NOT: Çeviriden yapıyorum hatalar olabilir.
Arabaya bindiğimde her şey sessizdi. Şoförden sorumlu Arem, gözlerini dinlendirir gibi yüzünü direksiyona gömdü. Pol onun yanına oturdu, boynu hafifçe katlanmış bir şekilde uykuya daldı. Porche, vücuduna sarılan Khun Kim'in kucağında uyuyakaldı. Khun Kinn ve Porsche ise arka koltukta oturuyorlardı. Khun Kinn kollarını kavuşturmuş halde uyurken başı Porsche'nin omzuna dayamıştı. Evde kimin en büyük olduğunu ve kimin kimi koruduğunu görebiliyordunuz... Khun Tankhun ile ön sırada oturmak için kendimi hareket ettirdim. Parlayan gözleri büyük bir coşkuyla bir şey arıyordu." Hey, benimle misin? ve İkinci Aile evini yakmak için benzin hazırladık." Kol direksiyondan başını kaldırdı ve tüm kahve şişesini ağzına kaldırdı. Ön camdan bana baktı. "Eh, henüz yanmaya hazır değil. Evimde bir sürü şey var." Şakayla dedim, arabadan dışarı bakan gözlerim, iki kardeşin el ele eve doğru yürüdüklerini gördü. Yine müthiş bir huzursuzluk yükseldi. Kahretsin! Çok yalnızlardı, değil mi? onlar vardı
çok fazla iş. Yalnızlar mıydı yoksa yalnız değiller miydi...Ohhh!!!! Araba hareket eder etmez birden ağzıma siyah bir mikrofon geldi."Şarkı söyleyelim." dedi Khun Noo neşeli bir sesle. Gözlerinin kamaşması benden beklentiyle doluydu. "Diğer insanlar uyuyor, Khun Noo." dedim dikkatli bir şekilde. Hele de Porsche çok sinirlenmişse ve uyanıp bize küfrederse. "Endişelenmene gerek yok. Ben hariç herkes kulak tıkacı takıyor." Kol bana döndü. "Kulaklık mı?" Emin olmak için sordum. "Uhm! Che onları hepimiz için aldı. Pol o kadar etkilenmişti ki ağladı."
"Kapa çeneni Arm! Ché tam bir pislik!!! Giyme Pete. Benimle şarkı söylemek zorundasın!" Khun Noo yüksek sesle emretti ama arabadaki kimse tepki vermedi. Belki işe yaradı! onları giymek istedim!!! "Khun Noo lütfen önce aç." Kuru bir şekilde gülümsedim ve baypas etmenin bir yolunu bulmak için sağa sola baktım. Ne yapmalıyım? Normal bir zaman olsaydı, ben de şarkı söylemek isterdim. Ama saat sabahın 5'iydi, neredeyse 6'ydı. Şarkı söyleyecek havamda değildim!!! "şarkı ne?" Krrr~ Khun Noo'ya bakarken sık sık gözlerimi kırpıştırdım, bir kereliğine gitmeme izin vermesi için yalvardım ama işe yaramışa benzemiyordu. O anda telefonum çaldı ve bir şeyi uyarmak için titredi, hayat kurtaran bir sinyali beğendi. Kendimi müthiş rahatlamış hissettim. Titreşimin sebebi ne olursa olsun, kalbimde tek bir beklenti vardı...
LINE
Vp Vegas : ...
Sadece sohbetime gönderdiği üç nokta beni gülümsetti.
Pv Pete : ?
Vp Vegas : Uyuyamıyorum
Hemen kaşlarımı çattım. Vegas'ın başına gelen bunca kötü olaydan sonra geceleri rahat uyuyamayan bir insan olacaktı. İlk başta, durumu yavaş yavaş düzelmeye başlayana kadar ilaç kullanmak zorunda kaldı.
Pv Pete : Başın mı ağrıyor?
Vp Vegas : Hayır
Pv Pete: Sonra ne
Vp Vegas : Alışık değilim
Pv Pete : Neye alışık değilsin
Vp Vegas : Yatak çok büyük
Pv Pete : oh oh oh
Gülümsemek için dudaklarımı birbirine bastırmaya çalıştım. Neredeyse ona cevap verir vermez Vegas bana cevap yazmak için mesaj yazıyordu ve ikimizin de sohbetten çıkamayacağımıza inanıyordum.
Pv Pete : Kanepeden yastıkları alıp yatağın üzerine sıraya koyuyorsun. Aptal!
Vp Vegas : [Kızgın ayı çıkartmaları gönder]
Pv Pete :
Yatmaya gidiyorum. Yorgunum. Bir an önce olduğu gibi anında cevap verme umuduyla bir mesaj gönderdim. Ama tamamen sessizdi. Hiç okumuyordu bile. Yoksa uykuya mı daldı? Ama hemen cevapla'ya basmıştım. Nasıl bu kadar çabuk çıkabildin? Birkaç dakika sohbet penceresine öylece baktım, gülümsemem soldu, ardında sadece bir gizem kaldı. Vegas, senin sorunun neydi, uyuyakaldı ya da ne halt ediyordun?
BzzzzzBzzzz...
Bir süre sonra Instagram bildirim sesi çaldı. Bildirim Vegas Korravit bir hikaye ekleyin. Yüzüm hemen düştü. Yüz gün ve bin yıl boyunca hiç IG yüklemediniz. Sosyal medya bile oynamadın. Ve bugün hangi hayalet sana musallat oldu?
Owwww!!!
Ruh halini tahmin edemedim! Bir bakayım.Instagram uygulamasını açtım ve aceleyle Vegas'ın hikayesine tıkladım ki bu benim ilk hikayemdi. Sözleri ve sesi çıkan bir şarkı paylaştı.
'Bayan bayan (ama ulaşamıyor) size ulaşıyor. Ne kadar ızdırap çektiğimi biliyor musun? Sadece seninle aynı sayfada olup olmadığımızı bilmek istiyorum. Gerçekten fikrini değiştirip değiştirmediğini bilmek istiyorum yoksa sadece ben mi düşünüyorum? Yoksa eksik bir şey mi var? Duygularımın sana asla ulaşmaması gibi.'
[Song: Ân(umlu)ẩu [Same Page?] - Tilly Birds.
Vegas'ın güncel anlamını anladığımda neredeyse anında sırıttım. Ne yapıyorsun böyle! Sen ve ben neredeyse hiç böyle bir anımız olmadı, flört ederken? Tatlı konuşma ? Ha! İlk tanıştığımızda tüylerimi diken diken etti. Üstelik benimle barışmaya çalıştığında, neredeyse hiçbir şey kalmayana kadar onu azarladım ve lanetledim.
Bugün diyelim ki birbirimizle iyi konuşalım ve önce üç cümleye kadar birbirimizi rahatsız etmeyelim. Yeterince iyi oldu.
"Khun Noo! Bir dakikanızı alabilir miyim?" Televizyona bağlı olan telefonu Khun Noo'nun elinde tuttum ve istediğim şarkıyı çaldım. Slaytlar, Khun Noo'nun yüzü bir an için donana kadar istediğim şarkıyı seçti ve ardından şüpheyle hareketime baktı. 'Kendinize dikkat edin. Seni hala her gün özlüyorum. Hala aynı, hiç değişmedi. Geceleri hava çok soğuk, uyumadan önce bir battaniyeye sarın. Kendini yalnız hissediyorsun, lütfen beni düşün. Seni düşündüğüm gibi.'
Şarkıyı kaydetmeden önce telefonumu televizyona kaldırdım ve ardından IG'mdeki paylaş düğmesine bastım. Gülümsedim ve hafifçe kıkırdadım. Çılgınca bir şey yapıyormuşum gibi hissettim. Başka bir akıl, Vegas'ın çalışmadığı gibi uygulamadan şarkı paylaşma aptallığım için beni azarladı.
"Bu nedir?" Khun Noo kendini görmek için telefonu elimde tuttu. Ama bu
Bir dakika, artık hiçbir şeyi umursamıyordum ve hikayemi izlemeye gelen insanları görmek için aşağı kaydırdım. Birkaç saniye içinde aklıma Vegas isminin gelmesi kalbimin daha da fazla çarpmasına neden oldu. O da benim gibi bir aptal gibi gülümsemesini daha fazla tutamadı.
