7 - KAMP

37 1 0
                                    

Kaltığımda saat 4 buçuktu. Hemen kalkıp üstümü giyindim , dişlerimi fırçaladım , saçımı taradım ve biraz kabarttiktan sonra salık bıraktım. Her şey tamamdı. Saat tam 5 oldu. Ağzıma naneli bir sakız atıp evden çıktım.
Tunç , kapının önünde beni beliyodu. Bavulumu arka koltuğa koyup ön tarafa oturdum. Tunç bana göz kırpıp.
- Günaydın
- Günaydın
Bu sözlerden sonra Ona
- Çadır aldın dimi açıkta kalmıycaz.
- Korkma küçük hanım yolda alicaz.
- Bana Hanım denmesinden nefret ederim. Biliyosun dimi.
- Evet hala aklımda bu arada dün için özür dilerim. Silah meselesi vardı ya.
- Hangi silah ben unuttum bile boşver geçti gitti.
- Peki anlayışın için teşekür ederim.
- Ikimiz de biliyoruz ki kibarlığı sevmiyorum.
- Özür mu dilemem lazım şimdi:)
- Yoo öyle bişey demedim neyse şimdi susalım müzikler konuşsun haha
- Peki siz nasıl isterseniz
Dedikten sonra arabanın radyosunu açtık. Ve yanındaki boşluğa bişey takarak sevdiğim müziklerin açılmasını sağladım.
Ve bu en sevdiğim müzikti onla birlikte söylemeye başladım:
Kim ne derse desin aşk için
Önce hoş sonra boş gelir
Her seferinde canım yanar
Aşk bana yalan gelir
Doğrusunu sence kim bilir
Aşk nedir nerdedir
İnanmaktır diyorsan bana
Zor gelir çok zor gelir
Başrolde çoğu zaman bir kadın
Peşinde bir erkek adım adım
Dünyanın kanunu besbelli
Söyler hep aynı şeyi, aynı şeyi
Kim ne derse desin aşk için
Önce hoş sonra boş gelir
Her seferinde canım yanar
Aşk bana yalan gelir.
Arabada bağıra bağıra bunları söylüyodum Tunç ta bana eşlik ediyordu. Okulun önüne gelmiştik. Kimse yoktu , bende aç olduğum için okulun karşısındaki börekçi ye gittim. Bişeyler yedikten sonra kampa gidicek herkes geldi bunların arasında Tuğba ve Kaan da vardı. Tabi Cenk ve Yeşim i saymazsak Cenk ilk defa bensiz bir geziye gidiyordu. Hemde o Tuğba denilen kızla takılıyodu. Inanamıyorum bu çocuğa , çocukluk arkadaşının düşmanıyla.
Kaan la Tuğba el ele tutuşmuşlardı. Bu beni ilgilendirmezdi , niye kızdım bu kadar o zamn niye bu kadar Kaan ı kıskanıyodum. O çocuktan nefret ediyordum bide kıskanıyodum ve suan kendime inanmıyodum. Börekçiden kalkıp okulun bahçesine gittik. Kapıdan girerken Tunç
- Istersen elinden tutabilirim.
- Tunç biz sadece -
- Bak biliyorum biz sadece arkadaşız. Ama suan senden tek ricam bu
- Peki ama arkadaşca tamam suan sacmaladim. El ele tutuşmanın arkadaşcası mi olur. - Yaa tam biz ona arkadaşca deriz.
Dedikten sonra okulun kapısının önünde elimi tuttu. Bir anda göz göze geldik. Bütün okul bizi izliyodu. Ama niye biz sadece arkadaştık. Kaan bi an üstüme yürüdü. Tabi arkasında Tuğba da vardı.
- Senin bu pezevenkle el ele ne işin var.
Tunç:
- Pezevenk mi ? Sözlerine dikkat et ben sana piç diyomuyum.
Kaan uzun süre sustu. Gözleri doldu. Tuğba Kaan in elini tuttu ve onu kantine götürdü. Tuğba Kaan a bişeyler diyip onun gülmesini sağladı. Bu kız ne yapsa hoşuma gitmiyordu ama Kaan ı güldürmesi hoşuma gitti ilk defa doğru bişey yaptı.
Hocalar geldi biz lisedeydik çocuk değildik servis göndermeleri yeterliydi. Bizi kampta bekleye bilirlerdi. Hocalar şaşkınlık geçiriyorlardı herhalde bana öyle bir bakıyolardıki ama haklılardı da 5. sınıftan beri ilk defa bi geziye gidiyordum ve son olucaktı. Gezileri sevmem bana çok çocukça gelir hocalarla zaten zevk alamazsın :
- Çocuğum onu yapma
- Oğlum yavaş
- Kızım napiyosun
- Oturun
- Kalkın
Bunları çekmek istemem açıkçası. Kaan ı görmek için kantine baktım ama yoktu. Tunç ta ortalıklarda yoktu telefonumu çıkarıp Tunç u arıycaktım :
- Alo Tunç nerdesin servis gelicek birazdan
- Tamam Duru sen bin ben yetişicem
- Tunç nerdesin noldu
- Boscer Duru
Telefonu yüzüme kapattı. Benim yüzüme telefon ve kapatmak bana neyse ben ona sonra hesap sorardım. Servis gelmişti içine giren ilk kişi ben oldum ve şöför koltuğunun arkasındaki 3. iki kişilik yere oturdum cam kenarına.
TUNÇ UN AĞZINDAN
Telefonuma baktığımda 17 cevapsız arama arananlara baktığımda annem di. Annemle 2 sene önce küsmüştük babam yüzünden ama babam annemi aldatıp yurtdışına gidince annemle barıştık. Şimdi niye beni bu kadar aramıştı. Annemi aradığımda telefona başka biri çıktı.
- Alo anne noldu beni aramışsın.
- Anneniz hastanede
- Noldu anneme sen kimsin nerde annem ver şu telefonu anneme
- Anneniz yogun bakımda şimdi ben size hastanenin ismini veriyim siz gelin isterseniz
- Ver
Adresi aldıktan sonra arabama binip gittim. Hastaneye gelince Duru aramıştı. Onunla ne kadar az konuşsakta beni rahatlatmıştı o kız da bişey vardı onu seviyodum ama bunu ona söyleme miyordum belki belli ediyordum ama söylemeye cesaretim yoktu. Silah konusuna gelince Kaan beni çok sinirlendirmişti o beni ne kadar sinirlendirsede ona silah cekmemeliydim bunu biliyodum ama çoktan çekmiştim.
Bana yer zaman verdi bende gittim. Bekledim tam 7 olduğunda geldi ve elinde sopayla içeri girdi. Benim elimde de sopa vardı. Duru yla ilgili bi konuşma yaptıktan sonra "hadi hadi " diye bağırmaya başlamıştı. Bende üstüne gittim. Sopayla bir birimize vurduktan sonra benim sopam düştü. Beni yere düşürüp tekmelemeye başladı aynı zamanda tekme atıyodu. Silahı belimden çıkardım tiz bir ses çıkardım ne kdar çığlık gibi duyulsada silahımın olmasını görmesi lazımdı. Ki gördüde ayağa kalkıp onu ittirdim. Ve silahı ona tuttum. O sırada içeri bir melek girdi. Önce bana sonra silaha baktı. O meleğe baktığımda Duru çıktı. Ve beni tetiği çekmiyim diye teselli ediyodu. Ona beni öpmesini söyledim tetiği çekmiycektim eğer beni öperse tabi ona öyle dedim o beni öperken ben Kaan ı vurmuş olucaktım. Ama o Kaan in önüne geçmeyi tercih etti bende o anki refleskle tam Duru geçerken silahı çekmişim. Allahtan meleğim vurulmadı.
DURU NUN AĞZINDAN DEVAM
Arabaya oturdum ve hareket etmesini bekliyodum. Herkes arabaya bindi. Yağmur ve Kutay arkama Rüzgar ise sevgilisiyle önüme oturdu. Ben tek oturuyodum. Yanıma biri oturdu, Kaan.
- Naber
- Ne işin var senin benim yanımda Tuğba arkada yanlış oturmuşsun ben Duru
- Sen beni ki kıskandın. Oyy yerim seni ben
- Ne diyosun be yılışık şey off
- Bende seni seviyorum.
- Ayy allahım yaa vazgeçicek misin bu laflardan yoksa seni Tuğba nin yanına mi yolluyım.
- Tamam tamam sustum.
- Ee niye geldin yanıma ikimizde bunun karıştırma olmadığını biliyoruz.
- Servise binerken birden gözüm karardı ama nasıl kararma biliyo musun?
Gülerek dinlemeye devam ettim.
- Aksam oldu sandım neyse sonra böyle bi ışık çarptı gözüme böyle gözüm parladı. Sonra bende ışığı takip ettim çünkü beni cağırıyodu. Sonra bi baktım boş yer hemen oturdum. - Yalnız Tuğba nin yanıda boş
- Ama uzak
Diyip piç smiley attı.
- Iyi bakalım öyle olsun
- Oldu zaten sen iste isteme
- Istemesem burda olmazdın.
- Ama burdayım
Yine o piç smiley attıktan sonra ki bana durmadan kapak yapıyodu artık sustum ve önüme döndüm. Biraz ilerledikten sonra gözlerimin kapandığını hissede biliyodum. Ve tamamen kapandı.
KAAN IN AĞZINDAN
Duru o dünyada görmediğimiz bişey in kanıtıydı. Insan miydi şimdi bu canlı bence değildi. Bence o bir kanatsız melekti. Onu seviyodum ve bunu onada bu dünyaya da söyleyebilicek kadar seviyodum. Belki onun karşısında o Tunç denilen şerefsiz yüzünden gözlerim doldu ama olsun o Tunç şerefsizine vurmak için kolumu ne kadar kaldırmaya çalışsamda kalkmadı çünkü beni en zayıf noktamdan vurdu. Şimdi mi şimdi bende onu en zayıf noktasından vurucaktım. Bana piç dedi. Evet babam yok annemde ölmüş bunlar olanaklı şeyler belki biraz varlıklı olabilseydik yetimhanede gözlerimi açmıycaktım. Ama yoktu zaten hayat bi tokat atmıştı bide kanatsız melek atmıştı. Yani şu dünyada birinci tokatım hayattan ikinci tokatımıda kanatsız melekten yemiştim. Belki kanatsız meleğinkine katlana bilirdim ama hayattan yediğim tokatı kimde ağzına alamazdı. Tunç ta bunu ağzına almıştı ve ben buna dayanamazdım. Şimdi sıra onun hayatındaydı.
Tuğba beni kolumdan tutup götürdu ve kantinin orda bana mal mal yüz ifadeleri yaparak beni güldürdü.
Servis geldi Tuğba ne kadar yanıma gel desede gitmedim. Boş yer vardı kanatsız meleğimin yanı niye o kızın yanına gidiyim ki bende tabikide aklımdan geçeni kanatsız meleğimin yanını tercih ettim. Oturdum konuştuk ve serviste nil Karaibrahimgil - rüzgar adlı şarkısı çaldı. Birden omzumda bi kafa hissettim. Kanatsız meleğin di bu kafa o saçlarının kokusu , dudakları , nefesi , her şey suan benimdi her şeyiyle karşımdaydi yani omzumda biraz gittikten sonra uyandı.
DURU NUN AĞZINDAN DEVAM
Gözlerimi açtığımda iki çift gözle göz göze geldim. Hemen kendimi topladım ve ozur diledim. Oda "sorun yok" dedi. Bende önümü döndüm ve kulaklığımı takıp tekrar gözlerimi kapattım. Uyandığımda servis durmuştu. Mola veriyolarmış herkes bi yerdeydi ama Kaan hala yanımdaydı. Ona soru sormadan çıkmak istediğimi belli ettim. Oda ayağa kalktı serviste tek ikimiz vardık ve buda hiç iyi değildi. Kaan in bana yapabileceklerini düşüne miyodum. Her şeyi ama her şeyi yapabilirdi. Bende buna göz yumamazdım. Kalktım ve servisten dışarı çıktım. Karşımda bi cafe vardı bende oraya gittim. Oturdum ve meyveli kocaman pasta istedim. Hemen getirdiler bi tabağa koyulu koskocaman dilimi önüme koydular. Garson a teşekkür edip pastanın geri kalanını ve yanındada 2 litrelik kola istediğimi söyledim. Tabi o kadar ayı değildim bardakta getirmesini rica ettim. Dediğimi yaptı ve bende öküz gibi yedim. Servis hareket edecekti. Catalimin üstünde son parçam kalmıştı ağzıma attım ve yerime cam kenarına oturdum Kaan da yine yanıma geldi.

Belki Bir GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin