"Anne?"
Sabahın köründe kapımda beliren annem neler olduğunu anlamama dahi izin vermeden beni içeri sokmuştu.
Hızla nefes alıp verirken kafasını kaldırdı ve burada olduğumu unutmuş gibi yüzüme baktı.
" Burada ne işin var? Neden koşuyordun?"
" Tefeciler..." dedikten sonra cümlesini bitiremeden kendini yere bırakmıştı, o kadar düzensiz bir şekilde nefes alıyordu ki konuşmakta güçlük çekiyordu.
"Ne tefecisi neyden bahsediyorsun sen"
"Borcum var, peşimi bırakmıyorlar" dedikten sonra aniden ayağıma kapanınca şaşırmış ve kendimi bir adım geriye atmıştım.
"Yalvarırım, yalvarırım bana yardım et kızım, eğer paralarını vermezsem peşimi bırakmayacaklar."
Kafamı yana çevirerek dalga geçermişçesine güldüm.
"Bir kızın olduğu şimdi mi geldi aklına?"
Ayağıma daha çok yapışınca yalvararak ağlamaya başladı, Tanrı aşkına bende ne vardı da ona verecektim?
"Çok özür dilerim, çok özür dilerim hepsi benim hatam, iğrenç bir insanım biliyorum yalvarırım affet beni eğer o parayı bulabilirsen her şeyi telafi edeceğim lütfen lütfen lütfen"
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ben hala bıraktığın Jisoo'yum. Birden süper güçler tarafından zenginleşmedim. Bende ne varki sana vereyim?"
Derken sesimi fazla yükselttiğimden dolayı dedem uyanmıştı.
Eliyle gözlerini ovuşturuken "Jisoo, ne oluyor kızım?" demişti.
Annem dedemi işaret ederek "Bu morukta da mı yok hiçbir şey?" diyince sinirlenmiş ve sadece "Düzgün konuş" diyebilmiştim.
"Seo-hyun, ne işin var burada neden ağlıyorsun?" dedemin şaşkın ve iğrenircesine bakışlarına karşı "Onun bir şeyi yok dedeciğim, endişelenme sen, geç odana devam et uyumaya." demiştim.
Kafası karışmıştı ama dediğimi dinleyerek kafasını sallamış ve odasına gitmişti.
"Borç alabileceğin kimse yok mu? Çok ihtiyacım var, zaten olmasaydı burada işim olmazdı" dedikten sonra etrafa bakıp göz devirmesi sinirlerimi bozmuş ve aklıma ilk geleni söylememe neden olmuştu.
" Artık eskisi gibi müşterilerin yok sanırım, bu kadar çaresiz kaldığına göre"
Fakat bu, yüzüme baya sağlam bir tokat yememe sebep olmuştu.
Annem çok güzel bir kadındı, hem de fazlasıyla güzeldi, bizi yanyana gören herkes çok benzediğimizi söylerdi. Erken yaşta ailesini de kaybedince kötü yollara düşmüştü, onu kurtaran da, ona bakan da babam olmuştu. Ama o ise kurtarıcısına ihanet etmeyi seçmişti. Sonra da ölümüne sebep olmayı.
"Sen annenle nasıl böyle konuşursun?!"
"Sen benim annem felan değilsin" dedikten sonra dolu gözlerimle ona yaklaşmış, işaret parmağımla göğsünü ittirip "Sen artık benim gözümde sadece bir fahişesin." demiştim.
Benden bunu beklemiyormuş gibi şaşırmıştı. Fakat sonra durumunu hatırlamış ve konuşmaya devam etmişti.
"Şuanlık geçmişi unutup bana yardım et, sonrasında zaten beni asla görmeyeceksin."
"Ona şüphem yok."
"Jennie'den isteyemez misin?"
"Kafayı sıyırdın galiba, hayatta olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
broken smile - jensoo
Fanfictionçünkü insanlar, dışını beğenmedikleri şeyin içini merak etmezler jennie. 22.05.2022