasına alıp masadan kalktı ve sırtını bize gözlerini talim yapan askerlere yöneltti.
- Fakat bu usdışı davranışların özenle sarılmış yaraları yeniden açmaktan başka bir etkileri yoktur. Savaş barışı doğurur, barış da savaşı.
Asıl sorun şudur,Tekrardan bize doğru gözlerini çevirip masadaki üç sayfalık yazılı metine doğru eğilip eline aldı.
- "Mecbur kalmadıkça" ile "mecbur bırakılmadıkça" arasındaki fark "atak" ile "kontratak" arasındaki farkla aşağı yukarı aynıdır. Öleceğini ve öleceğimizin yüzde doksan ihtimalle belirlenmiş bir bölgeye asker çıkarmak da bir cinayet değil midir?
Mecbur bırakılmadıkça yapılan her savaş cinayettir, bu ölüme yollanan bir orduyu da kapsar.
Kimse biz ölüme hazırlanıp geldik demesin bana, bu söz bir askerin hayatını diğerlerinden daha az değerli yapmaz.Sözlerini önemdeki sudan bir yudum almayı dahi unutarak dinledim. Oh Sehun haklıydı fakat haklı olması bende tedirginlik harici bir intiba bırakamıyordu, bırakmamalıydı. Amaçlarım ve ilkelerime nefesimi kesen güzelliği ve askeri dehası ile baş edebilmeliydi.
- Sanıyorum ki toplantı bitmiştir.
Byun Baekhyun izin ister gibi gözlerimize bakarken hepimiz kafayı salladık. Önce Baekhyun sonra chanyeol ve ben yerimden kalkacakken duyduğum ses tekrar beni o rahatsız sandalyeye tekrar oturttu.
-Evet, toplantı benim için de bitmiştir, çıkabilirsiniz.
- Kim Jongin sen kalıyorsun.Derin bir nefes soluyup yumruklarımı sıktım. Yanımdaki masaya geçip oturdu, gözlerimde oyaladı gözlerini bir süre.
Bana böyle baktığı her an dünyanın en yalın adamıymış gibi çırıl çıplak hissetirirdi.
Gözlerimi kaçırdım.
Dünyanın tüm giysileri üzerindeymiş gibi gizli saklıydım da haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kötü düşünceleri ahlaksızlığınla çarptım. / Sekai.
Short StoryGünde mutlaka beş kez seni düşünmeyi ihmal etmiyorum. Sadece edebiyat anlayışıma yönelik, övünecek pek bir şeye sahip değil. /