"pekala, hwang hyunjin. yeni doktorunla ilk randevun için hazır mısın?"
hiç umursamadan camdan dışarı bakmaya devam etti kırmızı saçlı. sarı saçlı olan gülümsemesini soldurdu ve arabayı durdurdu. "işte, geldik. eğer bir sorun olursa beni araman yeter-"
yüzüne kapanan kapıyla derin bir nefes verdi.
hyunjin ise saçlarını toplarken içeri girdi. danışmaya yaklaştı ve kimliğini gösterdi. "hwang hyunjin, koridorun sonunda sağdaki odada bay bang sizi bekliyor."
teşekkür bile etmeden çantasını omzuna taktı ve koridordun sonuna yürüdü. kapıyı tıkladı ve aldığı gel komutuyla içeri girdi.
onu ayakta karşılayan doktorunu süzdü şöyle bir. mavi saçları vardı. masmavi. gözleri ise yeşildi. lens olduğu oldukça açıktı ancak yine de çok hoş görünüyordu. tırnaklarında siyah ojeler vardı. üzerinde belinde biten siyah bir kısa kollu tişört vardı. kasları oldukça havalıydı. altında ise siyah eşofmanı vardı ve kendisinden oldukça kısaydı. yaşlı görünmüyordu. aksine oldukça gençti.
"hoş geldiniz hyunjin-shi. otursanıza."
siyah deri kaplamalı koltuğa oturdu ve çantasını da yanına koydu. ardından odayı incelerken konuştu. "lütfen saygı ekleriyle konuşmayın."
"pekala hyunjin, bana biraz kendinden bahseder misin? gün içerisinde neler yapıyorsun, boş vakitlerinde ne yapmak hoşuna gidiyor?"
"yemek yiyorum, dizi ya da film izliyorum ve müzik dinliyorum. basketbol oynardım."
kaşlarını kaldırdı doktor. "oynardım?"
"şu an oynamıyorum."
"anlıyorum... bu kadar az mı?"
"evet."
kalemini bıraktı ve göz teması kurdu doktor. "pek konuşmayı sevmiyoruz anlaşılan?"
"aslında seviyorum. sevdiğim bir konu olursa saatlerce konuşabilirim. sadece şu an modumda değilim."
"pekala, yang jeongin'in söylediklerini incelersek... hiçbir zaman modunda değilmişsin?"
"evet?"
ayağa kalktı ve camdan dışarıyı gösterdi. "neden ofisim için bu odayı seçtiğimi biliyor musun hyunjin?"
"sizin yerinizde olsam deniz ya da orman manzaralı bir odayı seçerdim. görünen o ki karşıdaki odalar deniz manzaralı."
güldü doktor. "haklısın hyunjin. ben de o odalardan birini seçerdim."
"öyleyse neden şehir manzaralı bir oda seçtiniz?"
"insanlar hyunjin. insanları izliyorum."
kaşlarını kaldırdı kırmızı saçlı. "bir sapık gibi mi?"
"hayır. onları izliyorum ve düşünüyorum. kimisi çok mutlu, kimisi çok depresif. onların yaşadıklarını kafamda kurmayı seviyorum. bu benim hobim gibi bir şey. belki saçma ama, kendimi bulmama yardımcı oluyor."
yüzündeki gülümsemeyle hastasına döndü. "peki sen?"
ayağa kalktı ve dışarıyı izlemeye başladı o da. "şuradaki siyah saçlı ve uzun boylu çocuğu görüyor musun?"
"hangisi? bir sürü uzun boylu ve siyah saçlı çocuk görüyorum."
hyunjin bir elini doktorunun beline attı ve kendine çekti. elini cama doğru uzattı. "şurada. bankta oturmuş. kulaklığı takılı."
bay bang çocuğ bakarken kafasını yana çevirdi ve ona baktı hyunjin. yakından bile çok güzeldi.
"şimdi gördüm."
bay bang'ın belindeki el ve elin sahibiyle hiçbir sorunu yokmuş gibi görünüyordu. "ne olmuş ona?"
o da hyunjin'e döndü ve bir süre bakıştılar. ardından hyunjin konuştu, yeşil gözlere ısrarla bakmayı sürdürürken. "bana benziyor."
güldü bay bang. "ikiniz de uzun boylusunuz ama, benzer başka bir yanınızı göremedim."
"müzik, bay bang. müzik."
ardından tekrar çocuğa döndü. dikkatli bakınca gülümsediği görülüyordu. "nedense onun arctic monkeys dinlediğini düşünüyorum, i wanna be yours."
büyülenmiş gibi baktı doktor, hastasına. o doktordu, ama hyunjin hasta değildi. chris o an bunu anladı.
geri çekilirken konuştu doktor. "pekala hyunjin, şimdi bana bir travmanı anlatmanı istiyorum. travma ya da hâlâ izleri duran bir olay."
hyunjin koltuğa geri oturdu. "bir sevgilim vardı. onun benim için doğru kişi olduğundan emindim. ama o emin değil gibiydi. çünkü ne zaman onunla vakit geçirmek istesem kaçıyordu. ancak canı sıkıldıkça gelip beni öpebiliyordu. ama bu bile bana o kadar çok kelebek veriyordu. aptal gibi onun beni sevdiğini düşünüyordum."
"onunla ilk tanıştığım zamanı hatırlıyordum da... ikimiz de o zamanlar birbirimiz için en iyisi olduğumuzu düşünüyorduk. ben düşünmeye devam ettim ancak o. o düşünmeyi bıraktı."
"ayrılmak istediğini söyledi. gideceğini söyledi. beni doğru kişi olarak görmediğini de ekledi. bavulunu hazırlayıp kapıdan çıkana kadar şaka yapıyor sanıyordum. belki bir sürpriz."
"sonra, ona kalması için yalvardım. dinlemedi. o siktiğimin kapısından çıktı ve beni paramparça bıraktı. ikimize ait ne varsa götürdü doktor."
"etrafımdakiler deli olduğumu düşünüyor. bu geldiğim kaçıncı psikolog saymadım bile. insanların bana sanki ben de yanlış olan bir şeyler varmış gibi davranmasından bıktım."
bir süre baktı doktorunun yüzüne. "al işte, sen de bana diğerleri gibi bakıyorsun."
çantasını aldı ve kapıya yöneldi hyunjin.
kollarına dolanan kollarla duraksadı. "sen de yanlış olan hiçbir şey yok hyunjin. aksine, onu çok sevmişsin."
"bazı insanlar vardır, sevgimizi gram hak etmez hyunjin."
♡♡
iyi okumalarr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
brutal ↬ hyunchan
Fanfic"eğer birisi daha bana 'gençliğinin tadını çıkar' derse oturup ağlayacağım. hayatım boyunca tek yaptığım elimden gelenin en iyisini yapmaktı, böyle mi teşekkür alıyorum doktor?" ♧♧ olivia rodrigo'nun brutal isimli şarkısından esinlenilmiştir. tw: kü...