7. Bölüm

810 79 9
                                    

***Bölümü Kris & Lay - Call You Mine dinleyerek okuyun. Yorum yapmayı unutmayın lütfen***

281. Gün!

~TAO~

"Teşekkür ederim hyeong."

Xiumin Hyeongun uzattığı çörekten koca bir ısırık aldım.

"Ee ne yaptın Çin'de?" diye sordu Soo Hyeong.

"Öğrenmek istiyor musunuz?" dedim sırıtarak.

Hepsi başını sallayınca elimle 'yaklaşın' hareketi yaptım onlara.

Bütün üyeler kafalarını bana yaklaştırdı. Ben de onlara yaklaştım. Hepsi merakla vereceğim cevabı bekliyordu.

"Sır." dedim fısıldayarak.

Hepsi gözlerini devirip geri sandalyelerine oturdu. Odada bir "Ahh Tao." nidaları kopuyordu.

Suho Hyeong kafama bir fıske attı. "Seni velet!" Acıyla inleyip kafamı ovuşturdum.

"Acıdı!" diye bağırdım kaşlarımı çatarak.

Hepsi kıkırdayarak kahvaltıya devam etti.

Kahvaltıdan sonra ben ve Sehun'a bütün işi yükleyip dışarı çıktılar.

Sehun'la birlikte masadakileri mutfağa taşıdık ve bulaşıkları yıkamaya başladık.

"Sehun-ah, o mektupta neler yazıyordu?" diye sordum elimdeki köpüklerle oynarken.

"Ne mektubu?" dedi umursamazca.

"Hani Çin'e giderken elime tutuşturduğun zarf var ya?" dedim kaşımı kaldırarak.

"Hey!" diye bağırmasıyla elimdeki tabak 'cup' diye suya düştü.

"Onun bir mektup olduğunu nereden biliyorsun?! Sana bir zarf verdim, mektup değil! İçine mi baktın?!" dedi. Yüzü ciddiyetle kasılıyordu.

"Zarfın içinde mektuptan başka ne olabilirdi Sehun? Tahmin ettim sadece." dedim ve omuz silktim.

Sonunda derin bir nefes verip önündeki diğer tabağı yıkamaya başladı.

"Luhan'dan ayrıldım." dedi. Kaşlarımı kaldırarak ona döndüm.

"Çıkıyor muydunuz?" dedim.

"Bilmiyormuş gibi yapma Tao. Hepiniz biliyorsunuz. Neredeyse 1 yıldır çıkıyoruz. Hayır, çıkıyorduk. Ayrıldık." dedi umursamaz bir tavırla.

Kaşlarımı çattım.

"Ayrıldınız mı?" diye sordum sertçe.

"Tao, zekandan şüphe etmeye başlıyorum. Her cümlemizde aynı şeyi söylüyoruz ve bana 'ayrıldınız mı' diyorsun." dedi ezikler bir bakış atarak.

"Yahh!! Öyle bakma, nereden bileyim ben! Neden ayrıldınız?" diye sordum.

"Öyle olması gerekiyordu." cevabını verdi.

"Neden öyle olması gerekiyordu?" Israrla öğrenmeye çalışıyordum.

"Koşullar böyle gerektirdi."

"Ne koşulu?"

"Mesafeler."

"Hah?! Saçmalık bu! Mesafeler yüzünden mi ayrıldınız yani?!"

"Evet Tao."

"O mektuba ondan ayrıldığını yazdın değil mi?" Sesimden kızgın olduğum anlaşılıyordu.

"Evet ve sen de götürüp ona verdin." Bu rahat tavırları beni daha da sinirlendiriyordu.

Elimdeki tabağı sertçe tezgaha attım. Mutfakta yankılanan sesle beraber sıçrayıp bana döndü.

TaoRis Comeback~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin