6-) bugün günlerden senden sonra

502 62 82
                                    

Çok geç olmuş, tam vakti gitmenin
Ama hoşça kal demiyor ki gözlerin
Ellerin elimde hâlâ, kokun daha hafızamda
Sonu yok bu elveda deyişlerin

Yeonjun'dan

Hayat seçimlerden ibaretti.

Kaderin de parmağı vardı elbette ki, kader benim bu rezil hayatımdaki tek suç ortağımdı. Belki ben bu kadar korkak biri olmasaydım bu durumda olmazdım. Belki biraz şanslı olsaydım hatalarımı telafi etme şansım olurdu. Ne ben zamanında cesaretimi toparlayabildim, ne de biraz şanslı olabildim.

Size hikayeyi her şeyin başladığı o sene olan ortaokul 3. sınıftan anlatmaya başlamak istiyorum. O zamanlar Beomgyu ortaokulda 1.sınıfa yeni geçmişti, yani artık aynı okula gidiyorduk. Beomgyu o sene daha sessizleşmiş, sanki etrafındaki herkes büyümenin acısını çıkarırcasına bağıra bağıra büyüyormuş da o hiç büyümek istemiyormuşçasına sessiz sessiz büyüyormuş gibiydi. Ona yaşama sevincini tekrar kazandırmayı çok isterdim, gerçekten. O kadar kötü bir insan değildim. Beomgyu her zaman benim en favori insanım olmuştu en nihayetinde. Bütün zamanımı Beomgyu'ya ayırıp anneme, başta Soobin olmak üzere bütün arkadaşlarıma onunla geçirdiğim zamanı anlatan bir çocuktum ben. Beomgyu'yla zaman geçirmek benim için işte bu kadar özel ve kıymetli bir şeydi aslında.

Annem bir şeylerden şüphelenene kadar böyleydi.

Bir gün, Beomgyu'ya yapamadığı derslerde yardımcı olup onu evine yolladığım bir gün, annem kapımı tıklatıp içeri geldi. Yüzünde mahcup bir ifade vardı – ki o ifadeyi bu yaşımda hâlâ çok net hatırlıyordum. "Yeonjunnie, bebeğim," dedi başımı okşayarak. "Bir şey hakkında konuşacağız, ama bana tepki gösterme lütfen. Her şey iyiliğin için, tamam mı?" Sonra alnıma şefkatli bir öpücük kondurup seneler boyunca benim omuzlarıma asla hafiflemeyecek bir yük bıraktı.

Keşke annem beni "korumak" istemeseydi de ben de bütün korkularımla her şeyden habersiz bir çocuk olarak, savunmasız da olsa yüzleşseydim. Belki Beomgyu'nun yüzüne bakabilecek yüzüm olurdu o zaman.

Yıllarca anneme verdiğim söz yüzünden Beomgyu ne kadar bana yaklaşmak istese de, en azından benimle eskisi gibi arkadaş olmak istese de onu ittirdim. Annemle ettiğim kavgalar o zamanlar beni çok üzüyordu.

"Anne, tanrı aşkına," diye bağırmıştım. "Beomgyu sadece arkadaş olmak istiyor! Benim ona hislerimin ne önemi var, kalbini kırıp duruyorum!"

"Ona yakınlaşınca elbette herkes anlayacak Yeonjun. Ben sırf bu yüzden seni korumaya çalıştım, Beomgyu'ya karşı garezim olduğundan değil."

"Anne, anlamıyorsun. Beomgyu iyi durumda değil, hiç arkadaşı yok! En azından arkadaş olmamıza izin ver. Yalvarıyorum."

"Arkadaşsınız zaten, Junnie. Daha fazlasını isteyip beni haklı çıkaran kişi sensin şu anda."

"Beomgyu ona iyi davranmadığım için dersleri için gelmeyi bile bıraktı. Arkadaşmışız, ha?" demiştim. Sonra da gözlerimden akan yaşlarla odama kadar arkadaş diye sayıklaya sayıklaya gitmiştim.

Ben liseye geçene kadar bu kavgalardan dolusuyla yapmıştık, annem ise bir kez olsun geri adım atmamıştı. Benim dışlanmamamı ve bana iyi davranmalarını istediği için böyle yaptığını söylüyordu fakat bu lisede bana kocaman bir kimlik çatışması olarak geri dönmüştü. Ben neyi yanlış yapıyordum ki? Bu cinsel kimliğin neresi yanlıştı?

2 kids, too young and dumb (beomjun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin