Eve girdiğimde son hız yemeğe başladım çünkü Marie'yi mutlu etmek istiyorsam güzel bir yemek yapmak zorundaydım tabi ki de Marie "Kalbe giden yol boğazdan geçer." diyen tiplerden biri değildi ama birisi sizin için önemliyse o kişi için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız. Çıkardığım tavukları güzel güzel dilimledikten sonra tavada kavrulmakta olan soğan salça karışımının üstüne boşalttım. İnce ince dilimlediğim domatesleri de biberlerle beraber onların üstüne. Daha şimdiden çok güzel kokuyordu. Son olarak da pişmesine yakın üstüne bol baharat ve en güzeli bol nane attım. Bir yandan da yanında güzel gideceğini düşündüğüm patateslerimi kızartıyordum. Onlar da hazır olunca patateslerim için olan özel sosumu hazırlamaya başladım. Küçük bir kâseye boşalttığım ketçabın üstüne bolca köri döktüm. Ardından ince ve küp şeklinde doğradığım soğanları da kasemin içine attım. Bu sos cidden bir harikaydı bakalım benim prensesim de böyle düşünecek mi yoksa kapının önünde verdiği öpücükle mi yetinecekti. Masamın üstünü de son hızla hazırladıktan sonra boş bir vazoya da arka bahçemizden kopardığım çiçekleri yerleştirdim. Her şey son derece şık görünüyordu . İçecek olarak tercihim ise kendi yaptığım vişneli sodaydı biliyorum ismi komik geliyor fakat kendiniz yapınca tadı bir harika oluyor. Kapı zili çaldığında az kalsın yaptığım şeyleri döküyordum. Evet bir bakalım her şey hazır, üstüm tamam saçlarım harika. Kapıya doğru gittikçe kalbim daha da hızlı atmaya başlamıştı ve kapıyı açtığımda "Aman Tanrım sen, sen harika gözüküyorsun. Oh Marie sanırım beni öldürmek için ısrarcısın."
"Merak etme Daniel henüz çok gençsin. Ve teşekkür ederim."
"Evet Prenses güzel bir akşama hazır ol çünkü bu yaptığım seni çok şaşırtacak." Diyerek elinden tuttum ve onu yemek masasına götürdüm.
"Vav vaov! Bunların hepsini gerçekten sen mi yaptın? Çok güzel görünüyor. Bence hemen yemeye başlamalıyız. Ama önce bunu açmalıyız." Dedi elini getirdiği paketin içine sokarak. Ve gayet pahalı olduğunu düşündüğüm bir şampanya şişesi çıkardı.
"Kesinlikle olmaz Marie bunu seninle daha önce konuşmuştuk. Hatırlıyorsun değil mi ? Kafa salladığına göre bu evet demek oluyor. Şimdi yeniden söylüyorum ben içki içmiyorum, sen içmeyeceksin çünkü bu kötü bir şeydir. Hem seni ölüme götürecek olan bir şeyi niye bu kadar çok seviyorsun ki?"
"Hadi ama Koray bu kadar klişe laflar etmene gerek yok sonuçta çevrendeki her şey seni ölüme götürmek için sana bu hayatta eşlik ediyor. Sana kalansa zevk aldığın şeyleri yapmak. Senin de tabirinle anı yaşamak." Size başta söylememiş olabilirim ama Marie ateistti. Ve onun için her şey bir oldu-bitti den ibaretti. Fakat dediğim gibi Onun etnik kökeni, inancı benim için hiç önemli değildi buna saygı, hoşgörü ne isterseniz diyebilirdiniz benim içinse bunun adı aşktı. Evet Marie aynı zamanda alkolik derecesinde çok içiyordu ve onun için endişeleniyordum. Eskiden normal derecede içerdi fakat babasının annesini aldattığını öğrenince çok üzülmüştü o geceyi hiç unutamıyorum bize gelmiş beni zorla evden çıkarıp sahile götürmüştü. Ağlıyordu gözlerinden düşen yaşları ellerimle siliyordum o da bana yaslanıp getirdiği biradan içiyordu. Bir şişe de bana almıştı o zamana kadar hiç içmemiştim fakat O nun için ilk ve son kere o gün o şişeyi bitirdim ve bir daha içmemeye yemin etmiştim çünkü Marie ye sahip çıkabilmem için aklımın başında olması gerekiyordu çünkü ona aşıktım. Belki size anlattığım şeyler Onu kötü bir insan olarak gösteriyordu fakat benim prensibim çok basitti ve bunu babam öğretmişti : Bir insanın iyi özelliklerini al.
Marie'nin ise iyi özelliği çok fazlaydı. Her şeyden önce onu sevmem bile yeterliydi.
"Ne dersen de bu şişe bugün açılmayacak. Daha fazla tartışma istemiyorum. Gel bakalım buraya." Oturacağı sandalyeyi çekip oturmasına yardım ettim. Bende tam karşısına geçtim ve sessizlik içinde yemeğimizi yemeye başladık. "Bütün bunlar harika ufaklık. Hele şu sosun, bayıldım!" Elimde olmadan gülümsedim onu bu haldeyken izlemek harikaydı. Hepsini birden ağzına tıkmaya çalışıyor tıpkı çevresini yeni tanıyan ve her şeye dokunmak isteyen bebekler gibi hepsini bir anda yemek istiyordu.
"Evet bakalım bu davetini neye borçluyum Daniel yoksa tüm bunlar genç ve zavallı bir kızı yatağa atma planın mıydı?" Böyle demesi bile ürkütücüyken gerçeğini hayal bile edemiyordum.
"Saçmalama seni yatağa atmak gibi bir fikrim yok. Hem bu da nerden çıktı ? Seni çağırmamın sebebi seninle konuşmak. Lafı uzatmıycam sana uzun zamandır aşığım ,seni seviyorum, seninle yaşamayı isterim ve seninle uyumayı. Fakat bunu bir türlü dile getiremedim. Ama bugün bu açıklığa kavuşacak . Birbirimiz arasındaki ilişkinin adı ne ? Ben bunu bilmek istiyorum."
Marie fal taşı gibi açılmış gözlerle beni dinliyor bir yandan da sana aşığım dedikten sonra ağzındaki sodayı püskürttüğü için masayı silmeye çalışıyordu. Hala bir şey demedi sanırım buraya kadarmış. Fakat Marie elindeki kadehi fondip yapıp ayağa kalktı, o içki hangi ara açıldı , ve yanıma geldi. O akşama özel giydiğim takım elbisenin kravatından tutup beni kendine çekti ve dudağıma kapandı. İhtirasla beni öpüyordu bir yandan da üstüme oturmuştu ve altımızdaki sandalye gıcırdıyordu eğer kırılırsa hiç hoş olmazdı. O kadar hırçın bir şekilde öpüyordu ki "The Right Kind of Wrong" filmindeki Sara Canning ile boy ölçüşebilirdi.
"Hey Marie rica etsem üstümden kalkar mısın şu an beni öpmüyorsun ama hala üstümdesin ."
"Ov ,şey özür dilerim. Böyle olmasını istemezdim. Şey ımm evet aramızdaki ilişkinin adını soruyordun . Biliyor musun sanırım ruh eşim sen olmalısın bende tam bugün sana aynı şeyleri söyleyecektim tabi Carlo araya girmeseydi. Az önce yaptığım şey için tekrar özür dilerim. Bilemiyorum yani kendimi tutamadım bir bakıma da öcümü aldım sayılır. Biliyor musun hayatımda gördüğüm en şapşal ama en tatlı, kalbi kocaman iyilik dolu birisin. Ve ben sana uzun zamandır utulmuştum. Şapşalsın çünkü yaptığım girişimlerin hiçbirini anlamamıştım. Sanırım bu onun hırsıydı."
Vay canına bütün bunlar gerçek miydi acaba? Son 5 dakika içinde hayatımın ilklerini ve enlerini yaşamıştım. Marie resmen çıldırmış gibi beni öpmüştü. Ve ardından gelen itiraflar. Peki şimdi ne yapacaktım. İstediğim şey olmuştu peki ya sonrası?
"Sanırım yemeğe devam etsek iyi olacak Koray."
Yapacak daha iyi bir şey de yoktu zaten. Derin bir nefes alıp yemeğimi yemeye koyuldum. Tabi şampanya şişesini de Marie'den uzağa çekmiştim. Dışarıdan ciddi görünüyor olmalıydım ki Marie "Ne düşünüyorsun bakalım?" diye sordu.
"Seni ve ne yapacağımı."
"Ne yapman gerektiğini sen çok iyi biliyorsun dostum : Anı yaşa!" dedi ve şerefe diyerek elindeki soda bardağını kaldırdı. Sanırım bu gece bu gereksiz hareketi yapacaktım. "Şerefe."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MI HAYAL Mİ*
Roman pour AdolescentsAşk siz onu tam buldum dediğinizde elinizden kaçar çünkü onun olayı budur kovalamanız lazım ;)