Hakws'ın Anlatımı:
İlk defa alarmın sesiyle değil de, kendiliğimden uyanmıştım. Yanımdaki telefonu açıp saate baktım. Saat 11.49'du. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar uzun ve huzurlu uyumuştum. Yattığım yerden kalktım. Yüzümü yıkayıp ayılmak için banyoya gittim. Musluğu açıp soğuk suyu yüzüme çarptım. Başımı kaldırıp aynadaki yansımama baktım. "Buna daha fazla devam edemem." "Neye devam edemezsin?" "Touyasız yaşamaya."
Kafamın içindeki düşünceler artık bana sorular sormaya başlamıştı. Bu düşünce karmaşası başımı ağrıtıyordu. Banyodan çıkıp, mutfağa yöneldim. İlaçlarımı içip tekrar yatak odama gidip kahraman kostümümü giyindim. Terasa giderken kapının hala açık olduğunu gördüm. Belki de bu yüzden huzurlu uyumuştum. Sanırım artık teras kapısını açık bırakarak uyuyacağım.
***
Kırmızı, görkemli kanatlarımla havalandım. Komiteye doğru ilerlerken yolda yardıma ihtiyacı olan insanlara kanatlarımdan ayrılan tüylerle yardım ediyordum.
Komiteye yaklaşırken yavaşladım, izlendiğimi hissediyordum. Fark ettirmeden gözlerimle çevreyi taradım.
Telefonun zil sesiyle dikkatim dağıldı. Biraz alçaktan uçuyordum. Telefonu cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım. "Zımbalı Manyak" telefonu açıp kulağıma götürdüm.
-Naber kuşcuk?
Dabi yine benimle uğraşıyordu. Bir açığımı yakalamak için mi yoksa hoşuna gittiği için mi yapıyor bilmiyorum.
Ben Dabi ile konuşmaya devam ederken aşağıdaki fan kızlar beni işaret edip bağırıyorlardı.
-Hey bu Hawks!
-Kiminle konuşuyor acaba?
-Kesin sevgilisidir..
Yanlarından bir gülümsemeyle geçtim. Hala arkamda kalan seslerini duyuyordum. Telefondaki sesin iğneleyici gülüşüyle karışıyordu.
-Haha sevgilin olduğumu sanıyorlar. Olabilir aslında hm?
+Benimle taşak geçme lütfen.
-Oo baya kibarsın bugün bakıyorum. Hayırdır kafan mı güzel?
+...
-Aah yoksa yine ağlayacak mısın? Keigo, artık bir yetişkinsin, bu kadar kolay ağlamaman gerek ha?
+N-ne...? Adımı.. Nasıl..?
-...
Dabi'nin Anlatımı:
Aha.. Şimdi sıçtım işte... Fazla uğraştım sanırım.. Yine..
+Dabi..? Sen kimsin?
-Şuan zamanı değil.
+Neyin zamanı değil?!
İsmiyle ilk seslendiğimde korkmuş ve afallamış olan sesi, şimdi sinirli ve sorularının cevabını bekleyen tedirgin bir sese dönüşmüştü. Uzun zamandır gerçek ismiyle seslenilmediği de belliydi.
Üzerimdeki siyah kıyafetler, kapüşon, şapka ve maske ile birinin beni tanıması zordu. Kalabalığın arasında uçmakta zorlanan Keigo'yu takip ediyordum.
+Dabi bana cevap ver!?
Benim sessizliğim onun daha çok gerilmesine sebep oluyordu ki, bir binanın çatısına kondu. Bşr kuş gibi.. Tanrım o zaten bir kuş haha.. Benim kuşum. Belki de ona gerçeği söylemeliyim.. Hayır hayır, daha çok erken, henüz amacıma ulaşamadım.
-Kimliğinin ve geçmişinin tüm sosyal medya ve kanallarda geçmesini istemiyorsan kapa çeneni ve sadece toplantıya gel, saat 17.41'de orada ol.
+Neden 41?
-Kapa çeneni dedim.
+...
Ah... kuşuma bu şekilde davranmak istemiyorum ama amacıma ulaşmak için küçük bi bedel sadece. Her şey bittiğinde mutlu olacak, mutlu olacağım, mutlu olacağız.
Yüzüne kapattığım telefonu cebime attığım gibi ara sokakların birinde karanlığa karıştım.
***
YAZCAK BİŞE BULAMIYOM AMJDWERTFGSHFERTFSGAEARSTGHA ÇOK BOŞ OLDUE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Starless Night Dabihawks
Fanfic+Nereye gidiyorsun Touya? -Bilmiyorum. +Geri gelecek misin peki? -Geleceğim. Söz veriyorum Keigo. Gelmedin. Söz vermiştin. Asla geri dönmedin.