ANNE

184 6 8
                                    

"Sizi dünyada en fazla sevebilecek insan, "fedakar" kelimesinin vücut bulmuş hali, koruyucu melek."


Kiraz yalnız bir anneydi. kızı için hayatta kalmaya çalışıyordu. her gün semtin tam göbeğinde olan hatırı sayılır üne sahip bu küçük kafeye gelir, kızını kafenin mama sandalyesine koyar sabahtan akşama kadar bıkmadan usanmadan çalışırdı. her şey henüz daha 5 aylık olan kızı içindi. boncuğu içindi. kızını öyle çok seviyordu ki elinden gelse onun için canını bile verirdi.  Zaten ondan başka kimsesi yoktu. 18 yıldır hep yalnızdı ama kızı geldiğinden beri her ne kadar çok yorulsa da onun masraflarını yetişmeye ona yetişmeye çalışsa da mutluydu. 

Kiraz elindeki kahveyi ara sıra kafede gördüğü 20lerin sonlarında olan erkek müşterinin masasına koydu. tam ona başka bir şey isteyip istemeyeceğine soracakken kızının ağlayışını duydu. telaşla arkasını döndü. onun ağlamasına dayanamıyordu. hiç ağlamasın istiyordu.


...

Kızımın sesini duyunca telaşla arkamı döndüm. yanına gidip hızla onu kucağıma alıp "annem ne oldu? Neden ağlıyorsun?" dedim. O boncuk gözleriyle bana bakıp dudaklarını büze büze ağlıyordu. Başını göğsüme koyup "Ağlama boncuğum." dedim. O yine ağlamaya devam edince telaşla ona baktım. Acaba bir şeyi mi vardı? Bezi de temiz gibiydi. Neden ağlıyordu o halde? Bir anda bebeğimin elimden alınmasıyla şaşkınca başımı kaldırdım. 

O adam bebeğimi eline mi aldı? Ona şaşkınca "Beyefendi ne yapıyorsunuz?" dedim. O ciddi bir şeklide "Susturmaya çalışıyorum." dedim. Onun elinde boncuğum susmuştu. Ben de bununla birlikte kızama gülümsemeye başladım. Onu kucağıma alacakken bir anda flaşlar patlamaya başladı. Ben endişeyle etrafa baktım. 

Çok fazla flaş patlıyordu. Kızım korkmuştu ve hala korkmaya devam ediyordu. Dudakları büzülmeye başlamıştı. Onu kucağıma alıp "Kızım ağlama bebeğim. Sakin ol!" dedi. Onun gözleri yavaştan dolmaya başlayınca telaşla "boncuğum." deyip onu göğsüme bastırdım. saçlarını öptüm. Başımı kaldırdığımda bir anda anda dudaklarıma yapışan adamla neye uğradığıma şaşırdım. Kendimi kurtarmaya çalıştım ama gücüm yetmedi. Bu manyak adam ne yapıyor? beni neden öpüyor?

O benden ayrılınca gazeteciler "Halil bey yanınızdaki bayan kim?" dediğinde "Kız arkadaşım." deyince elim ayağım boşaldı. Kızıma sıkı sıkı tutundum ama düşer gibi olacaktım. O ellerimi sıkı sıkı tutup bana destek oldu. Gazetecilerin arasından geçerken elim ayağım titriyordu. o elini belime atıp "Güzelim hadi gel arabaya gidelim." dedi ve beni sürüklemeye başladı. ben şok olmuş halde sadece ona bakıyordum.

Arabaya bindiğimizde şoku atlatmıştım. Sinirle "Sen az önce ne yaptın?" diye bağırdım. Kızım bağırmam ile irkilip korkmuştu. O bana "Bak ben..." dedi. Sinirle şoföre dönüp "Durdur çabuk arabayı! İneceğim. "dedim. Halil denen adam bana "Bakın konuşalım. Sakin olun." dedi. Sinirle dişlerimi sıkıp "Ne konuşmasından bahsediyorsunuz? Siz ne hakla beni öpersiniz? Siz ne hakla benim sizin sevgiliniz olduğumu söylerseniz?" dedim. O dudağını ısırıp sakin olmaya çalışır gibi bir hali vardı. Sakin olması gerekiyordu. Çünkü burada sinirlenmesi gereken tek kişi bendim. Beni neyin içine çekmişti? Kızım dudaklarını büzünce telaşla onun kafasını öpüp "Boncuğum ağlama sakın annem. Bir şey yok. Anne sakin boncuğum." dedim. 

Bu arabadan hemen inmem gerekiyordu. Halil denen adam telaşla "Bakın ben Halil Karaosmanoğlu." dediğinde şokla ona baktım. Karaosmanoğlu şirketler grubunun sahibi olan Halil Karaosmanoğlu olamaz değil mi? Yutkunup ona "Sen karaosmanoğlu şirketler grubunun sahibi misin?" dediğimde başını salladı. Aman allahım bu... bu felaket. "Bunu nasıl yaparsın? Herkes şimdi benim peşime düşecek." dedim. sesim fısıltıyla çıkmıştı. duyduğuna bile emin değildim. elim ayağım titriyordu. Gözlerim çoktan dolmuştu. Bu adam beni nasıl bir felaketin içine attığının farkında değil mi? Benim bir bebeğim var. O telaşla "Ne olur sakin ol!" dedi. Titreyen sesimle "Sakin mi olayım? Sen ne yaptığının farkında mısın? Benim bir bebeğim var. Bunu yaparken kızım hiç aklına gelmedi mi?" dedim. O yutkunup kızıma baktı. "Ben..." dedi ve sustu. titreyen sesimle  "Sen... sen ahmak adamın tekisin. Şoförüne söyle beni indirsin." dedim.

Kızım benden dolayı huzursuzlanmıştı. Ben onun anlını öpüp onu sakinleştirmeye çalıştım. Şoför arabayı durdurunca hızla arabadan indim. O da benimle birlikte arabadan indi. Beni kolumdan tutup "Bak ben çok özür dilerim. Şuandan itibaren herkes seni benim kız arkadaşım bilecek. Bu işten seni ancak ben kurtarabilirim." dediğinde sinirle "Senin yüzünden olan işten." dedim. Hava soğuktu hırkamı hızla üzerimden çıkarıp kızıma sardım. Allah kahretsin! Her şeyim kafede kalmıştı. O bana "Kızın üşür hadi arabaya bin! Ben sizi bırakayım." dedi. Sinirle ondan uzaklaştım. Kızım korkmasın diye sessiz bir şekilde "Uzak dur bizden!" dedim ve yürümeye başladım.

Kızım daha beş aylıktı ve ben zar zor toparlanmıştım. Şimdi ise her yerde muhtemelen Halil Karaosmanoğlunun yeni sevgilisi olarak anılacaktım. Of Allahım ben şimdi ne yapacağım? O "Lütfen dur kiraz!" dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Adamı biliyordu. benim adımı biliyordu. Hızla arkamı dönüp "adımı nereden biliyorsun?" dedim. O bir anda duraksar gibi oldu. "Garson kartında yazıyordu." dedi. Doğru ya kartımda yatıyordu. Salak kiraz adam başka nereden bilecek? Arkamı dönecekken o beni kolumdan tutup "Dur Kiraz! Lütfen izin ver sizi evinize bırakayım. Kızın hasta olur." dedi. Boncuğuma dolu gözlerle baktım. Burnu soğuktan kızarmıştı. Burnunu öptüm. Burnum akmıştı. Burnumu çektim. Ona bir şey demeden arabaya doğru yürümeye başladım.

Arabaya bindiğimden beri ne onunla konuşuyordum ne de yüzüne bakıyordum. O araba durduğunda elime bir kart uzattı. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Gülümseyip "Bu benim kartım. Bak herkes bizim sevgili olduğumuzu öğrenmiştir. O yüzden senin sürekli peşinde olacaklar. Eğer yan yana gözükmez isek senin tek gecelik...." dediğinde öfkeyle "Kes sesini! Sakın bir daha o kelimeyi kullanma ve hayatımdan defol git! Kimin ne düşündüğü umurumda bile değil." dedim ve kapıyı açıp kızımla hızla arabadan çıktım. Yeterince hayatım kötü değilmiş gibi bir de o kötüleştirmişti. Zaten kızımla zorlanıyordum. Arabadan indiğimde yine gözlerim doldu. Kızımda üşümüştü. Onun yanağını öpüp titreyen sesimle "Boncuğum geldik. Birazdan eve gireceğiz annecim. ısınacaksın." dedim. O güzel gülümsemesini bana sununca biraz da olsa kendimi iyi hissetmiştim.

Eve tam girecekken "Kiraz!" diye seslenen ev sahibimi duydum. Arkamı dönüp "Efendim emine teyze." dedim. O kaşlarını çatıp "Kiramı ne zaman ödeyeceksin?" dediğinde dudağımı ısırıp "haftaya maaşımı alıyorum emine teyze." dediğimde kaşlarını çatıp "O zengin adamla gününü gün ediyorsun ama benim kiramı ödemiyorsun." dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. duyduğum bu sözler kalbimin derinlerine cam parçası gibi batmıştı. Ona "Emine teyze sen ne diyorsun?" dedim. O kaşlarını çatıp "Yalan mı? Haberlerde gördüm. Günlerdir paramı ödemiyorsun? O adamdan aldığın paraları nereye yatırıyorsun? Seni bebeğin var diye acıyıp evime aldım sense zengin adamlarla orada burada gezip tozuyorsun." dediğinde gözlerim doldu. bana nasıl böyle çirkin sözler kullanırdı. 

 Titreyen sesimle "Ne zaman beni kötü bir iş yaparken gördün emine teyze.? Aylardır burada oturuyorum. Bir kere olsun bir yanlışımı gördün mü?" dedim ve arkamı döndüm. Kapıyı açıp "Merak etme. Bu gece çıkarım evinden. Kiranı da en kısa sürede sana veririm. Para kalmaz." dedim. O "Kiraz ben... ben öyle demek istemedim." dedi. Titreyen sesimle "Anladım ben anlayacağımı emine teyze. Sorun yok." dedim ve eve girdim.

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin