Rüzgar iliklerime kadar işlerken yavaşça omzumdan kayan hırkamı düzelttim. Parmaklarımı, dün gece yağmış olan yağmurdan ıslanan tahta pervaza dayadım. Bir şeyler vardı içimde, iyi gitmeyen şeyler. Bazıları bunu biliyordu, bildiği halde görmemezlikten geliyordu. Bazılarınınsa hiçbir şeyden haberi yoktu.
"Üşümüyor musun?" Bir zamanlar aşkıyla gözlerimi kör eden adamın sesini duydum. Arkamdan yavaşça yaklaşıp kollarını belime sardı. Tahta evimizin büyük terasından bir süre manzarayı izledik.
Başımı kendine çevirip gözlerimizi kenetledi. Ona olan soğuk davranışlarımın farkındaydı. Nedenini bilmiyordu ve deli gibi merak ettiğinin farkındaydım.
"Neyin var konuş benimle." Derin nefes verdi. "Kaç gün oldu belli değil Ada. Sessizsin ve bu artık benim sinirimi bozuyor." Daha çok yaklaştı, ellerimi tutmasına izin verdim. Bir zamanlar tutamadığım için deli olduğum eller şuan tutmam için yalvarıyorlardı.
"Üzülüyorum. Aynı evin içinde yabancı gibiyiz." Gözlerini kapadı, lanet edercesine. Haklıydı, her söylediğinde.
Ellerimi çektim. Gözlerini açıp benim kahvelerime daldırdı. Hala konuşmamam onun susmasını istediğim içindi. O konuştukça kendimi daha kötü hissediyor, göz yaşlarımı zor tutuyordum.
Benden uzaklaşıp içeri doğru adımladı. Dönüp tekrar manzaraya baktım, tam o sırada tahta korkuluğun köşesine bembeyaz bir güvercin kondu. Şaşırdım buraya geldiğimizden beri beyaz güvercin görmemiştim. Gözlerimi dikip baktım. Onun kadar masum olmayı istedim. Hiçbir şeyden habersiz sadece yaşamaya çalışmak. Güvercin bunun asla mümkün olmayacağını bana gösterir gibi bir iki adım geriledi. "Sence beni affeder mi?" Sesim o kadar kısık çıktı ki ben bile zor duydum.
Adım seslerini tekrar duydum ve aramamı dönüp baktığımda elinde battaniyeyle Demir'i gördüm. Bana yaklaşıp battaniyeyi üstüme örttü. Gülümseye çalıştım ama pek de başarılı olamadım. Teşekkür etmek istedim ama sesim çıkmak bilmiyordu. Dönüp beyaz güvercine tekrar baktım. Ona baktığımı farkettiğinde birden yüksek sesle ötüp uzaklaştı. Umarım bana 'Hayır.' demek istememişti.
"O geliyor." Şaşkınla dönüp maviliklerini kendi gözlerime kilitledim. Konuşmaya devam etti. "Uzun bir süreliğine." Hayır demek istedim. Gelmesin. Gelirse mahvolurum. Gelirse hatırlarım tekrar, tepetaklak olurum. Ama konuşamadım bütün kelimeler boğazımda takılı kaldı.
Vicdanım rahat değildi Demir için. Üzülüyordum Ateş için. Ve en çok ta kızıyordum kendim için.
Bir sır nereye kadar saklanırdı. Açığa çıkarsa neleri mahvederdi.
...
Merhaba öncelikle burda olduğun için teşekkürler.
Umarım bölümden az çok bir şeyler anlamışsındır. Baya spoi vermeye çalıştım.
Tahminlerini benimle paylaşmaktan çekinme öpüldün <3
İnstagram hesabım: @bernaltnay
Hikayeye de hesap açacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Mystery / ThrillerHer insanın hayatında dönüm noktaları vardır. Kimisi için bu dönüm noktası iyi hayat sunarken kimisi için yeni bir kabusu oluşturur. Bildiğim şey benim dönüm noktamın büyük bir sırdan oluştuğuydu. Bilmediğimse bundan sonra hayatımın nasıl olacağıydı.