II

20 2 9
                                    

Günlerden Perşembe. Akşam saat on gibi falan. Ben direksiyondayım, Cenk’le birlikte Begüm’ü biten shiftinden almaya gidiyoruz, birkaç şey içip gülüp eğlenmeyi planladığımız sıradan bir gün. Cenk yine bana gülerek gününü anlatıyor. Onun da bir anlatış tarzı vardır ki, sanırsınız The Office dizisinden fırlamış bir yerde çalışıyor.

“Bugün de benimle uğraşmak için hepsi benim giyindiğim gibi giyinmiş gelmiş ofise… Ben de biliyosun sabahları önümden araba geçse inek bile zannederim. Ben fark edene kadar resmen on dakika geçmiş. Sonra bir kahkaha tufanı… İnince fotoğrafını göstericem.”

Diyor bana gülerek. Onun bu neşeli hali büyük ihtimalle enerjisinden kaynaklanan bir şey, enerjisini senelerdir yaşla bile kaybetmedi, ki kaybetmesin de iş yerindeki herkesin onu iyi patron olarak gördüğüne eminim ben. Onun bu hikayeleri sayesinde yüzden hiç sıkılmıyorum, doya doya onu dinleyip arabayı çevreyolunda sürüyorum. Sonra benden kablo istiyor, telefonuna takıyor. Ben de bu arada camları açıyorum, yolda giderken biraz eser belki diye. Öyle bir şarkı açıyor ki, ikimizi de üniversite yıllarına götürüyor.

“Arkadaşları Ali derler, Ali oturur bizim kahvede…”

İkimizde bağırarak söylemeye başlıyoruz. Üniversite zamanımızda çıkmamıştı bu şarkı ama Cenk’le ben nedense bu şarkıyı hep severdik ve araba şarkımızdı. Uzun zamandan sonra yeniden şarkıyı açınca resmen anı tufanı gözlerimin önünden geçiyor ama ben araba sürdüğüm için onları gideceğimiz mekandaki konuşmalarla erteliyorum. Cenk kendini bir ara o kadar kaptırıyor ki, kafasını dışarı çıkarıp bağırmaya başlıyor.

“ALİİİİİİ ALİ DESİDERO!”

Gülerek Cenk’i içeri çekiyorum, çünkü çevreyolunda olsak da insanların ifadelerini görebiliyorum ama Cenk yılmıyor.

“Bırak ya insanlar kendilerine baksın, eğlenceden yoksunluk çekiyolar resmen.”

Arabayı Ataşehir çıkışından Begüm’ün çalıştığı hastaneye doğru sürüyorum ve aklıma o ara çok komik bir fikir geliyor. Cenk’e şarkıyı durdurmasını ve başlat dediğimde başlatmasını istiyorum. Biraz daha gittikten sonra hastanenin yakınlarında bekleyen Begüm’ü kesiyorum ve Cenk’e başlat diyorum. Şarkının sesini açıyor ve şarkı şöyle diyor…

“Ali kıza bir klark çekiyor kahvedekiler ınının diyor ınının ınının ınının ınınının ınının ınınııınııın.”

Begüm kahkaha atmaya başlıyor, ben de arabayı ona doğru sürüyorum. Sonra benim oyunumu bana kullanıyor ve o da başlıyor.

“Kız pardon diyor başım döndü MFÖ yakar gönlümü…”

Böylece kız ve Ali’nin atışmalarını söyleyerek resmen bir sokak gidiyoruz. Allahtan sokak çok kalabalık değil de ne arkamızdan gelen korna çalıyor ne de bize deli muamelesi yapmıyorlar. Begüm arkaya biniyor ve bunun her anını benim telefonumla kayıt altına alan Cenk çok değişik bir mutluluk yaşıyor.

“Harika çektim, sakın silme bak geçen ki çektiğim şeyi de silmişsin bu ne güzel bi anı işte. Aylin silme bak.”

Ben ona gülerek cevap veriyorum.

“Hayatım ben onu silmedim ki, bilgisayarda böyle videoların klasörü var arada bir bakıyorum. Size de atarım bi gün isterseniz.”

Cenk hı hı yaparak inanmadığını belirtiyor, Begüm onun bu davranışını gördü galiba ben pek göremedim araba sürdüğüm için hemen lafa atlıyor.

“Ya oğlum Aylin senelerce kaybettiği hafızasını geri kazanmayı çalıştı sence böyle bişiyi siler mi?”

Cenk kafasını sallıyor ve aklına bir şey geliyor olacak ki ben bile gözlerinin parlamasını görüyorum.

NamütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin