Seni kandırdım mı? Hayır.
Seni kurtardım.
"İki," dedi Doktor Brenner. "Öne çıkar mısın?"
Bu adamın ses tonu bile onu boğmak istememi sağlıyor, onu boğazlamamı ve ağzından defalarca o ince boğulma sesi çıkana kadar sıkmak istememi sağlıyor. Ama bunu yapamam, yaparsam tüm planlarım, tüm manipülasyonlarım boşa gider.
Doktor Brenner'ın beni gücüme rağmen ortadan kaldırmamasının tek sebebi, beni kontrol edebildiğini düşünmesi. Her zaman gülümseyen ve Evet, Baba, diyen bir kız. Çok güçlü, hatta akıl almayacak kadar güçlü desem yeridir. Mütevazi, gücünü göstermek istemeyen, tam bir emir eri. O yüzden beni yanında tutuyor ve öldürmüyor.
Yanılıyor. Doktor Brenner beni yönetmiyor. Ben onu yönetiyorum.
Her şeyi, dört yıl önce kimyaya ilgi duyduğumu söylememle başlattım. Ondan kitaplar istedim, sevdiğim yiyecekleri, ona hep, Evet, Baba dedim. Hep minnet duydum. Reşit olduğumda dışarıya çıkmak istedim, gelecek görevlere hazırlanmak ve vakit için. Seve seve izin verdi.
Ona her istediğimi yaptırdım, o da bana her istediğini yaptırdığını sandı.
Başımı kaldırıp Doktor'a gülümsediğimde bir saniye bile geçmemişti. Birkaç adım uzaktaki Peter'ı görmezden geldim. Doktor'un onu göz önünde tutmasını anlıyorum, sonuçta o, onun ilk deneği. Bunu Doktor söylemedi, söylemesine de gerek yok.
Beyaz tebeşirle çizilmiş halkanın ortasında durdum. Benden dört yaş küçük olan ve sözde gözde olan Üç numara karşı halkanın içinde gözleri bağlı, ayakta duruyordu.
Peter arkama geçti ve beyaz bezi gözlerime bağladı. Gitmeden önce saçıma dokunduğunu hissettim.
Denekler arasında tek saçı olan bendim.
Sonuçta görevler için gerekecekti.
Ufak bir odaklanmayla tekrar görmeye başladım. Karşımda Üç saldırı pozisyonu alırken ben hiç değişmedim, etrafıma hızlıca bir kalkan ördüm. Kalkanla karşılaşınca bir an duraksadı, ardından tüm gücüyle saldırdı.
Onu rezil etme niyetinde değilim, o yüzden sadece onu çemberin dışına yavaşça itmekle yetindim.
Kafa karışıklığıyla gözündeki bezi çıkarttığında, ben de çıkarttım, artık kendi gözlerimden görüyordum. Doktor'a döndüm ve hafifçe gülümsedim. Birkaç adım ötedeki Peter'ın dikkatini hissediyordum.
Antrenman bittiğinde Doktor'u odasında ziyaret ettim.
"Yeni kimya kitabı demek?" Diye sordu hafif bir tebessümle.
Evet, sonuçta TNTler kendiliğinden belirmiyor.
"Evet, Baba," dedim rahatça. "Biraz market alışverişi de yapmak istiyorum. Biliyorsunuz, çok güzel atıştırmalıklar var."