Arkadaşlarıyla (yani tek arkadaşı ile demek istedim) evde gece geç saatlere kadar Lord Of Legend oynayan normal bir erkek eğer o kadar güzel bir kıza aşık olursa ne olur biliyor musunuz?
Hemen söyleyeyim; YAZIK olur.....
"Gerçekten acınacak durumdasın,dostum."
"Hiç mi olmaz??" Bence şansımı denemekte bi sakınca yoktu,yani yoktur umarım..
"O kadar çirkin miyim?" dedim güzel,rahatlatıcı bir cevap bekleyerek.
"Hayır değilsin sadece off bak Kaan yani sen ve diğer basketbol takımındaki erkekler yani boşver be kanka."
Haklıydı. Ben ezik 'lol' hastası,yazı bilgisayar üzerinde geçiren bir tiptim. Ama onlar ah hadi ama küçük bir çocuk gibiyim.Benim o tarzda havalı ayakkabılara para kokan parfümlere ihtiyacım yoktu en azından lise bitene kadar.. Neydi o kızı bu kadar aklıma takan? Gece ile yarışan siyah saçları mı ? Yeşil gözleri mi? Narin dudakları mı?
Eyşah...
Cennetten düşen bir melek gibi.. Aşık olunası.. Okulun başından beri aklım hep dışardaydı ve bu babamın hiç ama hiç hoşuna gitmiyordu.
Ona anneme nasıl aşık olduğunu sormak istiyorum ama yapamam. Annemin evdeki elbiselerini yıkayıp özenle ütülüyordu. Onu çok özlediği her daim nemli gözlerinden belli oluyordu..
Ona ve kendime acıyordum. Zavallı yanlız dağınık ve rutin bi hayatımız vardı.
"Kaan,abi sen yine daldın.."
"Geç oldu ya uykum var biraz kusura bakma.."
"Ben aldım mesajı kaçtım ben."
"Hadi iyi geceler. Dikkat et."
"Emredersiniz albay !"
Gülüştük ve ayrıldı.
Bir kahve yaptım bu gecede uyumaya niyetim yoktu.Telefonuma kulağımı taktım Eric Clapton-Tears in heaven... Kendimi gitarın ve Eric amcanın naif sesine bıraktım. Gözlerim ağırla-
..."Kaan hâlâ uyuyor musun?? Okula geç kalacaksın."
Lanet olsun yine mi okul ??!
Ani bir hareketle yerimden doğruldum. Gozlerimi ovuşturdum saçlarım her sabah olduğu gibi düzelmeye karşı direniyordu. Yüzüm yıkayıp aşağıya indim."Günaydın baba."
"Günaydın evlat hadi otur, çabuk ol yine miskinliğin üstünde."Ufak bir kahkaha attı. İlk defa bu kadar mutluydu.
"Günaydın Eyşah,nasılsın güzellik?"
Çapkın gülümsemesiyle bütün kizlari kendine aşık eden Eyşah'a takıntılı züppler başkanı okulun en popüler çocuğu Emre'nin sesiyle kulaklarımı Eyşah'ın cevabını bekler konumda buldum bi süreliğinede olsa dikkatim ortalama 45 yaşında olan sıkıcı tarih öğretmenimizden güzeller güzeli meleğe kaydı. Tanrım çok büyüleyici bakışları vardı. Saçları dalga dalga omzunda bitiyordu arada sırada düzleştirsede ona kıvırcık hali daha çok yakışıyordu. Kirpikleri o kadar uzundu ki bazen Tanrı'nın onu insanlara ibret olarak gönderdiğini düşünüyordum. Sessizce nefes aldı gözlerini Emre'ye çevirmeden soğuk bir cevap verdi;
"İyiyim."
Ah tanrım bu kızı sevmemin nedeni..Sanki Türkiye dünya kupasını kazanmıştı,zafer benimdi !!!
Emre hiç şaşırmadı çünkü Eyşah bütün erkeklere bu kadar mesafeliydi. Başka bir okuldan Tanrı kelimesinin vücut bulmuş hali yakışıklı karizmatik bir sevgilisi olduğunu duymuştum. Çok yakışıyorlarmış. Peh kesin öyledir ....
"Tatlım bugün yine tersinden mi kalktın?"
Alaycı ifadeyle sorduğu bu sorunun içinde bence biraz kırık ego sesleri vardı. Ah be emre yazık sana ama o kız senin egonu tatmin etmez kardeşim."Birincisi bana şöyle hitap etmeyi kes ikincisi sanane."
İşte benim kızım. Yürü be Eyşah kim tutar seni !
"Ah hadi ama ne bu tavırlar seninle ugraşamayacağım."
Eyşah gözlerini devirdi bu konuşmanın sonunu beklermiş gibi derin bir nefes aldı. Elindeki kalemi dudaklarına götürdü yumuşak pembe dudaklarının arasından dişleri,o bembeyaz dişleri kalem saplandı,dudakları umursamaz bi şekilde aralandı. Sakin naif bir sesle birşeyler demeye başladı sonra yüz ifadesi değişti Cem'in kolumu cimciklemesiyle ürperdim ve kafamı çevirip amacin ne dostum? Bakışı attım gozleriyle Eyşah'ı işaret etti kafamı çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Tanrım gözlerimiz birbirine sabitlendi kalbimin atışını duyacak sandım ağzını tekrar araladı seni seviyorum demesini bekledim ama duyduğum sözcükler karşısında damarlarimdaki kanın yanaklarıma hücum ettiğini hissettim.