0.2

30 3 3
                                    


selamünaleyküm


Herkes mükemmel olmayı denedi ama olmadı,olamadı.Hayat bizi sürekli bi ikilemin içine sokar dimi işte ben şuan o çıkılmaz ikilemdeyim.

GÖLE DÜŞMEDEN ÖNCE LİNADAN;

Tolga arkamdan bağırıyodu ama beynim onu duymak istemiyordu.Çiçekleri tam toplamaya eğilmiştim ki nilüfer yaprağının üzerindeki kurbağanın vıraklamasıyla irkildim ve tolganın beni sürekli uyardığı şey oldu,ben göle düştüm.Hani bazen deriz ya ' hayatım daha ne kadar bok yoluna gidebilir ' diye işte şuan içimden bu cümleyi o  kadar çok kez geçiriyorum ki.

en son hatırladığım şey kafamı sert bişeye vurmam ,zaten sonrasında gözlerime inen karartıyla beraber gözlerimi kapattım.


10 AĞUSTOS 1852

Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalışırken çoktan bedenim haraketlenip yüzeye çıkmaya başlamıştı bile.Yüzeye çıkmayı başarmıştım ama orman gözüme daha ürpertici gelmişti sanırım gölette az kalsın boğulacağım için böyle geiyodu.Sırıl sıklam kıyafetlerimle gölden çıkmıştım fakat fazlasıyla üşüyordum.Ormanın çıkış yoluna doğru ilerlemeye başladım

Tolgayla ormana girdiğimizde eski püskü bi ev görmüştük,büyük ihtimal evde yaşayan yoktu ama yinede şansımı zorlıyacaktım.dediğim gibi gelirken ev eski püsküydü ama şuan karşımda duran yapı ev değilde daha çok bir saray gibi ve hiçte eski püskü değildi hatta daha yeni yapılmiş gibiydi.Tolgayla ormana girdiğimizde gözden kaçırmış olduğumuz bi ev olduğunu düşünerek evin kapısını çaldım.

'' Buyrun kimsi-Ahh hanımım günlerdir sizi arıyoruz nerelerdeydiniz,iyisiniz değilmi yaralanmadınız''

Hanımım mı?Kapıyı kırklı yaşlarının başında bakımlı gözüken bi kadın açtı bu kadını daha önce gördüğümü sanmıyorum ama kadın beni tanıyor gibiydi hatta gibisi az kalır direk tanıyordu.

'' Siz beni sanırım bi başkasıyla karıştırdınız sizi daha önce görmediğime eminim'' 

'' Hanımım gelirken yolda kafanızı bir yeremi çarptınız.Ben hizmetli Mariam beni tanımamanız mümkün değil.H-hem sizin üstünüzün hali ne sırılsıklam hem birde bunlar kimin libasıdır ''

'' Öncelikle yoldayken kafamı bir yere çarpmadım ve sizi tanımadığıma eminim.Ve birde libas derken neyi kasttettiniz ''

'' Hanımım yoldayken bir yere kafanızı vurmuş olmalısınız yoksa beni tanımama gibi bir imkanınız yok.Ve libas dediğimiz şeyde üzemize giydiğimiz kıyafetler oluyo bunu nasıl hatırlamassınız anlayamıyorum ''

'' Şey peki tamam,telefonunuzu verebilirmisiniz sevgilimi aramam gerekiyoda ''

'' Telefon mu oda nedir hanımım ben daha önce öyle bişey duymadım. ''

'' NE!Ne demek daha daha önce öyle bişey duymadım acaba biz hangi yüzyıldayız ''

'' 18. yüzyıldayız hanımım bunuda mı unuttunuz ''

'' NEEE! NASIL 18. YÜZYILDAYIZ Tam olarak hangi yıldayız.''

'' 1852 deyiz hanımım.Ve daha fazla dışarıda durursanız üşütüceksiniz hadi içeri geçin ''

Hala algılayamıyodum ben nasıl bu zamanda olabilirdim ki b-bu mümkün değildi.Kadının dedikleriyle direk eve girmedim çünkü nolucağını bilmiyordum ama kaçamazdımda sonuçta hiç bilediğim bi yıldaydım.AH BENİM AFTAL KAFAM KEŞKE SOSYAL DERSLERİNİ DAHA ETKİN BİR ŞEKİLDE DİNLESEYDİM.(bu arada padişahlık felan filan yok gibi düşünün çünkü var olduğun düşününce garip oluyo)

Arada kaldığım ikilemden çıktım ve eve adımımı attım.

🎈🎈🎈

Linanın hayatı artık eskisi gibi olmayacaktı, olamayacaktı çünkü lina bambaşka bir yüzyıldaydı,Tolga da yoktu yani yanında artık kimsesi yoktu çünkü tolga onun tek ailesiydi,herşeyiydi yada genç kız öyle düşünüyordu.


bittiiiiiiiiii

yine kısa oldu özür

zaten göremiyodum şimdi hiç göremiyom.büyük ihtimal yazım yanlışları yaptım ama kör olduğum için göremiyorum.Ama yinede oturup resim çizicem şimdi

hadi saranghae dostlarr

durun bakın şimdi ben bi tane arkidişimle tekerleme gibi bişi yapmıştım hakkımda:

ı'm a blny,tersim can yakar,bana karışanın mezarında anası ağlar

nasıl ama

ikinci kez saranghae dostlar


🖤

GÖLETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin