013

974 87 134
                                    

seishu inui, an itibari ile kokonoi hajime'nin evinin önüne gelmişti. sabah yemiş olduğu boklar yüzünden şu an burada bulunmaktaydı. 

"tanrım, tanrım, tanrım! n'olur bir şeyler olsun da götüm elden gitmesin."

inui korku, heyecan karışık duygular içerisinde boğuşup duruyordu. evet, belki şu an buradan çekip gidebilirdi ancak bir söz vermişti ve eğer sözünü tutmazsa bir kere karşısındakine büyük saygısızlık yapmış olurdu, sonuçta birini yarı yolda bırakmak istemezdi bırakırsa vicdan azabından geberip de gidebilirdi.

genç adam üzerine bacaklarımı sımsıkı saran bir siyah pantolon, siyah bir sweat, hafif topuklu siyah botlarını ve şişme montunu giyinmişti. normalde hava yağmurluydu, yağmurlu olduğu için de soğuktu. akşam saatlerine doğru yağmur durmuştu ancak insanın için ürperten o soğuk sabahkinden daha fena olmuştu.

montuna iyice sarılarak önünde bulunmuş olduğu apartmana giriş yaptı. koko ona kat ve daire numarasını mesaj atmıştı. yavaş adımlarla, yavaş hareket ederse zamanın su gibi akıp geçeceğini düşünüyordu bu yüzden asansöre dönüp bakmamıştı bile, merdivenleri çıkmaya başladı. 11. katta bulunduğu için epey zorlu ve nefes nefese bir yolculuk olmuştu bu.

inui, kapının önüne geldiğinde üstünü görebildiği kadarıyla düzeltti ve derin bir nefes alarak zile bastı. kapı saniyesinde açıldığında inui koko'nun kapının önünde mi beklediğini içinden geçirmemiş değildi.

"selam." koko yüzündeki koca sırıtışla sarı saçlı genci selamladı ve içeri geçmesi için kapının önünden çekildi.

inui de kısık çıkan sesiyle "merhaba." dedi. aslında yolda gelirken sesinin nasıl çıkacağı ile ilgili bir sürü prova yapmıştı, şimdi sesinin böyle güçsüz çıkması onu utandırmıştı.

inui içeri geçti ve koko'nun kapıyı kapamasını bekledi. koko kapıyı kapadı ve eliyle önden geçmesini buyurdu. inui de kızarık yüzüyle, penguen adımlarıyla salona ilerledi.

"montunu alayım."

inui montunu çıkarıp koko'ya uzattı ve "teşekkür ederim." dedi. montunun gitmesiyle savunmasız kalmış, sanki bütün bedeni çıplaklığıyla görünüyor gibi hissediyordu.

koko geri, inui'nin yanına, geldiğinde inui'nin tam karşısında bulunan koltuğa oturdu. ikili bir süre sessiz kaldı. inui kafası hafif eğik duruyordu. koko da arada inui'ye bakıyor arada gözlerini koca salonda gezdiriyordu. bu esnada salonunda daha önce hiç fark etmediği şeyler fark etmişti, yemek masasının renginin krem olması gibi.

"e inupi naber?" siyah saçlı konuşması gerektiğini hissetti ve inui'ye gözlerini dikti.

inui yavaşça başını kaldırıp koko'ya baktı ve hafif gülümsedi. "iyiyim, sen nasılsın?"

koko, gencin kızarmış yanakları ve üstüne gülümsemesi ile sarı saçlının bir süre yüzüne bakakaldı.

"ben... ben de iyiyim." diyebildi en sonunda. inui cevabına yeniden gülümsedi ve gözlerini koko'dan kaçırdı. şu an içinden kendine sövüyordu. tam olarak şöyle diyordu:

"sen neyine güvenip tamam diyebilirsin aptal, çocuklara bile haber vermedin en azından chifuyu'nun belki kıskançlığı coşar gelip seni aniden buradan götürebilirdi."

yüzünü ekşitti ve üzerinde hissettiği bir çift gözle ifadesiz yüzünü geri takındı. salonun boyasını çok beğenmişti, tam da kendine hitap eden bir renkti. krem.

koko da böyle sessizce durmalarından usanmış bir halde sarışından gözlerini ayırmıyordu. başkası olsa çoktan yatakta işlerini hallediyor olabilirlerdi ancak bu seferki partneri utangaç biri çıkmıştı.

my gfs ex, kokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin