Karanlıktan çıktıklarını gördüm. Birbirlerine o kadar odaklanmışlardı ki benim orada elim kolum bağlı, savaşın ortasına atılmış bir parça kumaş gibi durduğumu fark etmediler. Ses çıkarmaya çalıştım ama gözlerini kan bürümüştü."İstersen ipleri çözebilirim." Dediğini duydum Zemo'nun. "Ya da seni eksi kırk derecelik soğuğa bırakıp gidebilirim. Burada olduğundan şüphelenmezler bile. Bunu ister misin?"
Başımı iki yana salladım. Donarak ölmek... bunu elbette istemezdim. Düşüncesi bile beni titretti.
Ağzıma bağlanmış beze rağmen bir şeyler demeye çalıştım ama hemen beni susturdu. "Büyük yüzleşmeyi izlemek istemiyor musun? Uzunca bir süre baş aktörler Stark'ın ebeveynleri olur diye düşünmüştüm ama anlaşılan büyük bir rakip çıktı." Kucağıma iyice yaklaşıp fısıldadı. "Sen."
Bu konuyla ne alakam olduğunu bilmiyordum. İkisi de çok sevdiğim kişilerdi, Tony benim dostumdu, Steve de öyle. Yani ortalıkta beni ilgilendiren bir şey yoktu. Bu onların kavgasıydı, bir ton şeyin birleşmesiyle ortaya çıkmıştı ve o bir ton şeyin içinde ben yoktum.
"Bunu yapmak istemiyorum Tony," dedi Steve yeterince yaklaştıklarında.
"Ah, öyle mi?" Tony sinirle güldü. Kriz geçirdiğini düşündüm. "Önce ailemi öldüren kişiyi bile bile sakladın, annemi öldüren kişiyi! Sonra hayatım boyunca sevdiğim tek kadına göz koydun. Gözümün önünde içine düşmediğin kaldı!"
Steve, tepkimi dile getirerek "Ne?" dedi şaşkınca. "Neyden bahsediyorsun sen?"
"Bilmiyor numarası yapma." Diye fısıldadı neredeyse. Birkaç adım yavaşça onu yaklaştı. "Onu sevdiğimi fark ettin ve hemen ona odaklandın." Yine güldü. "Lanet olasıca Çin Yılbaşı'nda bile ona hediye aldın!"
Titreyerek Steve'in bana Çin Yılbaşı'nda hediye aldığını hatırladım. Hiçbir şeyi kabul etmek istemiyordum. Ailesi için birkaç dakika önce zaten dövüşmüşlerdi ama yine de ciddi ciddi benim için kavga etme ihtimalleri beni dehşete düşürüyordu. Onlara durmalarını söylemek istedim ama sesim ufak bir iniltiden ibaretti.
"Sen neyden bahsettiğini bimiyorsun." Dedi Steve bir anda. Birkaç dakika önce ilk saldıran oyken şimdi böyle yapması sadece korkularımı arttırdı.
"Benden her şeyimi aldın." Diye fısıldadı. "Annemi, babamı, sevdiğim kadını, her şeyimi aldın." Acıyla dolu suratı bir anda ifadesizleşti. "Senin canını çok fena acıtacağım Rogers."
Yumruğunu ona savurdu ama Steve her zamanki gibi kalkanıyla karşıladı bu hamleyi. "Melinda ile çıkmıyoruz, Stark, Tanrı aşkına!" Diye bağırdı diğer hızlı hamleleri de karşılamaya çalışırken.
"Onun varlığından haberin olmasa bile umurumda değil!" Diye bağırdı. Işındanlarından birini yolladı ve Steve kalkanını kullanırken ışın başka yere yansıdı. Bana gelmediği için sevinecek kadar çaresizdim.