(Koyu renkteki yazılar aslında ingilizce konuşmalardır.)
İyi okumalar(:
"Koş koşabildiğin kadar! Koş koşabildiğin kadar!!" Diye tekrar edip bağırırken önüme çıkan telden duvar ile durdum. Nefes alış verişlerimi kontrol altına almaya çalırken "bu taraftan patron" diyerek benim olduğum yere yaklaştıklarını anladım. Kaçma zorundaydım. Biraz daha soluklanıp bakışlarımı karşımdaki yüksek tel duvara çevirdim.
"İşte kızı buldum patron"
Gelen ses çıkmaz zokakta yankılanırken bütün gücüm ile zıplayıp tel duvarın en üstüne kadar hızla tırmandım."Sakın ateş etmeyin o bana sağlam lazım!!" Arkamdan çıkmaya çalışırlarken ben çoktan tel duvarın diğer tarafına geçmiş ve atlamıştım.
Koca cüsseli adamlar teker teker çıkmaya çalışırken telin diğer tarafındaki aylar önce benim için delirdiğini söyleyen adama doğru seslendim. "Baksana pislik carl" saniyeler içinde bakışları beni buldu. Ona son kez şefkatle gülümseyip orta parmağımı gösterdim.
Bu onu daha da deli ederken teldeki adamlarına bir bir sıkmış ve her zamanki gibi öfkesine yenik düşmüştü.
"Ah şu erkekler kazanamayınca nasıl da deliriyorlar" diye kendi kendime konuşurken köşede duran mavi renk motoruma atladım.Londra sokaklarını son sürat geçerken dakikalar içinde ait olduğum yuvama giriş yapmıştım.
'DEAD END CITY' (çıkmaz sokak)
Onlarca harabe evden oluşan küçük şehrimiz Ve bu yüzlerce evin sahibi olan ben ve çok sevgili babam.
Sokağın başından çıkan denis bana doğru koşarak gelmiş bir elimde tuttuğum koca para çantasını aldı."Babam nerde denis"
"Tepedeki evde seni bekliyor yine iyi iş çıkardın küçük şeytan"
Omzuna canını yakacak fakat kırmayacak kadar sert bir yumruk geçirdim. Ağızından kaçan İnilti ile diğer eliyle kolunu tuttu.
"Benimle düzgün konuş pislik yoksa küçük şeytan seni çarpabilir"
Dalga geçtiğimi bildiği için çok uzatmadan çantayla beraber başka bir sokağa girmiş, saniyeler içinde gözden kaybolmuştu. Boşuna hayalet denmiyordu babam bu çocuğa derken, 'Asıl benim sınavım şimdi başlıyor' diye içimden geçirip motorumu yanan sokak lambasının altına park ettim. Bir kaç dakikalık yolum olduğunu bildiğimden biraz yürümek istiyordum.
Ellerimi deri ceketimin ceplerine sokup yavaş yavaş tepe diğe adlandırdığımız mahallenin en yüksek noktasına doğru yürümeye başladım.
Başımı kaldırıp soğuk havanın ciğerime ulaşması için derin bir nefes aldım sıkıntıyla. Bir anda gözümün önüne 20 yıl boyunca yaşadıklarım geldi. Daha 15 yaşındayken ilk kaybımı ablam ile verirken, arkasından kararan dünyam ve ruhum ile kendimi babama adamıştım. En çok istediğim şey olan intikamı sonunda almış. fakat hiç fark etmeden girmek istemediğim o yolların ve sokakların asıl sahibi olmuştum.
Zavvallı annem ablamın ölümü ile babamı terk ederken pis ellerim ile onun hayatına giremeyeceğimi bildiğim için, babamın yanında kalmaya devam ettim. Israrla beni yanına çağırmaya devam etsede onu bi şekilde kandırıp işlerime devam ediyordum.
8 yaşından beri babamdan aldığım eğiitimler ile durdurulamaz bir hâl almıştım. Her genç kız gibi oje sürüp dergi okumak yerine, soğuk odalarda ellerim kollarım bağlı nasıl kurtulurum diye düşünüyordum. Kitap yerine binlerce farklı dosya, kalem yerine silah tuttuğumda kabullendim eskisi gibi biri olamayacağımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asil Ve Asi
ChickLit"Sen işlediğim günahların en affedilmezisin asi" ~ ~~ ~ ~~ "ülkenizde ve istediğiniz çoğu yerde benden iyisini bulmak gibi bir imkanınız varken neden ben bay kara?" duruşu dikleşti. yüzündeki şeytani gülümsemesi beni bile ürkütüyo...