4. Bölüm "Mart Ayındaki Zemheriler"

11 0 0
                                    



Virginio Aiello, On Piano - Van Gogh
Sezen Aksu - Kalbim Ege'de Kaldı

Tenimin altındaki alevlerin beni nasıl yaktığını hissediyordum. Her kor, bedenime düşüp düştüğü yerde savaş açıyordu. Savunmam gittikçe güçsüzleşiyor, taarruzun darbelerini daha iyi hissediyordum. Umursamaz yanımın parmakları piyanoya uzanıyor, orada beni çalıyordu. Yanık ses ruhuma doluyor, bir ateş de orada yakıyordu. Ağlayan bedenimin göz yaşları ateşleri söndürmeye yetmiyordu. Acizlikle harlanan ateş daha da gür yanıyordu. Gökyüzü gürlüyordu, toprağın çığlıklarını rüzgar taşıyor, kainatın her bir noktasına ulaştırıyordu. Gün elbet bitiyor, Güneş doğduğuna lanet ediyordu. Gece, örtüsü altına sakladığı insanlıktan iğreniyor; ses gittikçe yükseliyor, kelimeler artık daha fazla anlam ifade ediyordu. Ancak kulaklar duymuyor, gözler görmüyor, ten hissetmiyordu. Hisler, kalpteki yerini terk etmişti.
Savaşın güçsüz kalan bu yanı daha fazla dayanayıp teslim bayrağını göndere çekti.

Acı bir çığlık yeri göğü inletti.

Annenin evladını kaybedişinin çığlığıydı bu. Yüreğin yanık kokusu burunların direklerini sızlattı. Dil hiç susmadı, göz yaşları hep aktı. Alınan her nefes, bedene vurulan bir kırbaçtı. Acı çığlıklar peşi sıra geldi. Kırbaçlar göğsünü kanattı. Kan yere damla damla aktı. Göz yaşları yerdeki kana karıştı. Anne daha çok ağladı. Evladının ruhunu göğe yolculadı. Onunla gitmek istedi ancak gök, onu kabul etmedi. "Sıranı bekle," dedi. "Her fani elbet buraya kavuşur.". Ancak anne daha fazla yaşamak istemedi. "Gök!" dedi, "Sen beni almazsan ben de toprağa karışırım, denizlerle sulanırım ve bir bütün olur sana uzanırım. Fakat bu sefer ruhumla değil, elimde tuttuğum hançerle gelirim. Seni kanatırım, kanını mavilerimle boyarım. Durmam, daha fazlasını isterim. Canımı yaktığın için canını yakarım. Seni alırım ve bir daha seni, sana vermem."

Ben buydum.

Beni, benden almışlardı.

Yok olmuştum.

Sadece yaşamaya mahkum etmişlerdi.

Şimdiyse denizin davetsiz misafiri elini bana uzatmış; bana, beni verecekti. Belki de anneydim ve evlat acısıyla kavrulan yüreğimi söndüreceklerdi.

Bana evladımı vereceklerdi.

💨

Hayatımıza birileri girer ve çıkar. Bazıları bizi yaralar, bazıları kaderin çizildiği tabloda bir tozdur, bazıları ise bir toz bile değilidir. Fakat sonuçta birileri gelmiştir, birileri gitmiştir. Kader sayfasında bazı kelimelerin yeri onlar için değişir. Evet, ressam resim yapmaya devam eder.  Boyası eksilmez belki ama fırçayı tuttuğu ellerinden bir şeyler eksilebilir. Duyguları yok olabilir. Fırçanın ucundaki, birkaç damla siyah boya parmak uçlarından ruhunu emebilir. Ressam sesini çıkaramayabilir. Karanlık; belki ruhun dilini, belki de kellesini kesmiştir. Elinde Azrail'den çaldığı kılıcıyla derin nefeslerini geceye üfleyip onu da katil yapabilir. Sonra gece, onun da nefesini kesen katile lanet okur ama her şey için çok geçtir. İki katil ve iki ölü vardır karanlığın kucağında. Ölüleri göğe, katilleri toprağa bırakır. Çünkü topraktakinin işi bitmemiştir. Her nefeste ölür, her nefeste öldürür.

Katil gecenin koynundaydım şimdi de. Ondan aldığım her nefes öldürmüştü, ondan aldığım her nefeste ölmüştüm. Katil de bendim, ölü de. Kelepçeyi ise dilime takmışlardı. Tek suçlu oydu belki de. Onu öldüren katile lanet etmişti, başında beklediği cesede pişman olmadığını söylemişti. Ona göre yaşamın kuralıydı bu. Ölmek ve öldürmek. Belki kelimelerle, belki mermiyle, belki de bir nefesle...

O nefes içimde rüzgar oldu. Göğsümden akan nehrin suları, yolcusunu tanır gibi duruldu. Daha sakin aktı, daha saf ve daha temiz.

Sonra yabancı ve hoyrat bir karayel geldi. Nehre, hiç de sakin olmayan adımlarla yanaştı. Yırtıcıydı, bir kuş gibi. Belki de bir şahindi. Göğü deler gibi gürledi. Yabancıydı, hem de çok yabancı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MÜTENAHİ ESİNTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin