Ah Edward sen şimdi ölcek misin? der gibi biliyordum bıçağımı. Edward'ın kapısında polis beklettiğini az çok tahmin edebiliyorum.Bu yüzden güzel bir plan bu işi bitirirdi...
Kapısında iki tane polis duruyordu.Evinin arka kapısını da unutmamışlardı; orda da iki tane polis vardı. Ben nasıl gireceğim diye düşünüyordum.Sonra polislerden ikisini bıçakla öldürdüm. Tabi lanet olası polislerden biri bıçağı sokarken ses çıkardı. Ben de öbürünü de geberttim tabi. E üçü ölmüşken diğeri de bakmasın diye onu da öldürdüm. Bir kişinin dört kişiyi öldürmesi saçma ama insan ölünce ölüyor işte...
Yukarı çıktım direkt. Eward elinde bir beyzbol sopasıyla korkmuş bir biçimde bana bakıp ''Lütfen lütfen yapma, ne istersen yaparım.'' Olan klasik bir rehine lafı kullandı. ben ise: '' Yine şu laf. Ah Edward nolurdu şu polisleride öldürtmek zorunda bırakmasaydın, çok uğraştırıyorsun.''Edward ''Beni öldürmek zorunda değilsin, ben hala sana aşığım .'' dedi. Ben ''Madem bana aşıktın neden ona gittin peki,ha cevap ver '' deyip kurşunu alnının ortasından sıktım. Tabi her aldatılmış kız gibi zırıl zırıl ağladım. Şimdiki aklım olsa beni birlikte aldattığı kıza yumruk atmam bile bunca yıl karşılaştıklarımdan sonra. Ama yine de onu öldürürdüm. SIRF ZEVK İÇİN...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir seri katilin günlüğü
HorrorSeri katillerin insanlari nasıl öldürdüklerini ele alan. bir hikaye okursanız birşey kaybetmezsiniz :)))