Bölümonüç: evindeymişgibi

457 13 8
                                    

Elimden geldiğince uzun bir bölüm yazmaya çalıştım. Umarım sıkılmadan okursunuz. Hepinize güzelli okumalar. Aynı zamanda bölümü bu şarkıyı dinleyerek yazdım. Dinlemek isteyenler için güzelli dinlemeleer.


Öyle anlar olur ki beyniniz size küçük oyunlar oynar. Sesli dile getirdiğinizi sandığınız cümleler bu gibi durumlarda sadece kafanızda ve kalbinizde tekrar eden kavramlardır. Bazen gerçekleşmesini dilediğiniz anlara kendinizi o kadar çok verirsiniz, o kadar çok olmasını istersiniz ki kalbiniz ve beyniniz iş birliği yapar ve içinizden geçirdiğiniz bir cümleyi karşınızdaki insana söylemiş gibi hissedebilirsiniz.

Hera sesli dile getirdiğini sandığı cümleden sonra Ares'in üstünden kendini yatağın boş kısmına doğru savurdu. Utançtan ve heyecandan yanaklarında çıkan yangınları yine heyecandan soğuyan elleriyle söndürme çalışmalarına başladı. Yanaklarındaki alevler vücudunun diğer köşelerine de sıçramaya başlamıştı. Gelen sıcaklıkların etkisiyle terlemeye başladığını hissetti. Ellerini bir yelpaze gibi kullanarak yüzüne soğuk hava göndermeye çalıştı. Hera soğuk hava etkisi yaratmaya çalıştığı ellerini hızlı hızlı sallarken Ares ona sırıtarak bakıyordu.

Sırıtarak mı bakıyordu?

Bildiğimiz sırıtmak mı?

Bu işte bir terslik var, sırıtarak bakmak en son yapacağı şey olmalıydı.

"Suspus oldun?"

Gerçekten "Ares sanırım ben sana aşık oldum." cümlesinden sonra bunu mu söyledi? Hera yanlış duyuyor olmalıydı. Sıcaklığın bedenindeki şiddetini artırdığı yetmiyormuş gibi bir de gözlerine "Allah Allah" nidalarıyla savaşa geliyormuşçasına gelen gözyaşları eksikti. Onlar olmazsa bu trajedi başka nasıl gerçekleşebilirdi ki?

Hera içinden gözyaşlarına bağırmaya başladı. "Yalvarırım gidin. Hiç sırası değil, başka zaman tekrar uğrarsınız."

Ares'in sırıtması endişeli yüz ifadesine dönmeye başlamıştı. Hera konuşamıyordu. Sanki bir el geldi Hera'nın dilini izci düğümü yaptı gitti. Hera konuşabilmesi için bir öksürmeye ihtiyacı varmış gibi şiddetli bir şekilde öksürmeye başladı. Ares'in korkmuş gözlerle "Hera! Hera iyi misin? Hera su getirmemi ister misin?" dediğini duyuyordu. Hera hızlıca su teklifine olumlu anlamda kafa salladı. Ares'in odadan o ani çıkışı Hera'yı başka günlere götürmüştü.

Karanlığın içine çekildiği güne...

Zaman geçtikçe dindiğini sandığı acıların içinde hala var olduğunu hissederken öksürmesi çoktan kesilmişti.

Odaya elinde bir bardak suyla nefes nefese giren Ares'e gülümsemeye çalıştı.

"Kızım iyi misin? Korkuttun beni be."

"Birden nefes alamayacak gibi oldum. Korkulacak bir şey yok Ares."

Ares "Kesin korkulacak bir şey yoktur." bakışı attıktan sonra aynanın karşısına geçip yüzüne bulaşan çikolataları temizledi. İşi bittiğindeyse tebessümle Hera'ya dönmüştü. Tebessümü koca bir kahkahaya dönüşürken Hera "Ne var?" temalı bir bakış atmaya çalışıyordu.

Hera'nın dudak kıvrımlarını takip eden çikolata izleri ve boğuşurken dağılan saçları birleşince durumu içler acısı bir hale gelmişti. Hera yataktan kalkmaya fırsat bulamadan Ares getirdiği sudan kalan birkaç damlayı eline alıp Hera'nın dudaklarına doğru götürdü. Bu hareketle Hera'nın dudakları istemsiz bir şekilde açılmış, az önce nefesi kesilen bir kıza göre nefes alışları oldukça hızlanmıştı. Ares nazik hareketlerle Hera'nın dudağını silerken Hera Ares'in yüz hatlarını incelemeye koyulmuştu.

Belki Bir GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin