11 Ekim; babamın ortalıkta olmayışı beni rahatlatmakla beraber amansız bir endişeye de boğdu. nedensizce huzursuzum. annemin "zamanın ihtiyaca ve eksiklik hissine endeksi" argümanı gün geçtikçe daha da çürümeye başladı, hissediyorum. belki güzel bir kalemini kaybetsen bu bir süre sonra ihtiyaçlıktan çıkabilir. ancak bunun gerçekleşmesi için de geride başka kalemlerin olması gerekir.
eğer babanı kaybettiysen, pekala eksikliğini hissedersin. lakin sana baba olacak birine sahipsen, hissedeceğin şey büyük olasılıkla ileride alışabileceğin bir yürek sızısı ve özlem olur.birkaç gündür bunu daha iyi gözlemledim. eğer hanımefendi olmasaydı, yan apartmanımızda kedileriyle kavga ettiği için onları yakmaya çalışan abladan farksız olurdum herhalde. annesi onu ve babasını terkettikten sonra babasının ölmesi onu tamamen yalnız bırakmıştı. kediler sana yoldaş olur, dediler. sokakta buldukları kedileri ona verdiler. kedilerin nasıl yoldaşlık yaptığını bilemeyiz tabii.
sonumu böyle düşünmem garip gelebilir. kendi başıma halledemeyeceğimden, yanımda birinin her daim olmasına alıştığımdan yahut gelecekte de bunun böyle ilerleyeceğini düşündüğümden olabilir bu. yalnız kalmak tercihim olmazdı sanırım.
gergin fısıltılarla uyandığımda da bu sabah yalnız olmamanın getirdiği mutlulukla uyandım.
yalnız büyük resmi kaçırıyordum, hanımefendi gergindi ve fısıltılar halinde biriyle konuşuyordu."ne dedin sen, cidden mi?"
"üzüldüm."
"neyse, o güvende. bir daha bu telefondan arama. eğer buradan arıyorsam kötü bir şey olmuştur."
"tamam, söylemem."
telefon konuşmasının bir kısmına isteyerek kulak misafiri oldum.
açıkçası bana verdiği telefonda kiminle konuştuğu merakımı uyandırdı."günaydın." dedim burada olduğumu belli etmek için.
"a, sen burada mıydın? günaydın.""biriyle mi konuşuyordun?"
"ah, hayır. bugün drama dersim var, alıştırma yapıyordum. baş rolü kaptım da." tatlı tatlı kıkırdadı. "istersen benimle gelebilirsin bugün."
bana dürüst olduğunu düşünmüyordum. zira halen aramada olan operatör sandığım kadarıyla bizi dinliyordu.
ancak bunları boşverdim, hızla telefonu kapadım ve olur, dedim heyecanla. macera arıyordum. son günlerde olan can sıkıcı şeylerden sonra eğlenceli bir gün geçirme fikri beni büyülemişti.kahvaltıdan sonra hemen odama koştum, gardrobuma bi' göz gezdirdim. ardından Çiçek Abbas, Damat Ferit arası -çok uçuk sınırlar- birkaç kombin ayarladım ve kendime en yakıştırdığımı giydim. şimdi Çiçek Abbas'la yahut Damat Ferit'le uzaktan yakından bir alakam yok.
...
geldiğimizde bizi bir grup heyecanlı yüz karşıladı. açıkçası biraz gerilmiştim. uzun zaman sonra ilk defa kalabalığın içinde tam anlamıyla kendimi gösteriyordum zira. bu, kendini hep arka planda tutmuş bir adam için büyük bir gelişmeydi.
hanımefendinin arkadaşları onu dürtüyor, hakkımızda sorular soruyorlardı. güldüm ve yalnızca "o benim dostum." dedim. hayatına başkaları tarafından gelecek ufak heyecanlara aç olanların yüzü düştü. gerisi de beni cana yakın bir şekilde yanlarına aldı. sosyalleşmek iyi hissettirmişti. bunca zaman niye yalnız hissetmişim ki, dedim. hayat seni içine alır zaten.
hocaları geldiğinde pratiklere başladılar ve ben bir köşede onları izledim. izlemesi bile keyif vericiydi. benim de bu tür etkinliklere başlamam lazım sanırım. belki huzuru bulmama yardım edebilirler.
öğle arasında hanımefendi yanıma geldi. biraz dışarıya çıktık.
eski tabelaları izlerken birer simit aldık elimize. sus pus yerken bir anda sessizliği bozdum. "ben de katılmak istiyorum bu tür etkinliklere."
şaşkınlıkla yüzüme baktı ve gülümsedi. "cidden mi? ben de çok isterim aslında! ne konuda bir gruba katılmak istersin? şahsen ben senin için kesinlikle edebiyat kulübünü öneririm. şiirlere olan merakının farkındayım, adını bir yerlere yazdırmadan solup gitmenden korkuyordum gerçekten."
söyledikleriyle gözlerim parladı ve içimde bir yerler; eline şeker verilmiş bir çocuk sevinciyle doldu.
hanımefendi beni nasıl mutlu edeceğini biliyordu, iyi bir yerden öğrenmiş olmalı.elime verilen şekerin dişlerimi çürütmemesini umarak, hanımefendinin elini tuttum ve edebiyat kulübünün yollarını yürüdüm.
...
hanımefendiye bu güzel gün için teşekkür edip yönümü evime çevirdim.
her şey güzeldi, içimde pek bir sıkıntı yoktu, haftaya pazartesi edebiyat kulübümün ilk oturumu başlıyordu ve ben bu gece de düzenli olarak Seungmin'i düşünerek uykuya dalıyordum. günüm kötü geçse bile bu günümü güzelleştirmeye yetiyordu zaten.
lise COK YORUVU.
su sira yb atamsm sanirim,
ama elimden geleni yapacagim✊🏿✊🏿✊🏿✊🏿
lutfen beni yalniz birakmayin ki motive olabileyim🐎🐎🏋🏿♂️🏋🏿♂️🏋🏿♂️gorusuruz askolarr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13 ekim'de bir paket sigara, hyunmin
Фанфикizini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın. çocukluk aşkları hyunmin. 210322 070123