Tüm uzuvlarıma uzanmıştı,tiz bir acı. Yalanlamak istiyordum duyduklarımı,öte yandanda bu zamana kadar beklediğim o umuda kavuşmuş olmak göz yaşlarıma yol vermişti gür kirpiklerimin arasından süzülerek.
" Olamaz." Küçük ağzım daire şeklini alırken,fısıltıdan ibaret olan sesimi ben bile zar zor duymuştum.
" Şimdi gelecek baban! ''
Bu kadar kolaymıydı? Bu on yedi yıl boyunca neden bugün gelmişti o? Babam.Gerçekten babam mıydı yada?
Birbirine doladığım elimi kolumu nereye koyacağımı bilemedim. Şuan büyük bir şokun etkisindeydim,biraz sonra neredeyse on sekiz yıldır görmemiş olduğum babamın bir anda karşıma çıkmasının şokuydu bu, belkide tarifi olmayan,garip nahoş bir his!
Nurgül hanım dönüp göz ucuyla umursamaz bir tavırla,göz yaşları içerisinde girdiğim hallere baktı.
" Geç. Otur! "
Oturmak?
" Babam? " Öylece kalakaldım. Şaşkınlığı solurken tüm ciğerlerim,ben gülümsedim.Gözyaşlarıma rağmen gülümsedim.
Dudaklarım kımıldadı sadece,gülümsemem hiç bozulmadı!
" Onlar. Ölmüştüler! "
" Bunuda nereden çıkardın aptal velet! Seni bir sokak lambasını altında ki bankın üzerinde terketmiş,gitmişti insanlar. "
Nurgül hanım haklıydı. Ölmemiştiler ki. Sadece beni terk etmiştiler.
" O...o zaman neden-"
Bir kapı sesi ilk defa bana bu kadar ağır gelmişti. Birisinin kalbimi avuçlarının arasında sıkıyor olduğunu hissettim. Bir an nefesim kesildi,sonra farkettimki kendi nefesimi ben tutuyordum.
" Gel! "
Kapı gıcırdayarak açıldı. Gelen kişiyi arkam dönük olduğu için göremiyordum,gözlerimi sıkıca yumdum. Sanki olan biten herşey ağır bir çekimde oluyordu.
" İşte baban Ufuk beyde geldi Mısracım." dedi Nurgül hanım,bana bu on sekiz yılda ilk defa nazik davranma rekoruna girmiş olarak.
Yaşlı ve yorgun çıkmış olan o adamın sesi, bana bunca zaman beklediğim o umudu, o mucizeyi hatırlattı. Sahi ben değilmiydim bunca zaman,her Allahın günü ailemi bulabilmek için dualar edip duran o zavallı kız? Şimdi neden dualarımın kabul olduğuna bir türlü inanamıyordum?
" Mısracım! " Dedi Nurgül hanım sinirlendiğini anlayabildiğim sert ve yumuşaklığın,arasında gidip gidip gelen bir ses tonuyla.
"Baban,sana diyor! Bize dönebilirmisin artık."
Yutkundum. Buna hazırmıydım?
Yavaş yavaş kendi etrafımda parmak uçlarımda döndüm,birbirine bastırmaktan sızlıyor olan gözlerimi açtığım an tepemden aşşağıya bir kazan kaynar suyun döküldüğü andı! Babam. O karşımdaydı işte. Gerçekmiydi,özmüydü bilmiyorum ama,bana şevkat dolu bakıyor yaşlanmış gözleriyle tebessüm ediyordu. Tutmuş olduğum nefesimi bırakarak derin derin nefesler almaya başladım.
" Çok güzelsin kızım."
Bana doğru yavaş bir şekilde yaklaşmaya başladı. O yaklaştıça sessiz gözyaşlarım arttı. Aklıma bir soru daha takılmıştı. Acaba annemde varmıydı?
Uzun kıvırcık saçlarımda gezindi buruşmuş parmakları. Dudaklarımı çığlık çığlığa bağırarak ağlamamak için,birbirine kanatırcasına bastırdım. Göğsüm hızla inip inip kalkarken,titremeye başlamıştım. Bunca yıl çoçukluğumda,ergenliğimde, gençliğimde bir gram olsun sevgi görmemiştim. Ama şimdi öz babam,tıpkı benimkiler gibi olan aklar düşmüş,kıvırcık siyah saçlarıyla duruyordu karşımda. Benim saçlarıma dokunuyordu,şevkat dolu. Okşuyordu!
Aynı anda sıkıca kucakladık birbirimizi. Aramızda hasret kokuyordu. Daha doğrusu ben sokuldum ona,mis gibi kokuyordu. Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmezken o bana dahada bir sıkı sarıldı. Göğsüne bastırdı,sanki içine sokmak istercesine.
" Neredeydin?....Şimdiye kadar!"
" Seni arıyordum meleğim. Herşeyi anlatacağım sana..."
" Gerçekten babammısın? "
" Ben senin gerçekten,öz babanım Melek! Sen benim kızımsın. Bunca sene seni nasıl aradım her yerde bir bilsen...."
" Melek? "
" Senin adın melekti,seni benden almadıklarından önce! "
" Almadıklarından önce derken? "
"Herşeyi....herşeyi anlatacağım Melek! Şimdi sadece,seni sonunda bulabilmenin mutluluğunu yaşamak,sana olan hasretim asla bitmeyecekte olsa,gidermek istiyorum kızım! "
Babamın,yada annem ile anlaşamayıp ayrılmaları üzere,beni birdaha hiç göremeyip,kaybetmiş olarak babam olduğunu iddia eden bu adamın hemen dizlerinin dibinde oturuyordum. Nurgül hanım sert bir surat ifadesiyle elinde ki, ne olduğunu bilmediğim kağıtları bana uzattı.
Babamın boynuna atlayarak yanaklarından öptüm derin bir şekilde. Gözyaşlarım kirli sakallarını ıslatırken defalarca ensesinden baba kokusunu çektim onun.
Özlemiş olduğunu hissettim kalbimin,hiç bilmediğim bu baba kokusunu. Saçlarımı seviyordu durmadan,yanaklarımı okşuyor gözleriyle sıcacık tebessümler katıyordu mutluluk gözyaşlarıma. Elimde ki kağıtlara,karşımda ki adama hala inanamıyordum. Sanki mükemmel bir rüyanın içerisinde gibiydim! Umarım bu bir rüya ise,hiç ama hiç bitmezdi.
Bu DNA testleri hangi ara,ve nasıl yapılmıştı?
" Bunları. Bu DNA testlerini ne zaman,nasıl yaptırdınız ki siz? "
" Geçenlerde kan bağışı kampanyasıyla, neredeyse tüm yurttan kan almıştık! İşte aslında o kanlar,Ufuk beyin her yerde arıyor olduğu kızı,yani seni bulabilmek içindi! "
Hatırlamıştım,evet. En az bir hafta kadar falan önceydi,reşitiz veya değiliz bir kaç tane hemşire bilmem kaç saat boyunca aralıksız tüm yurdu kat kat dolaşmış,tüp tüp kan almıştılar. Kimi kızın damarını bulamadıkları için,şırıngayla delik teşik etmiştiler. Demek tüm o eziyet sadece benim içindi,babamın beni bulabilmesi içindi. Minnet ve sevgi dolu baktım babama. Aynı şekilde karşılık almışken,kaşları çatık ve buz gibi bir surat ifadasiyle ruhsuzca babamı süzmekte olan Nurgül hanım çekti dikkatimi. Benim onu izlediğimi fark eder etmez ise babam beni koltuğunun altına çekip başımı göğsüne yaslayarak saçlarımı yeniden okşamaya başladı.
" Seni çok özledim Melek. Artık eve senin ile birlikte döneceğim. Dünyalar güzeli kızım,evimin tek prensesi olacak! "
Babam omzunun üzerinden bana bakarken başımı kaldırıp gözlerimi buluşturdum onunkilerle. Saniyelik bile olmayan bir an,bizi korkunç bakışlarıyla süzmekte olan Nurgül hanıma kaydı babamın bakışları.
" Söyle bakalım o zaman bana prensesim. Evimize gitmeye,benim ailem olmaya,bir Özkan olmaya hazırmısın? "
Ev,aile,ve babamın soy ismi! Yarım saat önce buraya gelirken yolda birisi beni kolumdan tutup,bana bu olacakları anlatsa kahkaha atıp,onunla deli diye dalga geçerdim. Ama şimdi bu hayalden bile güzel olan tüm herşey,bu adam.
Benim babam! Gerçekti.
" Hazırım. Senin ile birlikte,evimize gidelim baba! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MISRA
RomanceHava git gide kararıyordu. Hatta bir zamanlar çocuk aklıyla umut ışığı sandığım sokak lambaları bile yanmıştı. Lakin ne gidecek bir yerim vardı, ne de sığınacak bir kimsem. Doğru ya, unutmuşum. Ben hep " Meçhul " bir kız çocuğu değil miydim zaten!?