6 - KAMP

45 3 0
                                    

Arkadaslar Kamp başlığı 7. veya 8. bölüme kadar devam edicek.

Bunu Tunç un telefonu bozan a kadar.
- Alo
- Kimsin sen
- Alo
- Hey
- Alo
- Cevap ver bana
- Alo
Tunç telefonu sinirli bi şekilde kaptıktan sonra ben:
- Kimdi o
- Bende bilmiyorum. 8 de bir yerde olmamı istiyo ama boşver geçti gitti.
- Tunç neresi orası
- Ne neresi
- Senin olmanı istediği yer
- Yaa Duru boş ver
- Tunç hemen söylüyosun.
- Yaa bizim mekanın arkası.
Eve geldiğimiz zamn Tunç a hiç bişey demeden arabadan indim bir an önce bavulumu hazırlamam lazımdı. Eve girdikten sonra odama çıkmak için merdivenleri hızlı hızlı çıkıyordum. Oda mi genelde kitlerdim ama bu sefer açıktı. İçeri girdiğim zaman masama oturdum. Odamda bişey eksikti ama çok küçük bişey ne olabilirdi. Duvarlara dolaplara bakmaya devam ettim ki çekmeceği açtığımda annemin fotoğrafını bulamayana kadar ;
Annemin gençlik yıllarında çekildiği bir fotoğraf her gün ona bakarsam bana uğur getireceğini sanıyodum. Ama şimdi nolcakti. Fotoğrafsız uğurum olmadan yaşayabilicek miydim? Belki her şey ters gidicekti ama bana annem öğretmişti güçlü olmayı o resme anneme bakarak her gün onun resmiyle uyuyarak her gün ağlayarak öğrenmiştim ama artık ağlamıycaktım çünkü bi insan küçüklükğünden beri sadece kendini bi resme bağlayıp ağlayınca gözyaşı kalmıyo. Kopuyo hayattan sonra sevgili , sigara gibi şeylere adıyo kendini. Bende öyleydim. Kendimi sigaraya , içkiye adamıştım. Ama şimdi merak ettiğim bişey vardı. Annem nerdeydi ? Küçüklükğümü benden çalan kadın nerdeydi ?
Her şey bitmiş miydi ? Niye yanağım ıslanmıştı ? Niye yere düşmüştüm? Niye ? Bunların cevabı o küçücük fotoğraf yüzündendi nerdeydi annem nereye gitti. Kendimi toparlamam lazımdı. Tuvalete gitmeyi düşündüm gidip yüzümü yıkıycaktım. Dedem olcak adam elinde bişeyle içeri girdi:
- Bende seni güçlü sanırdım. Sen şu küçücük resim için mi ağlıyosun ? Yazık benim torunum nerde he benim güçlü kızım kalk ayağı hadi güçlü ol bidaha ağlamıycaktın hani söz vermiştin.
- Ver şunu
- Al hadi kalk yerden ve al şunu
Yerden kalkıp gözyaşlarımı sildikten sonra dedemin üstüne yürüdüm. Eliyle fotoğrafı yüzüme tutuyordu. Almaya çalışınca elini geri çekti. Annemi istiyodum. Ona ihtiyacım vardı. Üstüne yürüdükten sonra oda benim üstüme geldi ve sarılıp yere düştük. Ama fotoğraf bendeydi. Sarılıp hala ağlıyorduk. Kendimi bi ucube gibi hissediyodum. Sözünü tutamayan bi ucube.
Anneme 10 yaşında söz vermiştim. Ona bakıp o küçücük resme bakıp ona sarılıp her gece ağlıyodum. Ama onun her zaman olduğu gibi o gecede hiç tebessümü yoktu. Hala bana o kızgın ifadesiyle bakıyodu. Bense ona tebessüm ediyordum. O resim benim için çok değerliydi. O resim her şeyimdi.
Ayağa kalkıp dedemi odadan kovdum. Onun yüzünden ağlıyodum. Ama hep beni ağlatan tek kişi vardı hiç güldürmemişti gerçi ; annem resmi bu sefer nadiren açtığım bi kasaya koyup kitledim. Bu şekilde ona bakmıycaktım.
Bavulumu dolabın yanından aldıktan sonra bi kaç bişey seçip koydum. Saate baktığımda 6 buçuktu. Hemen telefonu mu alıp çıktım. Şöförüm " bu kelimeyi söylemekten nefret etsemde " arabanın kapısını açıp önümü kesmisti. Arabaya binip :
- Bara bırak beni , dedim. Dediğimi yapmak için yola çıktık. Biraz gittikten sonra araba yavaşladı. Tunçu aradım ama cevap vermiyodu. Trafiğe takılmıştık. Saat çoktan 7 olmuştu. Arabadan inip koştum. Koşarken tokam düşmüş olmalı ki saçlarımın dağılıp uçuşmaya başladığını gördüm. Arabaların önlerinden , aralarından , arkalarindan geçerken barın önüne gelmiştim. Iceri girdim ve arka kapıdan tekrar dışarı çıktım. Dışarı çıktığım zamn kimse yoktu. Birinin bağrışını duydum. Yıkılmış olan evin betonlarina basa basa cam kırıklarının olduğu yere geldim. Karşımda 2 tane tiner çeken çocuklar vardı. Onların aralarından atlayıp geçtim. Iceri girdiğimde Tunç , Kaan a silah çekmişti. Silah la bakışıyoduk. Silah ortadaydi. Bende tam ortalarında duruyodum:
- Tunç saçmalama yapma Tunç
- Niye Duru bu şerefsizi mi seviyosun
- Saçmalama ben...
- Evet sen sen ne
- Tunç bak bırak şunu
- Eğer beni öpersen bırakıcam.
- Saçmalama
- Peki sen istedin
Tık diye bi ses gelmişti. Evet şimdi sıra tetiğe basmaya gelmişti. Yaa onu öpücektim yada Kaan ı öldürücekti. Tam Tunç a giderken Kaan a bir kere baktım. Ve Tunç gülüyordu. Kaan ise kafasını Hayır şeklinde sallıyordu. Napıcağı mı bilmiyodum. Kaan ın önüne atladığım gibi Tunç un tetiği çekmesi bir oldu. Karnıma küçücük bir şey girdi , diye beklerken silah boş çıktı. Kaan beni kendine çevirip :
- Sen benim için canını mı vericektin ? Benim için nefes alamıycaktın , benim için ?
- Bırak beni
Tunç üstüme yürüyüp "sen naptin seni vurabiliridim" dedi. Ona
- Bidaha kimseyi vuramiycaksin küçük bey dedim.
Ölümden dönmüştüm. Ona kızmam lazımdı ama hiç bişey yapmadım. Niye bilmiyorum. Kaan in kollarından çıkıp kapıya yöneldim. Tunç a dönüp:
- Yarın 5 e kadar beklerim gelmezsen yatarım ve bidaha beni kimse kaldıramaz. Dedikten sonra eve gidip kulaklığı mı taktım ve Manga - Yine Yeni Yeniden adlı şarkısını dinliyerek uyuya kaldım.

Belki Bir GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin